Menu
VURULDUK EY HALKIM!
Deneme/İnceleme/Eleştiri • VURULDUK EY HALKIM!

VURULDUK EY HALKIM!

Vurulduk ey halkım!

Tam alnından vuruldu yiğitler. Göğsünden, bacaklarından, bedeninin her yerinden vuruldu gençler, kadınlar, civan delikanlılar. Ama en çok yüreğinden vuruldu bu halk.

Yüreğimizden vurulduk ey halkım hainler, kahpeler tarafından…

Sıcak bir Temmuz günü, tatil rehavetiyle evlerimizde keyifli sohbetlerimizi yaptığımız ılık bir yaz gecesi kurşunlar yağdı serhat şehirlerin caddelerine, sokaklarına, köprülerine, bulvarlarına...

Birden ekranlara düşen tank görüntüleri, kararan ekranlar, çığlık çığlığa koşan kalabalıklar ve mahşeri bir kalabalık kapladı her yeri… Cehennemi sancılarla doldu caddeler, sokaklar ama diriliş soluklu bir iman kuşattı yiğitleri…

Yirmili yaşlardayım, Bosna’nın yeşil dağlarına, masalsı güzelliğine yağarken bombalar tankların altına kendini atan Boşnak gençler geliyor aklıma. Hınca hınç dolan salonlar.

Biz şimdi kendi askerimizin, Mehmetçiğimizin silahıyla, tankıyla, uçağıyla vurulurken, dehşetengiz bir savaşın ortasında bulduk kendimizi.

Namlular kendi insanına çevrilir mi. Vatan için savaşan, Peygamber ocağı böylesine kirletilir mi ihanet tohumlarıyla…

Yirmibirinci yüzyılın ilk demlerinde bunu da gördük ya. Kahreden kahpeleri, ihanet şebekelerini ve vatan evlatlarını nasıl kandırdıklarını, oyunlarına alet ettiklerini de gördük ya…

Sağımızdan ve solumuzdan, Doğudan ve Batıdan kuşatıldığımız günlerdeyiz.

Yine bu derginin sayfalarında okumuştum yıllar önce. Bir yazı vardı. Neden Fethullah Gülen zeki çocukları kendisi gibi din adamı olarak yetiştirmiyor da devlet kademelerinde kilit görevlere yerleştiriyor diye. Sonrasında 25 Aralık darbe girişimleri geldi. Bunun nedenini az çok anlamıştık o zaman.

En çok Hitler’in Kavgam kitabını okuyan, İmam Humeyni’yi kendine örnek alan, Amerika gibi dünyayı kana bulayan bir ülkede yıllardır konaklayıp, ininden cemaatini yöneten çok akıllı şizofren bir beyne sahip çağın en büyük hainlerinden bir hainle karşı karşıyayız.

Yazılacak o kadar çok şey var ki. Yapılan bir darbe girişimi değildir aslında. Bir katliamdır, kendi insanına yapılabilecek en ağır saldırıdır. O nedenle her alanda yazılar incelemeler çıkacaktır bu olaylardan sonra.

Benim aciz kalemim ve kırgın yüreğim yetmez her şeyi anlamaya. Ama şehadete yürüyen anaların, körpe çocukların, civan yiğitlerin arkasından akıtacağımız gözyaşımız vardır gayrı.

Cumhuriyet Tarihi’nin en acı günlerini yaşıyoruz, tarihler yazılıyor ve bizler de şahitler olarak şehirlerin sokaklarında direniş gösteriyoruz.

Sosyologlar, Psikologlar, Toplum Bilimciler, Akademisyenler, Yazarlar, düşünürler aklımıza gelen kanaat önderleri şu an yaşananları yorumlamakta zorluklar yaşıyor olabilir. Ama yaşananlar bizlere gösterdi ki din algımızı, din eğitimimizi, cemaat şuurumuzu, insanlığa yaşanılabilir İslam algısını gösterme noktasında artık yeniden yeniden sorgulamalar yapmalıyız ve artık çok duyarlı olmamız gerekiyor.

Dine dayanarak yapılan cemaatsel bir kitle kalkışmasının travmatik sancılarını, acılarını yaşıyoruz. Fethullah Gülen’in önderliğinde yapılan bu kalkışmanın İşid’ den bir farkı yoktur aslında. Yalnız bu girişim daha planlı, daha programlı ve yıllara yayılarak okumuş, eğitimli kişiler eliyle yapılıyor. Ama beyinleri ipotek altına alınmış, inançlarını sorgulamadan teslim olmuş, kesin inaçlılar psikolojisiyle hareket eden bir güruh.

İnatla ve kör yüreklerle kendi insanlarına yabancılaşarak, kendi değerlerini hiçe sayarak, içinde yaşadıkları toplumda yine kendi insanlarını maddi manevi sömürerek çeteleşmiş ve resmen illegal bir şekilde örgütlenerek ölüm timleri halinde yine ekmeğini aşını yedikleri, suyunu içtikleri memleket insanlarına acımadan saldırmışlardır.

Cumhurbaşkanı tam da işte ihanet şebekesinin kurşunlarından an itibariyle sıyrılmışken gösteriyor kendini. Cumhura sesleniyor, yürekli Anadolu insanına sesleniyor. Yüz yıldır maneviyatlarından arındırılmaya çalışılan, dinine, imanına, Kur’an’ı ’na yapılan nice saldırılara yiğitçe göğüs geren arkasından gelen o Anadolu insanına sesleniyor.

Cumhur hiç düşünmeden düşüyor yollara. Atıyor kendini tankların altına. Kaybedecek bir şeyi yok. Öyle entelektüel, okumuş yazmış bilmem şu bu üniversitede öğretim görevlisi, köşe yazarı falan değil çoğu. Çoğu saf temiz Anadolu insanı. Civan, körpe delikanlılar siper ediyorlar bedenlerini gelen kurşunlara. Ve köprüler geçilmiyor. Ve işgaller gerçekleşmiyor. Ortadoğu’ya, Filistin’e, tüm coğrafyanın yetimlerine elini uzatan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ nın bir işaretiyle halk dökülüyor sokaklara, caddelere…

15 Temmuz aklanma ve arınma gecesi olur duasıyla yollardayız. İçinde yaşadığımız toplum inşallah pisliklerinden, habis urlarından arınır. İhanetle büyüyen nice çocuklar artık kurban edilmez. Duamız yaşadığımız Anadolu topraklarının çocuklarımız için, yaşanılabilir, namuslu, tüm kirlerinden arınmış yarınlarına miras olarak kalmasıdır.

Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Milletçe gazamız mübarek olsun. Rabbim şerlilerin, hainlerin, vatana ihanet eden tüm kin çetelerinin şerrinden halkımızı korusun muhafaza eylesin. Yeni aydınlık başlangıçlar için insanımıza güç versin. Hainlerin oyunlarını bertaraf eylesin Rabbim.

(Özgün İrade Dergisi – Ağustos.2016)

SELVİGÜL

1971 Reşadiye Tokat doğumlu yazar Lise ve Üniversiteyi İstanbul’da bitirdi . Kısa süre muhabirlik ve öğretmenlik yaptı. Bağcılar ve Bahçelievler Kültür Mdlüklerinde görev aldı . Pamuk Şekeri Çocuk Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Edebistan Sitesi’nin söyleşi editörlüğünü bir süre sürdüren yazar İstanbul Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu.

Daha fazla görüntüle