Menu
KUTADGU BİLİG
Deneme/İnceleme/Eleştiri • KUTADGU BİLİG

KUTADGU BİLİG

 

kitab atı urdum kutadgu bilig
kutadsu okıglıka tutsu elig

 

Kitabın adını Kutadgu Bilig koydum;
okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin.(350)
Bu Türkçe beyitleri senin için tanzim ettim; ey okuyucu,
okurken unutma bana dua et.(75)
Ben dünyadan gidiyorum, sen beni dinle,
bundan çok ibret al ve gözünü aç.(76)

 

2019 yılı UNESCO tarafından “Kutadgu Bilig’in Yusuf Has Hacip tarafından yazılışının 950. yıl dönümü nedeniyle Türkiye’de ve dünyada anma ve kutlama yılı olarak kabul edilmiştir. Yusuf Has Hacib’in doğumunun 1002. yıldönümü vesilesiyle İslâm devri Türk edebiyatının ilk büyük eseri olan Kutadgu Bilig’den bahsetmek istiyorum. Çünkü eser edebiyatımızın ilkleri ve enleriyle zirveye yerleşmiş, millî kültürümüzü barındıran ve taşıyan bir hazinedir. Kutadgu Bilig hakkında Türkiye’de yapılan çalışmaların en önemlisi kabul edilen merhum Reşid Rahmeti Arat’ın çevirisi, yaklaşık on beş yıllık çalışmalarının sonucunda 1947 yılında Yusuf Has Hacib’in Kutatgu Bilig’i tamamladığı tarihten 878 yıl sonra yeniden yayınlanmıştır.

Arat,  önce Kutadgu Bilig ‘in üç mevcut nüshasına dayanan edisyon kritiğini yaparak metni hazırlamış daha sonra da bu metnin Türkiye Türkçesine çevirisini tamamlamıştır. Eser 1959 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından neşredilmiştir. Bu inceleme eserin 1988 baskısı esas alınarak yazılmıştır. Arat çevirisine uzunca bir önsöz hazırlamıştır. Arat kitabın çevirisinin geç kaldığını ifade ederek şöyle devam eder.”Bir neslin üzerine düşen vazifeyi yapmamakla bırakmış olduğu boşluk ondan sonra gelen nesiller tarafından doldurulamayacağı gibi, bu nesillerin çalışmalarına engel teşkil eder. Bu, en mühim işlerde olduğu kadar, en ehemmiyetsiz görülen işlerde de böyledir; çünkü o işin yapılması için kullanılacak zaman, bir daha geri dönmemek üzere uzaklaşmış gitmiştir.(Arat, R,R.1988.Kutadgu Bilig, s.VIII)

Kutadgu Bilig ‘in bilinen üç nüshası vardır

İlki Uygur harfleri ile yazılmış olan Herat nüshasıdır. Bu nüshanın bazı yaprakları kopup kaybolmuştur ve Arap harfleriyle yazılmış bir nüshadan kopya edilmiştir. Bu nüsha önce Tokat’a sonra 1474 yılında İstanbul’a getirilmiştir. XVIII. yüzyıl sonlarında tarihçi Hammer tarafından Viyana’ya götürülen bir nüsha şimdi Avusturya devlet kütüphanesindedir. Fergana nüshası ele geçen nüshalar içinde en önemlisidir. Baş ve son tarafı eksik olduğu için nerede, ne zaman, kim tarafından yazıldığı bilinmemektedir. Arap harfleriyle yazılmıştır. Yazı özelliklerine göre istinsah tarihi XIII. yüzyıldan daha eski olmadığı tahmin edilmekte. Bu nüshada Herat ve Mısır nüshasında yer alan manzum mukaddime, önsöz yoktur. Bugün Taşkent’te bulunan Ebu Reyhan El-Biruni Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Mısır nüshası itina ile yazılmış bir nüshadır. Bazı kısımları kaybolmuştur. Şimdi Mısır Hidiv Kütüphanesi’nde bulunan nüsha Arap harfleriyle yazılmıştır.(Yavuz, K,2012,Yusuf Has Hacip ve Kutadgu Bilig İÜ. TÜDED 37,s.177)

Eserin tercümesi ile ilgili Arat önsözde  ,”büyük parçalar halinde eserin tercüme tecrübesini ele alan H.Vambley (uigurische Sprachmonumente und das Kudatku Bilik,Innsbruck, 1870’)den başlayarak,eserin tamamını tercüme eden W.Radloff (Das Kudatku Bilik des Yusuf Chass-Hadschib aus Bȁlasagun,II,Petersburg,1910)’un ve ondan sonra da tekrar ayrı parçalar halinde L.Bonelli (Del Kudatku Bilik, poema turco dell’ XIsec.Annali del R.İnstituto orientale di Napoli,6,1933,3-38)ve Malov (Pamyatniki drevne-türkskoy pismennosti, Moskova,1951) ‘un tercüme denemeleri,iyi birer teşebbüs olarak Türklük bilgisi tarihinde kendilerine ayık olan yeri alacaklardır.Bu tecrübeler bütün İyi ve kusurlu tarafları ile, çalışanların iyi niyetlerini gösterdiği kadar ,Türklük bilgisi sahasındaki inkişâf merhalelerine  de delâlet eder.”demektedir.(  Arat, R,R.1988.Kutadgu Bilig,s.VII) Eser, Fransız seyyahı ve şarkiyatçısı Pierre Amédée Emilien Jaubert tarafından 1825 yılında ilk defa bilim çevrelerine tanıtılmasından bugüne kadar geçen müddet içinde Kutadgu Bilig birçok kişi tarafından, birçok bakımdan ele alınıp incelenmiştir. Bir Uygurca diğer ikisi Arapça yazılmış olan nüshaların Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım olarak yayımının (1942-1943) ardından Reşid Rahmeti Arat’ın hazırladığı tenkitli metin 1947 ‘de tercümesi Türk Tarih Kurumu tarafından 1959 yılında basılmıştır.

