ağacın burnu kanıyor insan gölgesi düşünce
bir lav taburu yürüyüşe geçiyor ağlayarak
bir yüzüğün kaşı ters dönüyor jileti görünce
yağmurun sağanaklığına aldırmayarak
dilime çivilediğin kelimeler iç çekiyor
gözyaşı bir iç hastalığı olarak
göğümden dökülerek tarihe geçiyor
şiddetle çarpılan kapılara kapılarak
sen karşı konulmaz açlığımsın benim
taa ezelden kurbanın olarak
ihtimale yer bırakmayan sevgilim
tacımı devrediyorum sana yalvararak
beni tel örgülerin öte tarafında bırakan
onulmaz ayrılık hastalığına kapılarak
hiçbir coğrafyada kendine yer bulamayan
bir esir kampının müdavimi olarak
anladım, düz yol yok bana dünyada
griden başka renge bakmayarak
her nefeste mahşeri yaşatan bana
bozkırın kralı olduğuma bakmayarak
endişeyi pırlanta gibi göğsüme takan
ölçüp biçmeden kesildiğine bakmayarak
füsus ve jilet ve mahrem arasında kalan
dökme demirin çapağına kanmayarak
kil tabletlerde cinayet planları kuran
çömez karanlıklardan damıtarak
suya yansıdığında ay zerre duraksamadan
bilsen ne zehirler içtik lanet okuyarak
gizlice pencereden bakan bulutla
bir hançer kınına başkaldırarak
uzaklarda ağlayan gramofonla
tükürüyor gözlerinin içine bakarak
gece yarısı alnının şakından vurulan
şafağı kursağında bırakarak
utanmayıp çam kozalaklarından
ölüm orucuna yattık dualara sığınarak
1961 Amasya – Taşova doğumlu. Evli 6 çocuk babası.Kızılırmak, Martı, Muştu, Edebi Pankart, Aylık Dergi, İzdiham, Yedi İklim, Türk Edebiyatı, Aydos, Dil ve Edebiyat, Mahur Beste ile Birnokta, Karayılkı gibi dergilerde yazdı. Eğitimci olan şairin Fena Halde İyiyim ve Siyah Kuğu adlı iki şiir kitabı bulunmaktadır.