Menu
Kimlik, Aşk ve Toplumun Kısıtlayıcı Gölgesinde Bir Kadının Öyküsü: Feride
Deneme/İnceleme/Eleştiri • Kimlik, Aşk ve Toplumun Kısıtlayıcı Gölgesinde Bir Kadının Öyküsü: Feride

Kimlik, Aşk ve Toplumun Kısıtlayıcı Gölgesinde Bir Kadının Öyküsü: Feride

Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı romanı, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak, özellikle kadın karakter Feride üzerinden toplumun, aşkın ve bireysel özgürlüğün karmaşık ilişkisini derinlemesine ele alır. Feride, sadece bir roman kahramanı değil; aynı zamanda gelenekle modernlik arasındaki ikilemin, kadın kimliğiyle toplumsal normların keskin çatışmasının canlı bir temsilcisidir.


Feride’nin hikayesi, küçük yaşta ailesinden kopuşla başlar. Yetim kalan, sevgi ve güven ihtiyacı içinde büyüyen bir kız çocuğu olarak, dünyaya karşı savunmasızdır. Ancak bu kırılganlığın altında, ona güç veren, özgür ve bağımsız olma arzusu yatar. Feride, yaşamın getirdiği zorluklara rağmen kendine yeni bir yol çizmek için kararlıdır.


Bu bağlamda, Feride’nin öğretmenlik mesleğini seçmesi tesadüf değildir. O, kendi ayakları üzerinde durmayı, kendi geçimini sağlamayı, kadının toplumdaki pasif konumunu reddetmeyi sembolize eder. Öğretmenlik, Feride için sadece bir meslek değil, aynı zamanda toplumla, özellikle de genç kuşakla kurduğu bağ ve kendini gerçekleştirme biçimidir. Bu, dönemin Türkiye’sinde kadınların önüne açılan yeni ufukların simgesidir.


Ancak Feride’nin yolculuğu, bu özgürlük arzusu ile toplumun dayattığı katı normlar arasında sıkışmıştır. 20. yüzyıl başlarının Türkiye’sinde kadın olmak, belirli kalıplara sığmak demektir: İtaatkâr, evine bağlı, namusunu ve itibarını koruyan bir figür. Feride ise bu kalıpları yıkmaya cesaret eden, kendi yolunu çizmeye çalışan biridir.


Feride’nin toplumla yaşadığı çatışma, sadece dışsal değil; içseldir de. Kendini gerçekleştirme isteği ile ailesine ve topluma karşı duyduğu sorumluluk arasında gidip gelir. Bu içsel çatışma, onun karakterinin en önemli drama kaynağıdır. Çünkü o, sevdiği insanlarla, özellikle de kuzeni Kamran’la kurduğu ilişkide, toplumun beklentileri ile kendi arzuları arasında kalır.


Feride’nin aşkı, romanın en karmaşık ve en dokunaklı yanlarından biridir. Kamran’a duyduğu sevgi, onun yaşamındaki en saf ve en acı verici duygudur. Ancak aşk, Feride için hiçbir zaman kolay ya da sadece mutluluk veren bir duygu olmamıştır. Aksine, aşk onun için çoğu zaman acı, hayal kırıklığı ve fedakârlık anlamına gelir.


Feride’nin aşkı, geleneksel romantik öykülerden farklıdır. O, aşkın idealize edilmiş yüzüyle değil, onun gerçekçi, bazen hüzünlü ve bazen de umutsuz yüzüyle yüzleşir. Bu anlamda Feride, aşkın içinde büyüyen bir kadın değil; aşkı sorgulayan, onun içinde varoluşsal bir anlam arayan biridir. Kamran’dan uzak kalması, onun yaşadığı en büyük trajedilerden biridir ve bu uzaklık, Feride’nin kimlik arayışında önemli bir kırılma noktasıdır.



Feride’nin hikayesi, daha geniş bir bağlamda, kadınların toplum içindeki konumunun sorgulanmasıdır. O, bireysel özgürlüğü için mücadele eden, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir figür olarak, dönemin kadınına yeni bir bakış açısı sunar. Feride’nin öğretmenlik mesleği ve kendine yetme arzusu, kadının ekonomik bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu gösterir.


