Menu
beynamaz
Öykü • beynamaz

beynamaz



Bir adam kendine doğru yöneldi. Kocaman caddede insanlar akıp giderken bu adamın kendine neden yöneldiği sorusuyla irkildi.

Adama baktı, eli yüzü düzgün, temiz ve anlayamadığı bir iz taşıyordu sanki. Yaşadığı bir ürpertiydi, ya da bir haldi tarifi mümkün olmayan.

Adam selam verdi.

Kalbindeki hafif bir kıpırtıyla aldı selamı. Adama bir kez daha baktı. Adam adeta yolunu kesmişti. Karşısında duruyordu. Yürümek istese yürüyemeyecekti.

Gözlerinin içine baktı adamın. Derindi çok derin. Kara gözler bu kadar etkileyici olabilir miydi?

Adam sorgulayıcı bir tavırla:

-İkindi ezanı kaçta okunur, dedi.

Soruyla şaşaladı. Cevabını bulamadı. Hâlbuki az önce ezanla birlikte girmişti camiye. Sustu bir süre.

Adam tekrar sordu anlamadığını düşünerek.

-Bilmiyorum, dedi utana sıkıla.

Adam sanki bu cevabı beklermişçesine konuştu:

-Sen beynamaz mısın?

Ne diyeceğini bilemedi. Bu adam da ne diyordu böyle. Kekeledi. Birazcık da kızdı içinden.

Cevap vermesine imkân kalmadan adam kalabalık arasında kayboldu. Arkasından bakakaldı. Artık ayakları onu çekmedi. Hırpalanmış hissetti. Bitkinleşti. Yol üzerindeki banklardan birine yavaşça oturdu.

Düşündü.

Kıldığı namaz değil miydi, bir uyarı mı yemişti, anlayamadı. Az önce kıldığı namazı düşündü, gösteriş var mı diye…

Düşündü.

Namazlarını ciddiye almıyor muydu yoksa.

Düşündü...