Yusuf Has Hacip eserinde yazdığı bilgilere dayanılarak 1019 yılında Balasagun Kuzordu’da doğmuştur. Anlayışlı ve çalışkan bir çocuk olduğu için kısa zamanda geniş bilgi edinmiştir. Felsefe, ahlâk, toplu bilim, matematik, astronomi, hekimlik, halk kültürü ve spor alanlarında, öğretmenlerinin de yardımıyla, kendini yetiştirmiştir.

Kutadgu Bilig Yusuf Has Hacib tarafından Balasagun’da 1068 yılında yazılmaya başlanmış, Kaşgar ‘da on sekiz aylık bir çalışmadan sonra Türk dilinin büyük abidesini 1069-1070’li yıllarda ortaya koymuş ve Doğu Karahanlı hükümdarı Tavgaç Buğra Han’a takdim edilmiştir. Hükümdar şairin kalem kudretini takdir ederek, ona iltifat etmiş ve yanına alarak ona “Has Hacip “unvanını vermiştir. Ölümü hakkında fazla bir bilgi yoktur. Eserin ilave kısmında kendisinden bahsederken ihtiyarladığını, hayatını insanlara hizmetle geçirerek Allah’a ibadette geç kaldığını söylemesinden oldukça uzun yaşadığı düşünülebilir.

Eserlerinden edinilen bilgiye göre her türlü bilgiyi edinmek, okumak, yazmak, güzel yazı, sanat, belâgat, şiir yazmak, insan topluluklarının hayatını gözden geçirmek, mesleklerle ilgili bilgiler, tıp bilgisi hatta rüya tabirleri gibi birçok konuya eserinde yer vermesi Yusuf’un bilgisinin ve görüş açısının genişliğini ortaya koyar.

Yusuf edebî zevkin, gözlem ve tecrübenin sahibidir. Türk milletinin tarihine edebî ve fikrî verimlerine vâkıf bir şair olarak yeri geldikçe bu özelliklerinden istifade etmiştir. Şairin birlik ve toplayıcılık yönü ağır basar. Eserinden anlaşılacağı gibi niyeti insanları İslâmi, insani değer ve meziyetlere yöneltmektir.

Kutadgu Bilig sadece devletin başında bulunan idareci sınıfa değil, tüm tebaaya hitap eden eserdir. Yusuf ‘un başlıca arzusu eserinin gençliğe faydalı olmasıdır. Yani eserin asıl muhatabı, gençliktir.

Yusuf kendisine cevap veremeyen genç muhatabına ünlemli seslenişlerle canlı ve dinamik ilişki kurduğu şu beyitlerde görülür.
”Ey sevinç içinde ömür süren iyi genç, sözümü yabana atma, gönülden dinle”(359)
“Atalar sözü ne der, dinle; atalar sözünü tut, ey kuzum, bunu unutma”(1638)

Yaşadığı devirde ve sonraki yüzyıllarda siyasi ve kronolojik tarih bol miktarda yazılırken Yusuf Siyasetnâme tarzında sosyal tarihe doğru dikkat çekici bir yönelimin öncüsü olmuştur. Siyaset felsefeleri ve fikirlerini, sosyal nizamı kurma ve müesseseleşme bakımlarından tarihin bir açıklaması olarak kullanmak o devir için kolay bir durum değildi ve olağan dışı bir üslup sayılmaktaydı ve şair bunu yazım alanına taşıyarak eseri ile öncü olmuştur.

 Yusuf kitap tertibinden eserde yer verdiği konulara kadar ilktir

 Manzum mektup türü Türk edebiyatında Yusuf’la başlar ve yine ilk vasiyette bulunan, öğüt veren şairdir. Dönemin siyasi ve toplumsal durumunu hiç beğenmeyen şair, herkesin iyilik yolunu tutmasını istiyor. Erdemli ve bilgili halk kitlesinin oluşmasını, adil bir hâkimiyet, marifetli bir toplum, barışçıl bir toplumsal hayat düzeninin kurulmasını, bilginlerinin çok olduğu cehaletin silindiği bir devrin oluşmasını arzu ediyor.

 Eser Türk edebiyatının ilk mesnevisidir.

 Şair akıcı dili, güçlü anlatımı ile 6645 beyitlik hacmi ile Orta Çağ Türkçe döneminin en seçkin eserini ortaya koymuştur.
Kitap Reşid Rahmeti Arat’ın dört sayfalık önsözü ile başlıyor.
Tahlilî fihristte beş kısım bulunuyor. A.Mensûr Mukadime B.Manzûm Mukaddime C.Bab Fihristi D.Kutadgu Bilig E.I,II, III rakamıyla işaretlenen ek kısmı.

Kitabın A kısmı mensûr mukaddime ile başlar 38 beyitten oluşur. Allah’a, Hz. Muhammed’e, onun ashabına selâm ve sena ile başlar. Müellif bu kısımda esere Çinliler’in Edebü’ül –mülûk,   (Hükümdarlığın Adabı) Maçin mülkünün hakîmlerinin Ȃyînü’l-memleke(Memleketin Aynası) ,Maşrıklılar’ın Zînetü’l ümerâ(İdarecilerin Süsü),İranlılar’ın Şahnâme-i Türkî, bazılarının da Pendnâme-i mülûk (Hükümdara Öğütler)derken, Turanlılar’ın ise Kutadgu Bilig dediklerini belirtir. Bu cümlelerden de anlaşılıyor ki eser bir siyasetnâmedir. Müellif bu aziz kitabı dört büyük ve mühim temel üzerine yükseldiğini belirtir. Biri doğruluk, ikincisi saâdet, üçüncüsü akıl, dördüncüsü kanaâttir. Yusuf bunlardan her birine Türkçe bir ad vermiştir. Doğruluğa, adalete, Kün-Toğdı (Gün Doğumu)adını verip, onu hükümdar yerine tutmuş, saâdete(devlet), Ay-Toldı(Dolunay) adını verip vezir yerine koymuş, akıla Öğdülmiş(Övülmüş) adını verip, vezirin oğlu ve kanâate ya da akıbete Ogdurmış (Uyanmış) adını verip vezirin kardeşi kabul etmiştir. Yine müellif kendi fikirlerini suâlli cevaplı münâzara tarzında, bunlara atfederek, ifade etmiştir. 37 ve38. Beyitte de okuyanın gönlü açılıp, müellifi hayır dua ile yâd etsin demiştir.

 Eser mensûr mukaddimeden sonra 77 beyitlik manzûm mukaddime ile devam eder. Burada tevhid, naat ve dört sahâbenin zikrinden sonra parlak yaz mevsiminin tasviriyle hakan Tavgaç Uluğ Buğra Han’ın methiyesi gelir. Burada hükümdarın nasıl olması gerektiği, aklın önemi ve has hacip unvanının alınışı gibi konular yer alır. Bunu, İnsanoğlunun bilgisi ve aklı sayesinde hürmet kazanması ile dilin meziyet ve kusurları, yarar ve zararları hakkındaki bâblar takip eder. C ile adlandırılan bölümde esere eklenmiş olan bâbların fihristi bulunur ve 82 tanedir. Burada tüm bâblar değil eserin muhteviyatı hakkında genel bir fikir verebilecek bâblar seçilmiştir.

 7. bâb. Dilin meziyet ve kusurunu söyler.

10.bâb. Bilgi ve anlayışın fazilet ve faydasını söyler.

32. bâb. Beylerin nasıl olması gerektiğini söyler.

33. bâb. Vezirlerin nasıl olması gerektiğini söyler.

56. bâb. Halk ile nasıl muâmele edileceğini söyler.

59. bâb. Evlenmeyi ve çoluk çocuk terbiyesini söyler.

65. bâb. Gaflet uykusundan uyanmak husûsunu söyler.

71. bâb. İnsanlığa karşı insanlık ile mukabele etmeği söyler.

Eserin E bölümü ilaveler içerir. I-Gençliğe acıyarak ihtiyarlığını söyler. II- Zamanenin bozukluğunu ve dostların vefasızlığını söyler. III-Kitap sahibi Yusuf, büyük Has Hacib kendi kendine nasihat eder.

 Kutadgu Bilig D bölümünde yer alır. Bu bölüm yukarıda bahsettiğimiz dört kişi arasında geçen diyaloglardan oluşur. Ay-Toldı, ününü duyduğu hükümdar Kün –Toğdı’nın hizmetinde çalışmak ve sarayda görev almak için yola çıkar. Yolda Küsemiş adında bir dosta amacını söyler. Kösemiş de Ay Toldı ‘yı Yusuf ile görüştürür. Yusuf nitelikli insan olarak gördüğü Ay-Toldı’yı hükümdara götürür. Hükümdarla aralarında uzun diyaloglar geçer. Eser hükümdar, vezir, vezirin oğlu, vezirin kardeşinin konuşmalarından oluşur. Konuşmalar aslında oldukça yekün tutar. Monologlar ve diyaloglar okura olayı zihinde canlandırmasını sağlayarak mesajı hissettirmeden verir. Bu diyalogların içeriği ve özelliğini aşağıdaki başlıkta bulabiliriz.

 

KUTADGU BİLİG

Kelime anlamı itibariyle ,”kutlu bilgi, kutlu olma bilgisi, mutluluk bilgisi, insanı her iki dünyada mutluluğa eriştiren bilgi” demektir. Karahan Türkçesiyle ve Uygur harfleri ile yazılmıştır. Yusuf’un elimizdeki tek eseridir. Bu eseri insana dünya ve ahirette kutlu olmak ve bunun için nasıl bir yol izleneceğini anlatmak amacıyla yazmıştır. Esere bazı araştırmacılar “devlet yönetme bilgisi, devlete erişme bilgisi” gibi anlamlar da verilmiştir. Yusuf ‘un eserinin adını koyarken ne kadar titiz davrandığını ve eserin yazılış nedenini şu beyitlerde buluruz.(350-352.Beyitler)

kitab atı urdum kutadgu bilig
kutadsu okıglıka tutsu elig
“Kitabın adını Kutadgu Bilig koydum; okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin.”
“Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım; bu kitap uzanıp, her iki dünyayı da tutan bir eldir.”
“İnsan her iki dünyayı devletle elinde tutarsa, mesut olur; bu sözüm doğru ve dürüst olur.”

Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal Kutadgu Bilig için “Türklerin ahlâk, hukuk ve devlet idaresi hakkındaki fikir ve telâkkilerini öğrenmek için çok zengin bir kaynaktır. Bu ananevî telâkkilerin gelecek nesillere geçmesini sağlamak gayesindedir. Diğer taraftan Han’lara ve diğer devlet adamlarına bu ananeleri izah ve bu telâkkileri telkin etmektir. Bu eser Yunan mütefekkirlerinden Ksenofon’un “Cyropedia” sı ve Fransız Fenelon’un Telemak’i gibi terbiyevî gaye güden eserdir.”demektedir.

