Teknolojik gelişmeler, iletişim kanallarının çeşitlenmesini ve iletişimin daha önce hiç olmadığı kadar kolaylaşmasını sağladı. Farklı kültürlerin birbirleriyle etkileşimi ve diğer nedenlerle ortaya çıkan küreselleşme toplumları çeşitli şekillerde etkilemeye, değiştirmeye ve dönüştürmeye devam ediyor. Toplumun hemen her bireyini etkileyen dönüşüm tabii olarak öğrencileri, öğrenci velilerini ve öğretmenleri de etkiliyor.
Bireylerin eğitime verdiği önemin arttığını görüyoruz. Ancak eğitimin üç ayağını oluşturan aile, öğrenci ve öğretmenin rollerinin tam olarak anlaşılmadığı, taşların henüz yerine oturmadığı düşüncesine çok da uzak değiliz. Dolayısıyla eğitime verilen önem henüz yaygın bir şekilde öğretmeni daha önemli ve saygın yapmıyor. Tam aksine bilgiye kolay bir şekilde ulaşan bireyler öğretmenin eğitim ve öğretim içerisindeki rolünü küçümsemeye, daha az önemsemeye başladı. Bu durum öğretmenin “kutsiyetini” azaltarak saygınlığını bir ölçüde yitirmesiyle sonuçlandı.
Bir dönem (ya da hala) öğretmenlerin az çalıştığı, çok tatil yaptığı sıkça gündeme getirilmekte, buna karşılık öğretmenler de çok çalışıyoruz ancak az kazanıyoruz itirazlarını dillendirmekte(dir)ydi. Öyle ki bir ara öğretmen denildiğinde sürekli zam isteyen çalışanlar akla gelmeye başlamıştı. Doğrusu öğretmenlerin aldığı maaşlar gerçekten düşüktü ancak söylemler bir hak arama çabasından öte biraz acındırma biraz da “ne alıyoruz ki ne çalışalım” havasındaydı.
Haliyle, toplum öğretmenin rolünü küçümsemeye başlamış, bu işe bu ücret yeter de artar anlayışı yaygınlaşmış, diğer yandan işini gereği gibi yapmayan öğretmenler bu anlayışı körüklemiş, iyi kötü hemen her öğretmen savunmaya geçmiş, ekonomik olarak bozulan durumlarını çeşitli platformlarda dillendirmiş, dönemin eğitimden sorumlu yöneticileri tarafından dahi çalışmamakla suçlanmış ve büyük bir itibar erozyonuna uğramıştır.
Önemsenmeyen, saygı duyulmayan öğretmenin öğrenciye, ailesine etki edebilmesi zordur. Etkinliği azalan öğretmenin hakettiği değeri kazanması ise daha zordur.
Ayrıca toplumsal değişime ve dışsal faktörlere bağlı olarak devlet yapısının değişmesi, otoriter devletin yerini vatandaşı önceleyen devlet anlayışına bırakması ya da bu yönde evrilmesi, kamu görevlilerinin en azından bir kısmının arkasındaki devlet gücünü ortadan kaldırmış ve “memurları” bir nevi güçsüz bırakmıştır.
Devletin bir memuru olarak öğretmenler kamu gücünden kaynaklanan otoritelerini kaybetmiş, öğretmenin “toplum nezdindeki saygınlığı” sorunu artmıştır.
Yaklaşık on yıl önce bir öğretmen şöyle demişti; “ Öğretmenlerin kıymetli olduğu zamanda öğrenciydik, öğrencilerin kıymetli olduğu zamanda öğretmenlik yapıyoruz.”
Görünen tam olarak böyleydi ancak bu söz; “devlet görevlilerinin (memurun) kıymetli olduğu zamanda sıradan bir vatandaştık, vatandaşın kıymetli olduğu zamanda ise memuruz.” şeklinde de ifade edilebilir.
Bir “memur” olarak değil lakin toplumların geleceğinin belirleyicileri olarak öğretmenlerin öğrenci, veli ya da yöneticiler nezdinde itibar görmesi, eğitici ve yönlendirici rollerinin gereğini yerine getirebilmeleri açısından önemlidir. Öğretmenlerin yeniden etkin bir şekilde ülkenin eğitime ilişkin sorunlarının çözümünde rol alması, belirleyici olması ülkenin geleceğini şekillendirecek belki de en önemli faktördür.
Buna göre çeşitli aktörler nezdindeki saygınlığının azlığından rahatsız olan bir öğretmenin en azından kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesini bekleyebiliriz.
Eğitim, öğretim ortamındaki rolünü doğru belirlemiş, otoritesini devlet gücünden değil de öğrencileriyle kurduğu iletişimden, mesleki yetkinliğinden, bir aydın olarak topluma yön verme yeteneğinden alan öğretmenin itibar sorunu olmayacağı düşüncesindeyim. Üstelik öğretmen camiasının bu yönde ilerlediğine dair işaretleri de görmekteyiz.
Geçiş döneminin şaşkınlığını üzerinden atan öğretmenlerin hızla yeni duruma uyum sağladığına, işini daha iyi yapabilmek için çabaladığına ve aleyhindeki çeşitli söylemlere kulağını tıkadığına bazen de gülüp geçtiğine şahit oluyoruz.
Bakanlığın öğretmene bakışındaki değişimle birlikte, görevini layıkıyla yapan öğretmen sayısındaki artış zaman içerisinde öğretmenin saygınlığı sorununu azaltacak ve eğitim sisteminin sorunlu yanlarından birinin sorunsuz ve iyi işler bir hale getirecektir.