Gittiğin gece ağlayan siyah mum
Yeni bir bibloya dönüştü biteviye yoğrularak
Valizimin veda kokan cebinde
Yılgındı ayçiçeği yüzüm
Gözlerinin ışığı geceye dönünce
Ne yana dönsem bilemedim
Başka çaresi yoktu epik ruhumun
Toprağına ayaklarından bağlı esaretinde
Yaprağıyla boynunu kesti
Göçten geriye ışığını bırakan gözlerin
Enkazında bir fotoğraf arıyor bize dair
Deprem mağduru çocukların
Umutla dehşet arası bekleyişi gibi
Bekledi ışığın kendi dönüşünü göçten
Zamirsiz ağıtlar döktün hokkana
Bense bir böcek ölüsünü taşıdım yıllarca
Halkına cimrilik eden kral gibi
Âmâların azat ettiği kuştan
Geriye kalan teleğin
Rüzgârını da saklamıştın uçamadım
Gecikmiş bir göçün telaşıyla
Keşke topacına döndüğünde bıkkınlığın
Çoktan ölü bir yalnızlığın
Taze izlerini arıyordu gözlerin
Seni yerinde sayan adımlarımın çığlığında
Yana yakıla arayan sessiz gençliğim
Hangi zaman çekiminde kaldı
Unuttum kipini er kişi niyetine düştü kollarım