Eser, yalnızca Türk Dili ve Edebiyatı Tarihi bakımından değil, Türk sosyolojisi, Türk kültür tarihi ve Türk devlet felsefesi açısından da incelenmesi gereken bir eser konumundadır. Türk yazı diline hâkim olduğu görülen Yusuf’un eserini seçmiş olduğu yarı hikâye yarı temsil tarzında, canlı tasvirlerle süslemiş olduğu sahneleri mükemmel bir üslup içine yerleştirmiştir. Eserde ifade bakımından yer yer monologlar görülürken eserin bütününde bir diyalog, karşılkı konuşma şeklinde akar gider. Bu da eseri canlı, hareketli ve hacimli yapar.

Kutadgu Bilig, aruz vezni ile yazılmış ilk eserdir. Yusuf geniş bilgisi ve seçkin zevki sayesinde aruzu Türkçeye başarı ile tatbik etmiştir. Burada Türk şivelerinin ve ağızların rolü olmuştur. Bu şekilde dilde birlik fikrine hizmet etmiştir. Eserin vezni fe’ûlün /  fe’ûlün / fe’ûlün / fe’ûl bu vezin, Türk edebiyatında görülen on birli hece ölçüsüne denk gelmektedir. Eserin sonundaki kasideyi fe’ûlün / fe’ûlün / fe’ûlün / fe’ûlün vezni ile yazmıştır. Türk edebiyatında ilk defa kaside nazım şeklinde şiir yazan şairdir. Eserin sonunda E bölümünde yer alan manzumeler kaside nazım şekliyle yazılmıştır. Eser içinde tevhid, naat, vasiyetnâme, yaşnâme, münazara ve mektup türünün ilk örneklerini görebiliriz. Yine 6645 beyitten oluşan Kutadgu Bilig Türk edebiyatının ilk mesnevisidir. Nazım şeklinde ise her beyitin kendi arasında kafiyeli olduğu görülür ve kafiye yapısı sağlamdır ve hatta ön kafiyeye de yer verir. Eserinde dörtlüklere yer vermesi şairin millî nazım şekline ilgili olduğu görülür. Bunun yanında şiirde ahengi sağlamak için aliterasyonlar kullanmıştır. Ayrıca tekrarlara yer verir. Hatta akis sanatına yaklaşan beyitler de vardır. (Yavuz, K,2012,Yusuf Has Hacip ve Kutadgu Bilig İÜ. TÜDED 37,s.147)
Örneğin, “Kılıç nerde ise, gümüş oradadır; gümüş nerede ise, kılıç oraya yönelir”(3045)
Yusuf ‘da büyük bir dil sevgisi ve dil şuuru vardır. Bunu eserin 30 beyitten oluşan VII. bölümünde “Dilin Meziyetini ve Kusurunu, Faydasını ve Zararını Söyler” başlığı adı altında belirtir. Beyitlerinde alegori ile de bunu güzel belirtir.
“Anlayış ve bilgiye tercüman olan dildir; insanı aydınlatan fâsih dilin kıymetini bil.”(162)
“İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saâdet bulur; insanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.”(163)
“Dil aslandır, bak, eşikte yatar; ey ev sahibi, dikkat et, senin başını yer.”(164)
 

Eserde İslâm tasavvufunun izlerini Yusuf’un inanç dünyasını LXVII ve LXXXI. bölümdeki şu beyitlerde buluruz.
“Türeteni bulursan, türeyen senindir; yaratanı bulursan, yaratılan senindir.”(4743)
“Türeyenden korkma ve ondan hiçbir dilekte bulunma; türetenden kork ve her şeyi ondan iste.”(4744)
”Ey ben diyen insan, şu beni, beni bırak; ölüme hazırlan, O seni, seni diyor”(6168)

Eser görgü kuralları açısından ele alınırsa bir adabımuaşeret yönü olduğu görülür. LXV. bölümde ziyafete gitme adabını, LXVI. bölümde ziyafete davet usulünü söyler.

Eserde hemen hepsi olumlu ve var olana dair vasıf bildiren epitetler bulmak mümkündür.
“Aç gözlü kimseye zenginliğin bir faydası yoktur; ey gönlü tok olan, aç gözlüye acı.”(5388)
“Ey temiz kalpli insan, bu sözde iyi değildir.”(5989)
“İşte buna şu söz şahittir; ey kalbi temiz, sen bunu oku.”(1713)
 

Eser Türkçenin en erken ve uzun kurmaca istişarelerini sunar. Kutadgu Bilig kurgusuyla istişare etme, danışma, öğüt ve tavsiye verme geleneğine dair bol örneklerle karar vermenin ve bilginin naklinin görünümleri hakkında sonuç çıkarmamıza imkân sağlar. Bu özelliği ile Kutadgu Bilig Türklerde modern istişare ve bilginin nakli kültürünün en kapsamlı örneği olarak durmakla kalmaz kurmacadaki istişare diyalogları Türklerde iletişimin kültürel tarihinin ipuçlarını da verir.
“Her işi bilerek ve danışarak yapmalıdır; danışmayan herkes işinde zarar görmüş ve sonunda pişman olup inlemiştir.”(5650)
“Dinle Allah’tan insanlara haber getiren nebi ne der: her yapılacak işe meşveret ile çare bulunur.”(5651)
“Danışırsa insanın bilgisi genişler; eğer bu danışmaya bilgi de katılırsa, o iş tereddütsüz, elde edilir.”(5657)

Kutadgu Bilig de diyaloga katılan kişilerin konuşmaları sırasındaki ses tonlarını, duruşları, mimikleri eğer bir tiyatro gibi düşünülecek olursa Yusuf’un sesi birkaç ses tonuna bürünür. Diyalogun içeriğine göre, ders veren, sonuç çıkaran yerlerde ses tonu ciddi ve öğretici, anlatıcı rolünde düz, Allah’a yakarıp dua ettiği yerlerde alçak ses tonu, ilmi konularda kendine güvenen,  zamaneyi eleştirdiği bölümde şikâyetçi bazen kızgın ve üzgün ses tonu olduğunu tasavvur etmek mümkün olur. Adalet- devlet-akıl-akıbet üzerine baştan sona diyalogla kaplı bu eser Türk edebiyatında ilk kurmaca anlatısı gibidir.

