“Gelecek bu günden onun için hazırlananlara aittir” Malcolm X
Gelecek an an inşa oluyor Mısır topraklarında. Firavun zulmünün yankılandığı sokaklarda, Mısır zindanlarında Yusuf Peygamberin iffeti, adaleti, sabrı kuşandığı o sokaklarda yaşanıyor yaşanılacak olan direniş. Musa’nın topuklarının değdiği, isyanı, Rabbe aşkı, başkaldırısı, müstekbir Firavun’a isyan ederek Hakk’a yürüdüğü o kutlu belde de hemen şimdi modern zamanların anlarında sımsıcak yaşanıyor ve bitmeksizin sürüyor şehadet türküsü. Bu türküyü biliriz ve tanırız.
Peygamberlerin izinden yürüyen Seyyid Kutub ’un o sarsıcı nidasından biliriz. Abdünnasır, özür dilediği takdirde Seyyid Kutub’u affedeceğini söylüyordu ve düşüncelerini değiştirmesi için ailesini dahi baskı altında tutuyordu. Yüreği kavi, yüzü aydınlık şehit tüm işkencelere ve yapılan zulümlere rağmen düşüncesinden vazgeçmedi ve altmış yaşında bir delikanlı heyecanıyla haykırdı: “ Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem ben Hakk’ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah’a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah’ın birliğine şehadet eden parmağım asla tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.” İnanmak an be an hayatımızı değiştirip dönüştürürken bizler odalarımıza kapanıp doksanlı yılların gençliği olarak Ömer Karaoğlu’nun ezgileri eşliğinde Seyyid Kutub’ un seslenişlerine yüreğimizi çevirdik. Elimizden Yoldaki İşaretler hiç düşmedi bize yol açtı, yol oldu. Zindanın bereket soluğunda ayetleri yaşam reçetesi gibi insanlığa sunun Âlim Fi Zilal’il Kuran Tefsiriyle anlayışımızı ve yaşayışımızı nasıl da aydınlattı. Unutturmak, yok etmek, imha etmek için asılan Seyyid Kutub uzun soluklu derin bir sesleniş oldu İslam Coğrafyası için.
Malcolm X’in doğum gününün kutlandığı günlerde idamlar gerçekleşiyor Mısır’da. Anneler gencecik çocuklarının geride kalan gömleklerine, şehit kokusu sinmiş eşyalarına gözyaşı akıtıyorlar. Yine uzak baharlar gibi akıyor gözlerimizin önünden şehadet iklimi. Bizler sosyal medyanın hızlı akışı içinde, televizyon ekranlarının kaçamak haberlerinden öylece izliyoruz Mısır direnişindeki kutlu şehitlerin şehadetlerini. Ne yapmalı nasıl bir yol bulmalı. Çaresiz gözlerimiz akarken, yüreğimiz yanarken acılı annelerin sabrını ve metanetini kuşanmaya, onları anlamaya çalışıyoruz. Ama dua ediyor, yer yer meydanlara koşuyor çaresiz evimize, rahatımıza, çocuklarımızın sınav telaşına, düğünlerimize, davetlerimize, sayısız tüketen törenlerimizin içine hapsoluyoruz. Bir devri anlamak gibidir oysa şu an yanan Mısır sokaklarındaki direnişi, dirilişi anlamak. Nasıl sesleniyordu hakkı ve adaleti gerektiğinde hayatıyla ödeyebileceğini söyleyen Mursi: “Sizleri, çocuklarımızı, bizden sonra gelecek evlatlarımızı korumak istiyorum. Kızlarımız, geleceğimizin anneleri! Onlar çocuklarına anlatacaklar, ‘Adamdılar’ diyecekler.”
Adam gibi bir yiğit zindandan sesleniyor: “ Bu haklarımızın bedeli için benim kanım akacaksa, ben bu kurbanı vermeye hazırım. Allah her şeye kadirdir. Kimse sizi aldatmasın. Sakın aldanıp tuzaklara düşmeyin.” Ve seslenişine anlamlı bir dua ile devam ediyor: “ Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi haktan saptırma. Bize kendi katından rahmet ihsan eyle. Çünkü sen çok ihsan edicisin!” Şu an yaşadığımız çıkmazlara, bulanık yaşantılarımızın, anlayışımızın üzerine rahmet yağmurları gibi dökülüyor Adam gibi Adam olan Mursi’ nin sözleri.
Yusuf Peygamber adaletin, iffetin, hayânın, teslimiyetin meşalesi gibi yanıp durdu Mısır’ın zindanlarında. Yüreği kor alev Rabbin aşkıyla tutuşurken nefsine yenik düşmemenin savaşını verdi. Teslim oldu, kul oldu, gençliğinin baharında heva ve şehvetini yenerek doğru bildiği yoldan şaşmadı. O’nun yırtık gömleğinin sıcaklığı, iffet sembolü gibi gençliği derinlerden, ötelerden gelen en güzel libas, örnek örtü gibi kuşatsın istedik. Ve Mursi yolunu yol bildiği Yusuf Peygamber’in anıldığı Yusuf Suresi’nin en anlamlı ayetlerini gönderiyor günlerimizin gecelerimizin tam ortasına: “ Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.”
Bizler galip olan yegâne Rabbe teslim dua makamındayız. Yanan Mısır sokaklarından gelen şehit haberleriyle yüreklerimiz dağlanıyor. Dünyanın suskun, umursamaz duruşuna şaşkın haldeyiz. Cumhurbaşkanımız biliyor iki dev güç olan Türkiye ve Mısır’ın kardeşliğini ve gür bir nida ile sesleniyor meydanlarda: “ Benim nazarımda Mursi Cumhurbaşkanıdır” diye. Tüm suskunluk bu iki dev İslam birliğinin bozulması içindir. Tüm dünyanın, Birleşmiş Milletlerin, Amerika’nın suskunluğu yükselen İslami değerlerin, İslami duyuşun ve yaşayışın onlara yansıyan ürperten, korkulu derin suskunluğudur. Dilsiz Şeytanları kınama makamındayız. Gür ve yürekten gelen dualarla yollardayız… Kardeş coğrafyamızdaki zulümlerin ve katliamların son bulması için yüreklerimiz yangın yeri perişanız. Ve yıllar öncesinden yine o kutlu şehitlerden bir güzel insan Malcolm X sesleniyor: “ Zaman şehitlik zamanıdır ve ben şehit olacaksam bu kardeşlik uğruna olacaktır.” Kardeşlik için şehadete yürüyen kutlu şehite selam olsun.
Kardeşlik için, barış, sulh, adalet, insanlık ve iman için Mısır’ın zindanlarındaki Adam gibi Adam olanlara selam olsun… Taze şehitlere dua olsun… Ve güzel insan, direnişi an an inşa eden güzel lider Mursi’ye kurtuluş olsun… Dua olsun… Cennet olsun…
(Milat)
1971 Reşadiye Tokat doğumlu yazar Lise ve Üniversiteyi İstanbul’da bitirdi . Kısa süre muhabirlik ve öğretmenlik yaptı. Bağcılar ve Bahçelievler Kültür Mdlüklerinde görev aldı . Pamuk Şekeri Çocuk Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Edebistan Sitesi’nin söyleşi editörlüğünü bir süre sürdüren yazar İstanbul Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu.