karalarda yutulmuş pencereler
ışıksız, kapkara ve uyanık
yoklukla karmaşayı ağırlar
gecenin kaçtığı kovuklarda
meymenetsiz korkulardan uyanıp her sabah
elleri taş yontar babaların
elleri üşümez ve siyah
elleri harabeler atlasıdır
gücenmeyi unutan
bir haddin mesafesine
mıhlarken taşra kokusunu rüzgar
onlar, anaların kolladığı
ve her akşam
onlar, dudakları devrik babalar
ülkesidir çocuklarının
yeryüzünün kapılarına ilan
uğunurken hiçlik şerefeleri
madem emekle tartılır huzur
açın ardını kara mahzenlerin
açın!
bir menzilken ışık
adı bile bir ihtimal ey insanlığım
merhameti unutan