“ Vefa kıtlaştı, dünya cefa ile doldu; vefa acaba kimde vardır, ben ondan biraz isteyeyim.”(6568)
“Ey Rabbim sevgili Peygamberimizin didarını bana nasip et; bir de onun dört arkadaşının yüzlerini göreyim”(6604)
“Onlar akrep gibi sokarlar, sinek gibi kanını emerler, köpek gibi havlarlar; hangisine yetişeyim.” (6601)
“Ben artık usandım, küstahlar arasına düştüm; gece gündüz pişmanlık içinde bütün bu yükü nasıl taşıyayım.”(6602)
“Hükümdar çok hiddetlendi ve yüzünü ekşiterek, dedi:-Hey acele ile hareket etmek insan için kötü bir şeydir.”(629)
“Ey devletli hükümdar, acaba neye hiddet buyruldu da böyle ateş kesildin.”(637)
“Ay Toldı gülerek, dedi:-Evet, neyi sorduğunu anladım, izah edeyim”(657)

 Ay-Toldı ve Kün-Toğdı’nın XII. ve XV. bölümde kendini tanıtması otobiyografi olarak ele alınabilir.

 Eserde ilk rüya ve rüya tabiri de görülür. LXXVII, LXXVIII, LXXIX, LXXX. Bölümleri rüya ve rüya tabirleri ile ilgilidir.

“Rüyâyı yorabilmek için, bu tabir ilmini çok iyi bilmek lâzımdır.” (5993)
“Bilgisizce rüyânı açma ve anlatma, rüyânı bilene sor ve bunu geciktirme”(5995)
“Rüyâyı nasıl yorarsan, neticesi ona göre olur. Rüyâyı kötüye yorma, sana zararı dokunur.”(6004)
 

Kitabın giriş kısmına bakıldığında tamamen İslâmî eser yazım geleneğine uygun yazılmıştır. Eserde, Allah’ın medhi, Peygamberin mehdi ve Dört Sahabe’ye övgü başlıklarının bulunması, Kutadgu Bilig’in İslâmî bir gaye ile yazıldığını ortaya koyar. Dini unsurlar, İslâm ahlâkı eserde geniş yer tutar.

Kutadgu biligdeki yönetim anlayışının ve yöneticilerde bulunması gereken niteliklerin Türk siyaset anlayışını yansıttığı görülür ki bu haliyle de Kutadgu Bilig özgün manzum bir siyasetnâmedir. Devlet yönetimini ele alan, sultan, vezir ve devlet adamlarına siyaset sanatı konusunda pratik yol gösteren, yönetimdeki aksaklıkları gidermek için siyasî ve ahlâkî öğütler veren, siyaset ve devlet idaresini felsefî ve ideal açıdan ele alan Kutadgu Bilig, üslup ve içerik olarak da siyasetnâme yapısındadır. Öğüt verici yönüyle de bir nasihatnâmedir. Örneğin XXVIII. Bölümde beyliğe lâyık bir beyin nasıl olması gerektiği konusunda nasihat verir ve bu üslup XXIX. Bölümde devam eder ve burada da vezir olacak insanın nasıl olması gerektiğini uzun uzun açıklar. Bir siyasetnâme olarak, devlet yönetiminde yardımcı olacak vezir ve devlet adamlarının nitelikleri hakkında öneriler verir. Daha sonra kumandan, hâcip, kapıcıbaşı, elçi, kâtip, hazinedar, aşçıbaşı gibi görevlerde olacak insanların niteliklerini belirtir. Yine siyasetnâmeler toplumun çeşitli meslek gruplarının üyelerine nasıl davranılması gerektiği, Âlimler, tabibler, efsuncular, rüya tabircileri, müneccimler, şairler, çiftçiler,  satıcılar, hayvan yetiştirenler, zenâat erbabı, fakirlere münasebetleri açıklar.

Yusuf kitabında sadece devlet yönetimi konusunda değil LXII. Bölümde nasıl evlenileceğini, LXIII. Bölümde çocukların nasıl terbiye edileceğini, LXIV. Bölümde hizmetçilere nasıl muamele edileceğini, LXV. Bölümde ziyafete gitme adabını, LXVI. Bölümde ziyafete davet usulünü anlatarak toplumsal yaşamın nasıl olması gerektiği konusunda öğütler verir. Çünkü Kutadgu Bilig bir ûsul-erkân ve görgü bilgisi eseridir ve bu da bize dönemin âdâb-ı muaşereti hakkında değerli bir kaynaktır.

Kutadgu Bilig’de çocuk eğitiminin küçük yaşlardan itibaren ciddiye alınması bilgi ve erdemle donatılması, anne ve babanın çocuğun eğitimiyle ilgili görev sorumluluklarına vurgu yapılmış olduğunu görürüz.

