
Oturuyorsun işte burada
Yanan bu kuru dalların başında
Oysa büyük kapılara dayanmaktı niyetin
Sarp kayalıklardan geçmek
Ve terslikler olsun istiyordun hayatında
Burada yaşlanıyorsun öylece
Ateşe kuru dallar sürerek
Pek yaygın olduğunu bilmek
İnsanlar arasında çöküntünün
Hiçbir fayda vermiyor
Kuruyor derin incelerek
Yükselerek geldi dört bir yandan
Katılarak ve büyüyerek
Ve bir varoluş tarzı olarak çöküntü
Büyük işler başarmak niyetindeyken sen
Elbette isterken büyük işler başarmak
Yetmiş bin kauçuk tohumuyla çıkan
Henry Wickham gibi Brezilya’dan
Şimdi toplayarak bu çalıları
Ateşe sürüyorsun
İster miydin olsun içinde bir obruk
Dipsiz ve yüzeye doğru genişleyen
Yavşan otlarıyla çevrili
Taşlı bir yokuş yahut cıvık aynaz
Kaynaşır içinde kımıl kımıl
Yüzlerce sürüngen
Göz kamaştıran tarihi özgür dünyanın
Vızıldayan bir koro hâlinde sesler
Donuk yüzeyinde yayılır pis suların
du Pont’dan Hayek’e uzanan
Yakasında suların
Maliyetli bulunmuş vaktiyle köleler
Kazanırken bir köleden daha az
Ve yoksulken çok daha
Başka türlü hayatta kalamayacak kimseler
Kaygılı geven, sakızlı kenger!
Nasıl teselli bulabilir insan
Düşüyor binlerce yıldır içindeki obruktan
1977 yılında Erzurum’da doğdu. Yeni Türk Edebiyatı bilim dalında “Modern Türk Şiirinde Felsefe Dışı Düşünce veya Türkçe Düşünmek” isimli teziyle doktora eğitimini tamamladı. Şiirleri Dergâh, Aşkar, Sepya gibi dergilerde yayımlandı. “Şi’r ve Poíêsis Olarak Modern Türk Şiiri” isimli bir kitabı var.