Bu noktada, Feride’nin mücadelesi sadece kendi hayatı için değil, aynı zamanda tüm kadınlar için semboliktir. O, toplumun sınırlayıcı normlarını yıkmaya çalışan, özgürlük ve eşitlik taleplerinin öncülerinden biridir. Feride’nin yaşadığı zorluklar, günümüzün bile bazen aynı sertlikle devam eden toplumsal baskılarını hatırlatır.


Çalıkuşu’nda Feride, gelenekle modernlik arasında bir köprü işlevi görür. O, eski değerleri tamamen reddetmeyen, ancak yeni bir dünyaya adım atan kadınların temsilcisidir. Bu bağlamda Feride’nin hikayesi, Türkiye’nin modernleşme sürecine de ışık tutar.


Feride hem köklerine bağlıdır hem de değişimin bir parçası olmaya çalışır. Bu ikilik, onun karakterini derinleştirir ve onu zamansız kılar. Modernleşme sürecindeki kadınların yaşadığı kimlik bunalımlarını anlamak için Feride’nin yaşadıkları bir rehber niteliğindedir.


Feride’nin hikayesindeki en dokunaklı unsur, yalnızlık ve dayanıklılıktır. Yaşamın getirdiği zorluklara rağmen ayakta kalması, içinde bulunduğu yalnızlığı kabullenip güçlenmesi, onun en büyük zaferidir. Feride’nin yalnızlığı, kendi iç dünyasında yaşadığı bir sancı olmakla beraber, onun özgürlüğüne giden yolun da başlangıcıdır.


Feride’nin umudu ise, her şeye rağmen yaşamaya ve sevmeye devam etmesidir. Bu umut, onun insanlığının ve direncinin simgesidir. O, toplumun dayattığı sınırların ötesinde, kendi varoluşunu anlamlandırmaya çalışan bir kadındır.


Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanındaki Feride karakteri, klasiklerin gölgesinde çağdaş kadın kimliği üzerine yazılabilecek en güçlü metinlerden biridir. Onun hikayesi, sadece bireysel bir yaşam öyküsü değil; toplumun, aşkın ve özgürlüğün kesişimindeki varoluş sancılarının destanıdır.


“Ben bir çalıkuşuyum; kanadımı kırdılar ama uçmayı öğrenmeye devam edeceğim.”


Feride, kırılganlığın içinde saklı gücü, aşkın ve yalnızlığın çelişkisini, gelenekle modernlik arasındaki çatışmayı yansıtır. Kanatları kırılmış olsa da ruhu özgürdür ve hayata sıkı sıkıya tutunur.


Bugünün dünyasında da kadının kimlik arayışında ve toplumsal baskılarla mücadelesinde hala ışık tutan bir karakterdir.

Ayşe

1983 yılında Merzifon’da doğdu. 2006 yılında Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezun oldu. 2010  yılında İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Bölümü’nde Tezsiz Yüksek Lisansını tamamladı ve pedagojik formasyon eğitimini alarak öğretmenliğe adım attı.Yaklaşık 15 yıl boyunca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı çeşitli kurum ve kuruluşlarda, engelli bireyler ve destek ihtiyacı olan çocuklarla  çalıştı. Bunun yanı sıra çeşitli eğitim kurumlarında Kimya ve Fen Bilgisi öğretmeni olarak görev yaptı. Hâlen öğretmenlik mesleğini büyük bir tutkuyla sürdürmektedir.Edebiyat alanında özellikle çocuklara yönelik içerikler üretmekten büyük bir mutluluk duyan yazarın, 2025 yılı Mayıs ayında, 3–6 yaş grubuna hitap eden “Hızlı Koşanlar Kasabası” ve “Benim Adım Cesur” adlı iki kitabı yayımlandı.Aynı zamanda Merzifon Bilgi Gazetesi’nde “Hikâye Bahçesi” adlı köşede düzenli olarak yazılar kaleme almakta; kişisel blogu üzerinden de yazın yolculuğunu paylaşmaktadır.İlk yayın deneyimini, 2025 yılında ‘23 Nisan Dergisi’nin özel sayısında yayımlanan “Egemenlik Ormanı” adlı öyküsüyle yaşadı.2025 Temmuz ayında yayımlanan Derin Kalem Dergisinin ikinci sayısında ise Gabriel Garcia Marquez'in "Yüzyıllık Yalnızlık" eseri üzerine kaleme aldığı "Zaman Unutur, İnsan Tekrarlar: Macondo'da Yalnızlık Üzerine" başlıklı inceleme yazısı yayınlandı.

Daha fazla görüntüle