“Baba çocuğunu sıkı terbiye altına alıp, ona her şeyi öğretirse, çocuğu yetişip büyüyünce sevinir.”(1226)
“Çocuklara fazilet ve bilgi öğretmeli ki, onlar iyi ve güzel yetişsinler”.(1228)
“Kardeş ve akrabaya yakınlık göster; güler yüzle büyüğün ve küçüğün gönlünü al.”(1327)
“Onda yüz güzelliği arama, güzel huy ara; huyu iyi olursa, seni memnun eder.”(4482)
“Eğer iyi ve takva sahibi bir kadın bulursan, bu fırsatı kaçırma, derhal evlen, ey iyi insan.”(4498)
“Senin ay gibi bir oğlan veya kızın doğarsa, onu kendi evinde terbiye et, bu işi başka ellere bırakma.”(4504)
“Baba çocuğunu sıkı terbiye altına alıp, ona her şeyi öğretirse, çocuğu yetişip büyüyünce sevinir.”(1226)
“Çocuklara fazilet ve bilgi öğretmeli ki, onlar iyi ve güzel yetişsinler.”(1228)
“Kardeş ve akrabaya yakınlık göster; güler yüzle büyüğün ve küçüğün gönlünü al.”(1327)
 ”Arkadaş, dost, ahbap ve kardeş ziyafetleri olursa, oraya gidip eşi dostu görmelidir.”(4579)
“Senden büyük yemeğe başladıktan sonra, sen elini uzat; bak, âdet böyledir.”(4596)
“Sofrada bıçak çıkarma ve kemik sıyırma; çok obur olma ve pek de sünepe oturma.”(4599)
“Yemeği alınca, ısır ve ufak ufak çiğne; sıcak yemeği ağzın ile üfleme.”(4601)
“Hastalık boğazdan girer, boğazı koru, yemeği ölçü ile ye; insan her vakit az yeyip az içmelidir.”(4615)
”Bir de hizmetçilere iyi muamele et; onlara yiyecek, içecek ver ve giyeceklerini eksik etme.”(4527)
“Her şeyin usülü, adap ve erkânı vardır; usülü tam olarak tatbik eden kimsenin yüzü güler.”(4605 )

 Eserin XXIII. bölümünde 1342-1548 beyitlerinde bir vasiyetnâme görüyoruz. Burada Ay-Toldı’nın hükümdar Kün-Toğdı’ya vasiyetnâme yazdığını söyler.

“Bana iyilik ettin ve çok ihsanda bulundun; ben ise sana karşı vazifemi ifâ edemeden gidiyorum.”(1353)
“Bu iyiliğin karşılığı olarak, ey zeki insan, şimdi sana vasiyetnâme yazıp bırakıyorum.”(1354)
“Ölüm karşıma çıktı, be pişman oldum; fakat bu sözlerim ve pişmanlığım bir fayda vermedi.”(1361)
“Ey hükümdar, ölüm henüz yaklaşmadan, uyan; bilgini kullan işini tanzim et.”(1366)
“İbadette gayretli ol, günahtan sakın; sana ahirette ancak ibadetin faydası dokunur.”(1380)
“Dikkat edersen dünya işi bir serâptır. İnsan tutmak için elini uzattıkça, onu kaybeder.”(1410)
“Yüksek, geniş ve süslü sarayların burada kalacak, sen de inleyerek, karanlık toprak evde yaracaksın.”(1419)

Siyasetnâmelerin, genel özelliği ahlakî karakterde olduğundan ve ahlâkın kaynağı din olduğundan, dinî temalar ağırlıklıdır. Kutadgu Bilig dünya hayatının geçiciliği, ahretin ebedi olduğu, dünyaya rağbet etmeme vurgulanan konular içindedir. XLIII. Bölümde Öğdülmiş, Odgurmış’a dünya vasıtası ile ahretin kazanılmasını söyler. LXVII. Bölümde Odgurmış, Öğdülmiş’e dünyadan yüz çevirip, olana kanaat ettiğini söyler.
“Ben Allah Kapısını tuttum, ona kulluk ediyorum; bütün halkın toplanacağı hakiki kapı budur.”(3747)
“Her şeyden müstağni ancak bir Allah vardır; o ihtiyaçları bilir, merhametli ve halimdir.”(4777)
“Onun varlığına gönülden iman ettim; gönlüm inandı ve dilim şevkle Onu zikreder.”(4779)
“Gerçek Allah sevgisinin girebilmesi için, insan gönlünden bütün dünya arzularını çıkarıp atmalıdır.”(4808)

 Siyasetnâmeler, iyi yönetimin sağlanması için ve devletin bekâsı için dört temel prensip üzerinde durur. Bunlar, adalet, meşveret, ehliyet ve liyakâttır. Kutadgu Bilig’de bu prensipleri ele alan çokça beyit bulunur. Yeryüzünde adaletli bir yönetim ve güçlü bir devlet düzeni kurmak ve sonuç olarak da dünya ahiret mutluluğuna ulaşmak siyasetnâmelerin bize sunduğu sonuçtur.

Eserin XVII. ve XVIII. bölümünde hükümdar Künk-Toğdı Ay-Toldı’ya adalet vasfının nasıl olduğundan bahseder. Bu bölüm oldukça hacimli beyitlerden oluşur. Yine LXXI. bölümde Odgurmış’ın hükümdara verdiği öğütlerde iyi bir hükümdarın nasıl olması gerektiği LXXII. bölümde hükümdara memleketi nasıl tanzim etmesi gerektiğini açıklar.

“İşi ,iş bilen kimselere ver; iş yapmayan insan onu beceremezse, üzülür ve müteessir olur.”(5534)
“Gözü tok, uyanık, ihtiyatlı ve işinin ehli olmalı; işe yarayan ve yaramayan kimseleri ayırt edebilmelidir.”(2236)
“İnsanların en seçkinini akıllı ve tam bilgili insanı halka amir tayin et.”(2603)
“Beyler hizmetkârlarına dikkat ve hizmete girecekleri de esaslı bir şekilde tecrübe ermelidir.”(1755)
“Ancak kulun işin ehli olduğu görüldükten, bey ona izzet ihsan kapısını açmalıdır.”(1756)

Beyitlerde danışma kurumu(meşveret) aracılıyla devlet yönetiminde etkili olma imkânı tanımıştır.

