o vakitler
kundağa sararlardı bebeleri
sen doğunca o bahar
annemin basma eteğinden kundak…
sabahlara kadar pusu üstüne pusu
göze alınmadan ölüm
omuzlarını silkmeden mermi öpüşü
bir zilzal, kıyamet, bir
şuranda bir yangı, içinde koca bir
bulut…
ha yekindin kurtulur kurs-ı şems
var mı mevti meshetmeden
kolay mı, suhulet helvası mıdır
bebelere ad koymak
var mı
gömülmemiş yiğitler sunmadan aşka
bakireler düşüp ağartmadan
toprağın utancını
avurtlarınla kıstırıp mermere kesmeden
göz pınarlarında tutuklayıp yetimliğin hıncını
tatmadan ayrılığı dağların ayazında
bahara çıkmak
işte kardelendi kefensiz düşenler
o bahar ki sen doğdun
babasız kokladık kundağını
böyle kondu adın fecr-i sâdıkla
seni kolsuz kanatsız
babasız kucakladık
sükûn buldu koynumuz dîl-enûş makamında