Menu
Naat / Deniz
Şiir • Naat / Deniz

Naat / Deniz

Güz tek hecelik bir kelime kattı şiire, surları aştık, tufandan yırttık deniz

Kamburları sevdik, göllere kayıklar indirdik, yeraltı camilerine açıldık deniz


Bir dostum Türkçenin göklerinde, biriyse naat yazacak yaşa ermedi

Ben kaç kulaçtan sonra yüzme öğrendim sularda bilmem ki deniz


Her çeşit günaha tanık oldum, parayı sikke yapmadım, küpleri kırdım

Ben doğduğumda hem Ebubekir yoktu, Osman sustu, Yunus konuştu deniz


Kardeşlerimi daha görmedim halbuki, arkadaşların senin yanında idi

Göynüme bir sıkıntı yapıştı kaldı, Türküler duydum önce, baygındım deniz


Yeryüzüne dağılmış af sesleri ,inlemeler,kulağımda çanlar çalıyor

40 yaşındayım hava parçalı bulutlu,yağmur yağacak belki deniz


Kırk yaşında taşlara okumayı öğrettin dağı büktün,bükülmedin Efendim

Ben senin her haline uyan raylar döşedim toprağa,dalgalandım deniz


Senin evine yönelip, bütün olumsuzluklara set çekip, tor atıp nehirlere

Benden uzak bana yakın tuzlu gök, buharlaştı içimde boydan boya ,deniz


Bir çerağ, önümüze püskürtülen sis, gözümden ırak mavi sular

Ruhumuz rumca yükleri sırtlayan balıklara hayat veren deniz


Bir el var, karla kaplı sibirya soğuklarında üşümeyen dağ gibi

Şöyle sözler böyle sözler, ateşlere övgüler içinde yangın, deniz


Limon kokuları aldığı cesaretle kayboldu, karışık işler yüzünden hep

Yol, gittikçe yol, ada erkenden göründü, senin gibi ağlayacak deniz


Alesta kayanın kovuğundan ışık bulur da gelir bir çürüme başlamış

Her gün eriyen buzdan heykeller, ırmaklara yalvaran süraka deniz


Kuyudan gözlerimi al, çıkrığın sesini bastır, urganlara sır üfle hemen

Bilirim her gece boynuna ağrılar saplayan, yıldızları üstüne örten deniz


Gece yürüyüşüne çıkıp bir çeşmeye varan mehtap, şimdi cennet- i mualla

Toprağı yırtıp çıkan her sürgün bir gün hannane olacak mı sandın deniz


Pruvadan neler görülür; palmiyeler, kumdan fışkıran güneş, çatlayan yaprak

Bumbaya yaslanıp da şimdi, salladıkça rüyamı gerçek yapan car, kusva deniz


Uyanıp göremem, uyurum göremem, seher olur kalkarım, göremem

Gökdelen kapatır önümü, şehre gücüm yetmez, sende boğulurum deniz


Benim sakalıma beyaz harfler yürüdüğünden beri tuşlara acılar çektiriyor

Şimdi hangi şerefli saç arkadan bağlanır, gemileri yürütür, hayf olur deniz


Şaşkınım en siyah gelincikleri kalbimdeki tarlalardan toplamak istedim

Veysel’e koş dedim, şiirimi 7 askıya al dedim, pervanemi köpürt dedim deniz


Muhasser vadisinde benim kılıcım eskimedi ,körelmedi ,yırtılmadı, yanmadı

Gümüşsuyu’ndan aşağı koşarak gittim,Boğaz’ın sularına karıştım yine yandım deniz


Hangi gazvede tenine yapışan kum tanesi varsa o olaydım ben de

Yesrip’te evinin taşlarına karışan kil çıkaraydım içimden, kum salaydım deniz


Faça etmeden, fener görmeden, farşa basmadan senden can çektim ağımla

Gırcala aldım, gel -gitlere aldırmadım sende her katreyi içtim Hicaz dedim deniz


Çenemin kasları açılsın fuzuli sözlerden uzaklaşayım artık kağıtları tutuşturayım

Tabiata nam salayım en görkemli canlıları büyüteyim hem de ıslah olayım deniz

ADEM
ADEM YAZICI ADEM YAZICI

Şair ve Yazar

1977 Sivas-Suşehri doğumlu, Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nda Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışmakta. Taş Beşik ve Minyatür Okuyucuları, Türkçenin Göklerinde olmak üzere üç şiir kitabı yayımlandı. Şiirleri ve yazıları İpekdili, Dergah, Merdivenşiir, Karabatak, Yediiklim, Hece, Fayrap, İtibar, Muhit dergilerinde yayımlandı. İstanbul’da yaşıyor.

Daha fazla görüntüle
Diğer Yazıları