“Her işi bilerek ve danışarak yapmalıdır; danışmayan herkes işinde zarar görmüş ve sonunda pişman olup inlemiştir.”(5650)
“Dinle, Allah’tan insanlara haber getiren nebî ne der. :her yapılacak işe meşveret ile çare bulunur.”(5651)
“Herhangi bir işe girişmek istersen, önce istişare et; dilek ve arzularını, istişare ile yerine getir.”(5660)
“Halkı adil kanunlar ile idare et; birinin diğerine tahakküme kalkışmasına izin verme, onları koru.”(5576)
“Ey kudret sahibi, sen kötülük yapma; sözünle ve hareketinle her vakit iyilik etmeye çalış.”(5088)
“Zülüm yanan ateştir, yaklaşanı yakar, ;kanun sudur; akarsa nimet yetişir.”(2032)
“Kanun ile ülke genişler ve dünya düzene girer; zulüm ile ülke eksilir ve dünya bozulur.”(2034)
“Adalete istinat eden kanun bu göğün direğidir; kanun bozulursa, gök yerinde duramaz.”(3463)

Kutadgu Bilig de akıl ve bilgi kavramları ve meziyetleri üzerinde durulan geniş kapsamlı beyitler bulunur. Eserde Ögdülmış’ın aklı bilgiyi temsil etmesi ve eserin büyük bir bölümünün Ögdülmış’ın diyaloglarına ayrılması da bunu kanıtlar niteliktedir. Bilginin ve aklın kıymetini öne çıkarmak için gelecek nesile tembih etmek ve kendini anlatmak için söz söylemiştir.

Yusuf, kitabın VI.  bölümünde insanoğlunun değerinin bilgi ve akıldan geldiğini söyler, X. bölümünde bilgi ile aklın meziyet ve faydalarını söyler, XXVII. bölümde aklın tarifini söyler.

“Anlayışlı olan anlar, bilgisi olan bilir; bilen ve anlayan her vakit dileğine erişir”.(155)
“Bütün işini gücünü anlayış yolu ile yap; eline geçen bu zamanı israftan bilgi ile koru.”(161)
“Akıl karanlık gecede bir meşale gibidir; bilgi seni aydınlatan bir ışıktır.”(288)
“Kimde akıl varsa, o asil insan olur; kimde bilgi varsa, o beylik bulur.”(301)
“Akıl senin için iyi ve yeminli bir dosttu; bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir.”(317)
“İnsan sakin ve mülâyim tabiatlı olmalıdır; güneş ve ay doğması için, beye itidâl lazımdır.”(325)
“Akıl daima sağdan hareket eder, onun hiç solu yoktur; o doğru ve dürüsttür, hiçbir hilesi yoktur.”(1863)
“Akıllı doğrudur, dili ve sözü yumuşaktır; hareketinin esası doğruluk üzerine kurulmuştur.” (186)

Kutadgu Bilig
değerler eğitimi açısından düşünüldüğünde içerisinde birçok değerle ilgili beyitler de buluruz. Dürüstlük, çalışkanlık, sorumluluk, yardımseverlik, iyilik etmek ve bunun fazileti, dayanışma, duyarlılık, sevgi, barış, vefa, misafirperverlik, bilime ve âlime önem, hoşgörü gibi değerleri sayabiliriz.

 Eserin son bölümü olan E ek kısmında üç bölüm bulunur. Gençliğine acıyarak ihtiyarlığını söyler, zamanenin bozukluğunu ve dostların cefasını söyler, kitap sahibi Yusuf, büyük Has Hacib, kendi kendine nasihat eder.

“Yazık bu gençliğe, hani nereye gitti; ne kadar arayıp, arattımsa da bulamadım.”(6524)
“Rengârenk çiçekler ile dolu; parlak bahar gibi idim; hazânımı uğrattım, hepsini kuruttum.” (6531)
“Ey Rabbim, beni uyandır; Sen Rabbimsin, beni kovma, ben gönlümü temizledim”(6563)
“Dünyanın bütün cevir ve cefası bana gelmesin, küstah ve kaba insanlardan uzak olayım.”(6603)
“Ey Yusuf, gerekli ve doğru sözü söyle; gereksiz sözü gizle, onun zararı dokunur.”(6627)

Yusuf has Hacib’in etkileri, Kemal Yavuz’un verdiği bilgiye göre, Mevlanâ, Yunus Emre, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Gülşehri, Ȃşık Paşa, Fuzulî ve Nefî ‘de görülmektedir. Yusuf’un sözleri daha sonraki Türk edebiyatında hayat bulmuş ve dillerde söylenip, gönüllere akmıştır. Buradan da Yusuf’un dile ve söze bu kadar önem vermesinin nedenini anlayabiliriz.

Kutadgu Bilig, Yusuf’un edebi dilde anlatma, söyleme ve söyletme yöntem ve tekniğini başarılı bir şekilde kullandığının yegâne kanıtıdır ve birincil kaynağıdır.

Kutadgu Bilig bin yıldan beri elden ele geçerek muhafaza edilmiştir. Bu durum, nazmî eserin insanları kendisine çeken, bediî üslupta kurulan şiiriyet, kelimelerdeki fesahat ve belâgat unsurlarından faydalanması maharetine dayanır.

Örnek:   Kalık kaşı tügdi közi yaş saçar,

              Çiçek yazdı yüz kör küler katgurar (Ziyaî Ahmet,2017/9 Aktaran Yusufcan Yasin

                                                                       Uygur Araştırmaları Dergisi s.33)

Gök kaşını çattı, gözünden yaş serpiliyor; çiçek yüzünü açtı, bak, gülmekten katılıyor(80)

              Yaşık türtti yüzke sarıg zafaran

              Özin kıldı mına öngi teg cihan.

