Nefretin gözleri karanlığa bakar. Yerinden fırlamış çakıl taşı gibi parlamasına bakmayın siz öyle,bir adım önünü göremez. Karanlıkta doğar, karanlıkta büyür, karanlıkta ölür. Bedenini yıkamak için kirli ırmaklar arar.
Nefretin gözleri sevgisizliğe kapı açar. Sinsi bir yılan gibi uykuya dalar, muhatabının en zayıf anında zehrini acımasızca salar. Sonra hiçbir şey olmamış gibi gömleğini çıkarıp güzel kokular yayar.
Nefretin gözleri intikam ateşi yakar. Yusuf’u karanlık kuyuya atarken kalbinde fırtınalar kopan kadınların şahitliğine soyunan yargıçlar, yaratıcının yolunda yürüdüklerine inanırlar. Kendi haksızlıklarını örtmek için adalet terazisini dilsiz kılarlar.
Nefretin gözleri merhametli kalpleri avlar. Kadifeden yumuşak kalplere iri tırnaklarını batırırlar. Kin ve haset tohumu ekip sularlar. Hasat zamanı gelince ziyana uğrayacaklarını bilemez bunlar.
Nefretin gözleri nefsine tapar. İntikam duygusuyla yanıp tutuştuğu halde, kibarlık numarasını kalbinde saklar. Kendi elleriyle yaptıkları putlara taparlar, acıktıklarında en görkemli sofralar kurarlar, büyük bir iştahla kendi putlarını yiyerek günah çıkarırlar.
Nefretin gözleri kinini içinde saklar. Fakrı zaruret içinde sanırsın onları, ölü sandığın bir anda yeniden doğarlar. En zayıf anlarında kirli eleriyle hasımlarını boğarlar. Bukalemun gibi bin renk değiştirseler de hep birbirine benziyorlar.
Nefretin gözleri sağaltan eczayı bozar. En tehlikeli virüslerle damarlarda dolaşırlar, ölümcül zehirlerini akıtırlar, sonra kalkar hiçbir şey olmamış gibi nutuk atarlar; dillerinden belli, çok yalancılar.
Nefretin gözleri her yerde avını arar. Her türlü ihtimali hesap ederek planlar kurarlar, atış vakti geldi mi zehirli oklarını taktıkları kınından çıkarıp hedefe atarlar. Mazluma acımazlar, bütün zalimler birbirlerine benziyorlar.
Nefretin gözleri ışığı gördüğünde solar. Meryem’e iftira atmakla kalmaz, suçuna ortak bulmak için günahkâr arar. İsa’ya acı çektirdiği halde, en sadık havari rolü yapar. Mağaraya sığınan yarasalar kadar kahramanlar.
Nefretin gözleri cevabı olmayan sorular sorar. Tarihi yeniden yazan kahramanlar biziz diyorlar, hâlbuki düşmanlarla işbirlikçilik yaparlar. İnandıkları değerleri yoktur, sabit bir noktada durmazlar. Âdem’den beri ayıp kefeniyle mezarları doldurur bu adamlar.
Nefretin gözleri ağlamaz sonsuza kadar. Şefkatle büyüyen çocukların gökyüzünde uçurdukları kuşlara tuzak kurarlar. Kalemleri ve kitapları yoktur; sevgiyi katleder, bütünü bozarlar. Hoyratlıklarından usanmıştır gökyüzündeki yıldızlar.
Nefretin gözleri yalana umut bağlar. Dörtnala koşan atları kıskanıp kaplumbağalarla bir olurlar. Seslerinin çok çıkmasına bakmayın, aslında çok yalnızdırlar, savaş davuluna benziyorlar. Meydanlarda nutuk atmalarına aldanmayın, ey insanlar! Nefretin gözleri kördür, kıyamete kadar…