Menu
AŞK
Deneme/İnceleme/Eleştiri • AŞK

AŞK

Aşk, aşığın sevgilisi için gözünü kırpmadan her şeyi yapabilmesi sanatının adıdır. Karşılıksız ve beklentisi olmayan çok uzun yolculukladır bunlar. Sevgi denilen duygu, âşık olan birinin sevdiğine aklı başında olmadan ve sarhoş bir durumda, sadece onu düşünerek hayatını sürdürmesi olayıdır.

“Aşkın tarihi nereye dayanıyor, aşk ilk ne zaman ortaya çıkmıştır?” diye bir soru sorulamaz. Çünkü aşk, insan ve âlemler yaratılmadan evvel de vardı. Allah, aşk ile yarattı âdemi ve âdem aşkı getirdi dünyaya. Böylece insan, aşk ile ilk kez tanışmış oldu ve başladı sonsuza kadar sürecek olan büyülü yolculuğuna. Aşk, günümüze kadar devam eden zorlu serüveninde çok fırtınalı geçen zamanlar dışında, sakin ve durgun günler de görmüştür. Âdemin yasaklı meyveyi tadıp düştüğü ilk yanlışa aşk sebep olmuştur. Yani aşk, hep iyilik için hareket etmez, yeri gelir düşürür en derin kuyuya aşığı. Aşkın lügat anlamı, “aşırı bağlılık duygusu ve sevi” olarak belirtilmiştir. Gerçek olarak düşünüldüğün de bu tanım doğru bir tanımdır. Aşırı bağlılık aşkın en çarpıcı özelliklerinden biridir. İnsanoğlu bir şeye aşırı bağlandığı ve onu istediği zaman karşısında durabilecek bir engel yoktur. Ferhat bu bağlılığın verdiği güçle, yani aşk ile delmiştir dağları. Çöllerde aşkı için, yıllarını arayış halinde geçirmiştir Mecnun. İşte aşk, öyle güçlü bir olgudur ki, sonucu iyi veya kötü olabilir ancak, bu serüven asla yarım kalamaz ve kalmamıştır. Aşk ile hevesi karıştırmamak gerekir. Heves, bir insanın karşı cinse veya başka bir objeye duyduğu geçici sevgi duygusudur. Ancak aşk, asla geçici olmayan ve insanın gönül evinde iz bırakan asıl sevgi ve gönül bağıdır. Aşk, İbrahim peygamberin atıldığı ateş korunun içindeydi. Aşkın gücüyle o harlı şekilde yanan ateş bir anda serin ve selamet olarak suya dönüştü. Bir farsça beyitte dediği gibi; Kâbe bünyadi Halil-i azerest/ dil Nazargah-ı celil-i ekberest (Kâbe azerin oğlu İbrahim’in inşa ettiği taş bir yapıdır. Gönül ise ululuk ve celal sahibi Allah’ın nazargahıdır.) sözü aşkın tecellisinin gönülde ortaya çıktığının başka bir göstergesidir. Dünyadaki Müslümanların Kabeye gelip, hac görevlerini yerine getirmeleri, sadece kare şeklindeki taş bir yapı olan ev için değil, Allah’ın nazar etmesi ile o yapıya nakşedilen aşka ulaşma çabasının sonucudur.

Aşk, yaratılışı hasebiyle insanın kendi içinde saklıdır ve bu saklı olguyu bulup ortaya çıkaranlar ve yaşayanlar o andan itibaren dünyaya geliş amacını gerçekleştirmiş ve manevi olarak eksikliğini tamamlamış bir şekilde mutluluğa erişmiş olacaktır. Kısacası aşk, insanın var olduğu her yerde var olmuştur ve dünyanın sonuna kadar devam edecektir… 

BEHZAT
BEHZAT BOYCU BEHZAT BOYCU

Şair ve Yazar

1994 Şanlıurfa doğumlu. Halkla İlişkiler ve Tarih bölümü mezunu. Şiir ve deneme yazıyor. Halihazırda Adalet Bakanlığında olarak görev yapmaktadır.

Diğer Yazıları