Liberal Türkiye oluşumu İnkılâp Tarihi derslerinin kaldırılması amacıyla bir kampanya başlattı. Kampanyanın temel amacı devletin vatandaşlarına ideoloji dayatmasının yanlışlığını vurgulayıp, mevcut durumun değiştirilmesi olarak açıklandı.
Atilla Yayla konuyla ilgili yazısında “Türkiye gibi yarı totaliter yarı otoriter geçmişten gelen ülkelerde devletin belki de yegâne amacı değer eğitimi vermektir. Eğitim sistemimiz buna göre dizayn edilmiştir. Bu sistemin ideolojisi Kemalizm'dir. Çocuklar Kemalist olmak üzere eğitilir.” dedikten sonra demokrasilerde bu kalıbın sıkı bir şekilde tutunamayacağını çeşitli örneklerle ifade etmektedir.
Liberal Türkiye oluşumu tarafından yayınlanan ve çok sayıda aydının imza attığı bildiride “İmparatorluktan Cumhuriyete Yakın Tarih Dersi şeklinde farklı bir formata sahip olan bir yakın tarih dersi, Türkiye'nin de altına imzasını koyduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS), 'devlet velinin inanç ve felsefi düşüncesine aykırı eğitim veremez' ilkesiyle de uyumlu olacak, bu anlamda Türkiye'nin modern demokratik ülkeler arasındaki özgürlükçü duruşuna da pekiştirecektir.” ifadeleri de önerinin temel gerekçelerinden biri olarak öne çıkmaktadır.
Türkiye de uzun süre sınırları ve içeriği kesin olarak belirlenmiş öğretim programları uygulandı. Yine hangi okulda/sınıfta hangi derslerin okutulacağı da merkezi olarak belirlendi. Öyle ki öğretmenlere işlenecek konular ve içeriğiyle ilgili neredeyse hiç söz hakkı ya da tercih hakkı verilmedi. Kağıt üzerinde “ders planları yerel şartlara uygun olarak hazırlanır” dense de yerel şartlarla kastedilen vatandaşların kültürel/ ideolojik yaklaşımlarından ziyade bölgenin ekonomik, coğrafik ya da iklimsel koşullarıydı. Örneğin tarım yapılan bölgelerde hasat zamanları dikkate alınmakta, mayıs ayında derslerin büyük oranda tamamlanması planlanmaktaydı.
Sonraki yıllarda seçmeli ders kavramıyla tanıştık. Başlangıçta seçmeli dersler aslında zorunlu seçmeli derslerdi. Örneğin zorunlu olarak “Güzel Konuşma ve Yazma” dersini seçiyor, güzel yazı yazmayı öğreniyordunuz.
Son yıllarda birçok alanda yaşanan dönüşüm eğitim alanında da yaşanmaktadır. Tam olarak istenen düzeyde olmasa da bireylerin kendi düşünce ve inançlarına göre en azından bazı dersleri seçmeleri, çocuklarının ilgili konuda eğitim almalarının yolu açıldı. Kuran-ı Kerim ve Siyer-i Nebi dersleri bu kapsamda değerlendirilebilir.
Yakın zamanda hazırlanan yeni öğretim programları da eskinin katı ve belirleyici yapısından uzaklaşma çabasını göstermektedir. Ancak eskinin alışkanlıklarından kurtulamayan birçok öğretmenin sınırları gevşetilmiş öğretim programlarını tam olarak algılayamadığını da görmekteyiz. Bu bakış açısında şüphesiz eski alışkanlıkların ve mevcut sınav sisteminin önemli bir etkisi bulunmaktadır.
Bir parantez açarak; herhangi bir dersin içeriği ve kapsamı konusunda öğretmenin tamamen serbest bırakılmasını doğru bulmadığımızı söyleyebiliriz. Konunun uzmanları tarafından, çocuğun yaşı ve seviyesi gözetilerek çizilmiş belirli bir çerçeve planın varlığı bizce de zorunludur. Diğer yandan tüm öğrencilerin aynı sınavla liseye ya da üniversiteye yerleştirildiği bir sistemde ders işlenişindeki farklılıklar çeşitli sorunlara neden olacağından uygulanabilir değildir.
Liberal Türkiye oluşumunun kampanyayı başlatırken gözden kaçırdığını düşündüğümüz önemli bir nokta göze çarpmaktadır; Atatürkçülük konuları sadece İnkılap Tarihi dersinde verilmemektedir. Diğer tüm derslerde belirli kurallar çerçevesinde Atatürkçülük konularına da değinilmektedir. Bu anlamda kampanya amacına ulaşmış ve ilgili ders kaldırılmış olsa dahi Atatürkçülük konuları işlenmeye devam edecektir.
İnkılap Dersinin varlığı bir yere kadar anlaşılabilir olsa da biyoloji, fizik, kimya, matematik, geometri, coğrafya, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi vb. birçok dersin işlenişinde çeşitli vesilelerle Atatürk’ün ilgili konudaki düşüncelerinden (!) yola çıkarak ideolojik bir eğitim verilmektedir. Durum bir ülkenin kurucusunu tanıtmaktan uzak, büyük oranda belirli bir ideolojinin endoktrinasyonu noktasındadır.
Eski ve yeni durum genel hatlarıyla bu şekilde tespit edilebilir. Bizce her vatandaş kendisinin ya da çocuğunun nasıl bir eğitim alacağına, “en azından temel belirleyici olarak” kendisi karar vermelidir.
Buna göre; oldukça geniş bir seçmeli ders havuzunun belirlenmesi ve velilerin /öğrencilerin bu havuzdan dünya görüşleri, ilgileri veya meslek seçimleri doğrultusunda seçim yapmaları daha sağlıklı görünmektedir. Ancak ders havuzunun belirlenmesinde bilimsel çalışmalar, modern uygulamalar ve ülkemiz koşullarının dikkate alınmasını da önemsemekteyiz.
İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinin seçmeli olduğu bir ortamda, Atatürkçülük ile ilgisi olmayan diğer derslerden ilgili konular çıkarılmalıdır. Bu duruma mani yasalar düzeltilmeli, eğitim reformu sürdürülmelidir. Öte yandan eğitim uzmanlarının belirleyeceği asgari ortak /zorunlu derslerin varlığı da mevcut bilgiler ya da modern uygulamalar ışığında devam etmelidir.