Sabrı büyük gerçekten, beni bağrına basanın
Şiirimin kuması çok, pervanemin gözü bağlı
Bir günah gömüsü oluyor elif dediğimde çarşı
Ne geyikli gece ne mis sokağı ne tahanın kitabı
Dilsizin duasıyla, çolağın tokadıyla açılan
Bu dul coğrafyada kendine akıyor işte her kapı
Kara donlu güvercinlerle dolsa da aşkın çayırı
Benim gecelerim leyla cesedinden geçilmez
Ateş topundan bir kuyuda çınlar gündüzüm
Dağlar bizim değil ama ferman hep padişahın
İki dize iki dize büyürdü göçmen çocukluğum
Rimbaud’nun gemisine binerdim, Ali’nin terkisine
Davul tozu ve minare gölgesi içinde yaşamak
Benzer mi hiç kalbi kar kaldırmayanın endişesine
Bu yüzden ölüm korkusuyla avutuyorum gönlümü
Bu yüzden, sazlığı özleyen ney gibi evime dönüp
Anamın saçında beyaz bulmaca oynuyorum
İnsan her yerde doğar fakat vatan gerek ölmeye
Geçiyorsam şimdi aşktan, kızları evden kovarak
Hep bu bozuk düzen, bu darağacı suratlı toplum
Elifin uğru nakışlı tamam yavru balaban bakışlı
Fakat ya açsak, yorgunsak, al kan içindeysek