Menu
adına hazırım
Şiir • adına hazırım

adına hazırım

18.
bir delilik sınavı mı bu
cinnet hangi soruda hangi seçenekte
hani göremedim yok mu ne
cennet’in ce’si son soru hem de
tesadüf mü yoksa tevafuk mu
böyle gelmiş böyle giderse bu heyula
bir bulut yumağı olmazsa dünya
hep böyle kalacağım
hep böyle
böyle çivilenmiş
böyle biçilmiş
böyle karnında balığın
iki büklüm tor topak
bin bir desise
desise içinde desise handiyse
neden

19.
ey pîr-i dessas
git kapımdan dokunma tokmağına
yaldızları bulaşır yoksa eline
kursağında kalır hevesin
git yanlış değilim ben
yandaşın değil hiç
kimin yanlışıysa alkış
o yandaşın
ona git

20.
el versin pîr-i mugan
aksın mey dolsun kâse-i nun
berzahta, kalmasın korkuların

21.
korkutulmuş bir çocuk mu var içimde
haydi inelim en derine hekim kim
yok çocukluğumla alâkası biliyorum
yetişkin yaşadıklarımdan işaret
çevrimdışı oluşum
bundandır belki sandığımdaki maskeler
yakmak isteyişim ormanları birer birer

bir esrar mı yoksa cezbeden
bir muamma mı var bildiğin
yahut bir ebcet
kim olmadığımı ele verecek
çekilip kabuğuna kıvrım kıvrım
orda mesut müreffeh
günler anlatacak

karantina günleri meselâ
şubat çalgını kocakarı ayazına denk
kendi tapınağında herkes
iki ayazma arasında muhlis
yaşarken bilmece-bulmaca
soldan sağa devlet
yukardan aşağıya din
çıkarken bütün kareler
kim ihbar eder kimi
iki namlu arasında kalmışsa

22.
kontesi kim vurdu
bilmedim duymadım hiç
hangi kontes hangi kontun
geçmişte kalmadı mı onlar paşalar gibi
demeden daha hatırladım hemen
kortej hazırmış meğer
hangi birini sayayım bir bir
nisyan ile malul
değil mi insan

23.
nisyan mı dedim, isyan
desem ne değişir acaba
çıkar mıyım dinden imandan
bir talakım düşer mi cüftümden
- damdan düşer gibi-
tazelesem imanımı kurtarır mıyım nesebimi
boyun bükmeliyim değil mi
sakalını sıvazlar takkesini yerleştirirken tam tepesine
hâce-i muazzama
mülâyim mi koydunuz adımı
bir adım var zaten doğduğumda konmuş
atalara uyulmamış beklenmemiş hiç
ismimi bulayım ismimle müsemma olayım
islenmiş bedenim belki ondan
kime yoldaş kim bilir
nehrine dar gelen bu havza
kime

24.
şairim ben hatemü’ş-şuara
olamasam da -kaddesallahu sırrahu-
söz saklamam karnımda
karnaval şamanı değilim çünkü
avunsun diye evlâd-ı iyâlim
suçsuzum, suç gizlemez şiirim ne de aşk
harfler eşkâlim ekber şeyhim
kâh elifim kâh nun kâh mim
kalamam burada böyle muazzep
bir memeden öbürüne körleme
öteki koyundan beriki barka
şekerli sakız çiğner gibi böyle
telâşlı çingene
olamam mülemma

25.
bir yenilgi mi bu, yakın
bir istilâ sessizliği
kendini sızdıran ağır tahrik
kuzeyden güneye kızıl
batıdan doğuya yeşil
kandan dumandan ve yastan
kim güne benzemişse geceden
arsız ve ısırgan
hiç acele etmez mi büyümek için çocuklar
sonra ölmemek için emdikçe dünyayı
kurşun dökmeli belki
tütsü tütmeli biraz köşe bucak
üç beş üzerlik defetmek için
çarçabuk buğulu
başlayan devrimi

kim rahat bırakır renkleri
ayları ve günleri
kim

26.
bir rengi var mı her insanın
kokusu gibi kendine has
kafka’nın rengi neydi meselâ
günahın rengi mi
hangi sarı van gogh’un
kim üşür hangi renkte her mevsim
çıplak ayaklı picasso mu
en yaslısı siyah en acısı kahve mi
eli kırbaçlısı kırmızı en körü
hangisi göçmen hangisi yerli
bir şey akıyor içime çivit mavisi
ayaklarımda kurşunî bir ağırlık

sonu yok (mu) renklerin
kim kimin rengine boyanır kim alaca
palyaço kimi aldatır, güneşleyin
renk vermiyorsa çiçekler sesimize
hiçlenmişse söz
kimi

27.
nedir tebelleş olan bu yaz gününe
yazıyı ısıtırmış yaz ne zaman
düşerse karpuz kabuğu denize
ha yaz ha kış zor ısınır yazım
oysa yazılmak içindir kaynayan kan
depreşen yalnızlık
soruları saklıbahçenin
öpülmek için her kadın güzel kalsın diye
yağmur yağmıyorsa her yazıdan önce
sonra ebemkuşağı akmıyorsa renkahenk
kurtadam olmuyorsa şair her dolunay
kim yazar şişi kebabı tandırı
yakma pahasına kazı onca yıldır kaynayan
kim çağırır sırâta hakk’ı
kim

28.
nedir
kılıçtan keskin kıldan kalın
kesen başı bitiren savaşı
yal ü bal olan erenler dilinde
koklasam kalbimi
bahar değer mi gözlerime
göğerir mi yine ellerim

29.
yoruldum tanrım
yoruldum aramaktan
aramakla bulunmaz olanı
biliyorum saplandı bir kere çivi
kanırtsam ne fayda
paslı ve ezik başını
iliğime işlemiş ne kemik
ne et kalmış hayata karışacak

(HECE EDEBİYAT, ŞUBAT 2010)