HER ŞEYE KARŞI BÜYÜKLÜK ET, AMMA...
avam ile cebheden karşılaşmamak için, hayati önemi haizin dışındaki her şeyi, zehir gibi acı da olsa bir hap gibi yut (çünki avam ile yüzgöz olmak, ahmaklığa yüz tutmakdır ve bunun sonu acıların en acısıdır); ve, onun ahmaklığına gözünü yumup gözünü-gönlünü; ve, kulağını tıkayıp kulağını ve aklını koru. bu çeşit sabır ağacının meyvesi pek tatlıdır.
akıl (âkillik) emaresi göremediklerini, kendini beğenmişlik yaftasını yemeği göze alarak, yok say, görmezlikden gel.
sen veya onlar (avam) uzaylıymış (başka seyyaredenmiş) gibi davranmakdan çekinme, kârlı çıkarsın; bundan çekinip kaçınırsan, yarın zararını(n acısını) çekersin.
avam ile yüz-göz oldukça, yakın durdukça, ister istemez avamlaşıp ahmaklaşacağın o kadar gözönünde ve hayatın ortasında, apaşikar bir gerçek ki...
bundan korunmak için, zahirî nezaket kurallarını ihmal ve daha ilerisi, elinden gelen tedbiri alsan, yeridir.
avamî, demek, dünyevî, demek; hem, gündelik, günübirlik dünyevilikde bile, aklı yarına uzanamayan, demek.
böyle bir vasat ortasında kalmış âkile ne kadar acınsa, azdır.
(ferahlanma, gururlanma, kibirlenme. manevi kelepçe ve mengenelerden, bu küçücük akıl ve iradenin, seni, günler, haftalar, aylar ve yıllarca kurtaramadığını hatırla!)
nefsine güvenmek, en feci aldanış.
/
her şeye karşı burnubüyüklük et, amma, yazmağa karşı asla!
yazmanın zebunu olsan yeri...
***
NİYE AĞLAMIYORSUN
ananın-babanın,
dedenin-ninenin,
eşinin-dostunun..
ölümüne ağlıyorsun...
ölüm ağlanacak bir şey ise...
sen ölecek isen...
(asıl ve öncelikle) kendi ölümüne ağlaman gerekmez mi?
ağlanılması gerekiyorsa, durmadan ağlaman gerekirken, niye ağlamıyorsun?
cahil misin?
gafil misin?
ehliyetsiz mi?
...
yoksa, ölmeyecek misin?..
(belki, ölüsün? ne feci...)
...
eğer ölmüşsen, ne güzel!
(güzel: ölmeyi öldürmüşsün!)
vesselam.
***
YA BİZİ KİM PATAKLAYACAK!
çocuğu, söz dinlemiyor, diye suçlar, azarlar, hatta pataklarız... (öyle ki, bunu yol ortasında bile ihmal etmeyen, küçücük çocukdan yetişkin dikkati bekleyen, çocuğu küçük adam/küçük kadın zanneden, kendini titiz zanneden, gerçekteyse salaklığı bırakmayı akledemeyen, kendi küçüklüğünü unutmuş ve karşısında durduğu halde hatırlayamayan analara/babalara rastlamışsınızdır, muhakkak.)
ya bizi kim pataklayacak?!
elbet bizi de hayat pataklıyor...
buna rağmen ders alıp işimizi vaktinde yapıyor, abdestimizi alıp namazımızı kılıyor, fakir-fukarayı gözetebiliyor, allah’ın bize verdiklerinden verebiliyor muyuz?! yaşıyorlarsa, ana-babamızın hatırını, fazla vakit geçirmeden sorup, gönlünü ve hayır-duasını alabiliyor muyuz?