Menu
BAHAR GELDİ
Deneme/İnceleme/Eleştiri • BAHAR GELDİ

BAHAR GELDİ

Bahar geldi, erikler çiçek açtı

Tırmandı topraktan, tırmandı, tırmandı da
Sessiz gövdede saklı kalmayı bildi
Ve berrak çiçekte alev kesildi
ama tekrar saklandı da.

Verimlilik sağladı bir yaz boyu
Gece gündüz ağrı çeken ağaca, içten;
Ve kendini bir kalabalık gibi duydu,
Güler yüzlü uzaya taşmak isteyen.

Rainer Maria RİLKE/ Duino Ağıtları

Baharın gelişi heyecanlandırır yürekleri. Tıpkı şairin dediği gibi saklı kalan tohumlar çatlar, yarılır, tabiat gümrah şölenlerin mekânı olur adeta. Her bahar bu yeniden diriliş, toprağın bağrından, ağrı çeken nice ağacın, rengârenk çiçeklenişine, yeşillenen çimlerin nemli serinliğine kadar uzanır.

Biz her bahar, ayrı heyecanlar yaşarız. İlerleyen yaşımıza, saçlarımıza düşen aklara, yüzümüze oturan kırışıklıklara inat delişmen baharlarımız gelir aklımıza. Çünkü bahar demek, gençlik demektir, heyecan demektir, kanın deli deli akması demektir. Hüzünlere dalarız belki ama o delişmen heyecan her bahar yüreğimizi titretir. Şehrin kalabalığından, sıkışık devasa binalardan, üzerimize üzerimize gelen arabalardan bir an olsun, yeşillenen ovalara, serin otlaklara, derin ormanlara gitmek isteriz.

Her şeye baktığımızda Yüce Rabbimiz andığımız gibi, her bahar da O’ nun ayrı bir Esma’sı yansır yaratılmışlar üzerine. Biliriz ki, O, Fâlik’tir. Yani tohumları çatlatan, nüveleri filizlendiren, çekirdekleri açan, tohumlardan bitkiler hâsıl eden, tüm tabiatı apayrı bir diriliş şölenine çevirendir. Onun programı bu bahar da yürürlüktedir. Hiç aksatmaz. Kapımızın önündeki erik ağacı, bahçemizi şenlendiren kırmızı, pembe laleler, mor sümbüller bizler bu bahar açmayacağız demezler. Onlar en güzel şekilde görevlerini yerine getirir, kirli dünyamızın yüzünü bir nebze de olsa güldürüp,. Yalancı cennete çevirirler günlerimizi.

Baharı önemseyelim dostlar. Heyecanlara, dirilişlere, silkili nişlere daha fazla ihtiyacımız olduğu şu günlerde baharı önemseyelim. Her şey boş. Gündem bahardır. Biz yalancı gündemlere kapılıp da yüreğimize sağılan, bir nefeslik dahi olsa, cennet rüzgarına yüzümüzü ve kalbimizi dönmeyelim.

Biliyorum, ülkenin hali diyeceksiniz. Filistin diyeceksiniz, Irak, Güneydoğu diyeceksiniz. Mahkemeler kurulur, mahkemeler hesap görür, bizler biliriz ki onlarında bir gün hesapları görülür. Hiç unutmam, Irak Savaşı’nın başladığı günlerdi, bir konuşmamızda ben kaygılı ve üzgün “ ne yapacağız diyordum, şimdi Bağdat bombalanırken ne yapacağız” telefondaki ses, emin ve güven telkin eden üslubuyla sevgili Hasan Aycın Ağabey, “ Çocuklarımızın masum gözlerine daha fazla bakalım” diyordu. Ne zaman yüreğim sıkıştı, bir şehit haberiyle, bombalarla, çekiştirilen örtülerle dünyam kararsa, hep yavrularımın masum gözlerine baktım.

Şimdi de Rabbimizin muştulara gebe baharlarına yüzümüzü çevirelim. Yüreğimizi besleyen nice ilhamlar var orada. Yeniden silkinip diriliş moduna geçmemiz lazım. Her bahar tabiat kendini yeniliyor. Bırakalım yalancı gündemleri bizler de gerçek gündemimizi yaşayalım. Baharın diriliş sağan soluğundan, bir nebze de olsa damarlarımıza taze uyanışlar aşılayalım.
“ Şüphesiz tohumun ve çekirdeğin Fâlık’ı ( çatlatıcısı ) Allah’tır. Ölüden diriyi çıkaran, diriden de ölüyü çıkaran O’dur. İşte Allah budur! Nasıl yüz çevirirsiniz? ( Enam Sûresi: 95)


Allah kelâmından sonra, artık ne yazsan sanki anlamsız kalır gibi. Her şey apaçık belirtiliyor. Baharlar da diriliş muştusu yüreğimiz serinletirken, her şeyin olabilceği, en çaresiz anlarda bile bir umut ışığının olduğunu nasıl da anlıyoruz. Kurumuş ağaçların çiçeklenmesi, çölleşen toprakların yeşermesi de bundan değil mi?

Diyorum ya, baharın serinlik, esenlik ve diriliş taşıyan soluğunu daha fazla buhranlı günlerimizin ciğerlerine çekelim. Çocuklarımızla, eşimizle, dostumuzla çiçeklerin, kadife dokunuşlarına, rengârenk harmoniler halinde dizilişlerine göz atalım. Bahçemizdeki açan erik ağacının pembe beyaz çiçeklerini koklayıp, erguvan mevsimini gözleyelim. Denizlere açılan leylak kokan yollara bırakalım kendimizi. Bakir köy otluklarına, kır menekşelerine, papatyalara, gelinciklere adım alalım. Yüreğimiz serinlesin. Gözlerimiz bir daha nemlensin.

Haydin dostlar, bahar geldi, kırlara, bahçelere, çardaklara, çocuklarımızın gözlerine bakmaya ihtiyaç duyduğumuz günlerdeki gibi; buhranlar içindeyiz. Haydi, hep beraber, diriliş sağan soluğuyla bahara tutunalım, çiçeklerin yüzlerine bakalım, bakalım ki düşlerimiz bereketlensin, dualarımız karşılık bulsun.

SELVİGÜL

1971 Reşadiye Tokat doğumlu yazar Lise ve Üniversiteyi İstanbul’da bitirdi . Kısa süre muhabirlik ve öğretmenlik yaptı. Bağcılar ve Bahçelievler Kültür Mdlüklerinde görev aldı . Pamuk Şekeri Çocuk Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Edebistan Sitesi’nin söyleşi editörlüğünü bir süre sürdüren yazar İstanbul Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu.

Daha fazla görüntüle