Güneş yüzüne sarı safran sürdü; cihan ise, mina rengine büründü.(4960)

              Köngülin çıkarsa ayada urup,

              Yorısa uyadmasa yangluk körüp.

İnsan gönlünü çıkarıp, avucuna koyarak, başkaları önünde mahcup olmadan dolaşabilmelidir.(864)

 

Dil bilim açısından, çok anlamlılık, metafor ve gramerleşme konuları açısından geniş çerçeveli araştırmalar devam etmektedir. Büyük bir emeğin ürünü olan Reşid Rahmeti Arat’ın çevirisi bu tarz yeni çalışmalara açık kapı bırakmıştır. Eser, içerdiği felsefi görüş ve ahlakî konular açısından hâlâ araştırmaya açık bir cevherdir. Eser, her seviyedeki eğitim kurumlarında içerdiği değerler göz önüne alınarak değerler eğitimi kapsamında genç nesillere aktarılmalıdır. 

Prof. Dr. Halil İnalcık der ki ”Eser, baştan sona kadar İslam ruhiyle ve insana her iki dünyada tam manası ile kutlu olmak için lazım olan yolu göstermek maksadı ve Orta Asya’da iç mücadele neticesinde sarsılmış olan “ahlâk prensiplerini yeniden tanzim etme” kaygısıyla yazılmıştır. Dolayısıyla eserde terbiyevi bir gaye de güdülmektedir. Gayesi, XI. Asır aydın Türklerinin ahlâk ve devlet idaresi hakkındaki fikirlerini gelecek nesillere ulaştırmak, hükümdarlara ve devlet adamlarına bu gelenekleri aşılamaktır.”

Kutadgu Bilig üzerine yaklaşık 200 yıldır çalışma yapılmaktadır. Eser üzerinde sadece Türk Dili ve Edebiyatı alanında değil; siyasetbilimi, psikoloji, sosyoloji, pedagoji, tarih ve tıp gibi bilim dallarınca da çalışmalar yapılmıştır. Devlet yönetimi, aile yönetimi ve kişinin kendi kendini yönetimi ile ilgili her türlü beşeri ilişki eserde ele alınmıştır.  Bu da eserde hâlâ keşfedilmesi gereken ve araştırma ilgisini besleyen gizemli noktaların olduğunu göstermektedir. Ayrıca eserle ilgili yabancı dildeki yayınlar çevrilerek dilimize kazandırılması edebiyatımız açısından önemlidir.

Yusuf Has Hacib’in beşeri meseleleri ele alış tarzındaki gösterdiği samimiyet, kullandığı dil, üslup ve felsefenin eseri okuyanları etkilememesi mümkün değildir.
Bu entelektüel eser yalnız yazıldığı devir içinde değil bugünkü şartlar içinde de değerlendirilip okunacak bir eserdir.
Yusuf Has Hacib ‘in Türk dili ve kültürüne yaptığı hizmetin önemi ve değeri Kutadgu Bilig adlı eser okunduktan sonra daha iyi anlaşılacaktır. Özellikle yeni neslin hem edebi hem felsefi anlamda eserin zevkine varıp sabır ve sebat ederek okuması faydalı olacaktır.
Günümüze kadar gelen bu kültürel miras nesilden nesile aktarılarak değerlerin korunması, unutturulmaması ve yaşatılması açısından da önem arz etmektedir.

Bu eseri incelerken çok sayıda değerli çalışmalara ulaşıp okudum. Kutadgu Bilig ile ilgili muhatabının bilgi dünyasını zenginleştireceğini düşündüğüm çalışmaların bazılarını da aşağıda belirttim.


Gülnisa JAMAL, Muhammet Savaş KAFKASYALI Muhammet, Kutadgu Bilig Araştırmaları Tarihi

Kemal YAVUZ, Yusuf Has Hacip ve Kutadgu Bilig İÜ. TÜDED

Hasan Hüseyin ADALIOĞLU,  Bir Siyasetnâme Olarak Kutadgu Bilig. Türkiyat Araştırmaları Dergisi

Sadri Maksudi ARSAL, Kutadgu Bilig İstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt: 13 Sayı:2

Nejat DOĞAN, Kutadgu Bilig’in Devlet Felsefesi I, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı:12 Yıl 2002

Özgür Kasım AYDEMİR, Kutdgu Bilig’de Biyoiktidar, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi Cilt: 5 Sayı 12

Demokaan DEMİREL, Kutadgu Bilig’de Devlet Yönetimi, Uluslararası Alanya İşletme Fakültesi Dergisi Cilt:6 Sayı:1

Ahmet ZİYAȊ ,Aktaran Yusufcan Yasin, Kutatgu Bilig Üzerine, Uluslararsı Uygur Araştırmaları Dergisi 2017/9

F.Sema BARUTÇU ÖZÖNDER, Kutadgu Bilig II Kutadgu Bilig’in Metin türü ve tarihsel Diyalektoloji İçin Değeri. Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi Cilt:3 Sayı:2

Keziban TEKŞAN, Türkçe Dersi Değerler Eğitiminde Kutadgu Bilig’in Kullanımı. KEFAD, Cilt 13,Sayı 3,Aralık 2012


Kaynak: Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, çev. Reşid Rahmeti ARAT, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara,1988,477s.

Beyitler: Reşit Rahmeti Arat tarafından yapılan tercümenin orijinal hali korunarak aynen yazılmıştır. Parantez içindeki sayılar beyit numarasıdır.

FATMA LEYLÂ

Hacettepe Üniversitesi Almanca Biyoloji Öğretmenliği’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Fen Fakültesi Sistematik Zooloji Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. TÜBİTAK Deniz Bilimleri Çevre Araştırma Grubu’nun projelerinde araştırmacı olarak çalıştı. Şiirleri halen Edebi Kültür Dergisi sitesinde yayınlanmakta.