Menu
sigara yasağı çevreye zarar verir
Haberler • sigara yasağı çevreye zarar verir

sigara yasağı çevreye zarar verir



Tiryaki, kafelerde, restoranlarda, barlarda sigara içemeyecek olmanın şok etkisine bünyeyi alıştıramadan, şimdi de önümüzdeki aylarda sigara fiyatlarının iki-üç katına çıkacağı, müjdesiyle(!) sarsıldı. Her bir dal altın kıymetinde olacak, içici sigarayı önce okşayıp sevecek, sonra yakacak yani. Olur mu, olur. Çünkü, içmeyen bilmez sigara bağımlılıktır, önüne engel koymak, yasaklamak, set çekmek, aşkı arttırır.

Hiçbir tiryaki, bu dindirim esnasında içmeyenin sağlığına zarar vermek istemez. Hatta, çoğusu sağlığı korumak adına çıkarılan yasalara, canı gönülden destek verir. Gelgelelim, “zehirlemeyelim şu meretle etrafı” duygusu başka, sigara içicisinin bizzat kendisine çekilen kanser yapıcı madde muamelesine gıcıklanması bambaşka şeyler. Tiryaki bugünlerde öfkeli, çünkü sigara yasaklarının öfkesinin, parmaklarının arasındaki merete değil, bizzat benliğine isabet ettiği hissini yaşıyor.

Hem kimdir ki o; arkadaşının evinde, ofisinde “yakmaya” utana sıkıla izin alabilmiş, akan suları durduran sağlık algısı karşısında “nazik olması gerektiği” kendisine sıkı sıkı belletilmiş, boynu bükük, hakir bir yaşam formu zaten.

Latife bir yana, sağlık için, sigaraya birtakım sınırlamalar getirilmesi elbette yanlış değil. Gelgelelim, Atatürk Havalimanı'nda bir sigara için dışarı çıkan ve dönüşte aynı bıktırıcı güvenlik işlemleriyle uğraşırken uçağını kaçırayazan bir tiryaki, kendini daha kötüsüne hazırlamış şekilde indiği Amsterdam'da vaha gibi, rüya gibi havadar bir sigara odasıyla karşılaşınca, yasak koyma biçiminin bile, demokrasi kavrayışıyla ilintisine uyanabiliyor.

Bilindiği üzere, tarihi “halk için halka rağmen mücbir yöntemler kullanma” tarihinden ibaret olan memleketimde, iyilik-güzellik uygulamaları bile çocuk-vatandaşın burnunu sıkıp, istem dışı açılan ağzına yemeği boca etmek şeklinde tezahür etmiştir. Amaç vatandaşın sağlığını korumaksa, dört yanı açık boğaz vapurları güvertesinde neden sigara içmek, 62 TL ile birlikte bir gurur bedeli ödemeyi gerektiren bir kabahat halini alsın ki…

Sorular çok. Sözgelimi, alkolü bir çağdaşlık göstergesi olarak alıp, en küçük sınırlamayı bile alkol yasaklanıyor retoriğine sarmalayıp AK Parti'ye çakma fırsatına dönüştürenlerin, sigara görece geleneksel bir keyif sembolü, arkaik bir çağrışım olduğu için mi yasağı desteklediği? Aynı şekilde, “Batıcı ve ilerici görünümlü' şahin” modelindeki karar verici mekanizmaların, meseleye aynı telakkiyle baktıkları için mi sigaradan toptan kurtulmak istedikleri? Dokunmanın sistem refleksini harekete geçirdiği kanıtlanan alkolden intikam alınamayınca, namlunun sigaraya mı çevrildiği? Yoksa?..

Bilemeyiz, bildiğimiz sigaranın insanı, hem öldürüp hem süründürdüğü bilincini vatandaşlarına aşılama süresini onyıllara yaymış Batı medeniyetlerinin, o çok öykündüğümüz modern dünyalarının bile bu kadar keskin sınırlarla çevrili olmadığı. Halen hayatına “atın ölümü arpadan olsun” düsturuyla istikamet tayin eden bir toplumun eline, akıl-vücut ilişkisinin anahtarını vermedikçe, kolektif bilincin sonik görme yeteneğinin önünü açmadıkça bu konuda kolay kolay yol alınamayacağı.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, Türkiye daha önce Sigara Yasası bulunmayan ülkelerin dahil olduğu “kırmızı renk” grubundayken, kapsamlı yasağın başladığı 19 Temmuz'dan itibaren üç sıra birden atlayıp en iyi kategori olan “yeşil”e terfi etti. Bu uzun atlama, güzel ülkemi Finlandiya ve Danimarka'dan daha üst bir seviyeye çıkartıp Avrupa üçüncülüğüne yükseltmiş olabilir. Ama vatandaş, devletinin peşinden koşarken atlamayı tamamlayamayıp en yüksek noktada küt diye çakılıyorsa, hedef küçültme ve ağır çekime geçme farz demektir.

O değil de, sokakta sigara yakan kadınların çoğaldığını fark ediyorum. Kahvehane ahalisinin de ince belli bardaklar elde, çay-sigara keyfi için sokak köşelerine tüneyip geleni geçeni “kesmeye” başlayacağını hayal edince, olacakları düşünemiyorum. Asayişçiler temrine başlasınlar. Önümüzdeki günler bolca “Laf atma-kafaya çanta yeme” mesaisine gebe.

(YENİ ŞAFAK, 01 AĞUSTOS 2009)