Menu
THE SEARCH - ARAYIŞ
Deneme/İnceleme/Eleştiri • THE SEARCH - ARAYIŞ

THE SEARCH - ARAYIŞ

Amatör bir kamera Çeçenistan`a tutuyor objektifini. Yansıyan ilk görüntü hayvan leşi, hemen ardından leş gibi insanlar görüyoruz. Çınlayan ilk ses ise buranın dünyanın en boktan yeri olduğunu söylüyor ısrarla. Söyleyen mi? Savaşın kurbanlarından sadece biri. On dokuz yaşında, sırtında gitarıyla gördüğümüz Kolia adında bir Rus delikanlı. Delikanlılığı asker olmasından evvel gerçi, asker olduktan sonra o yalnızca bir eli kanlı. Keza sırtındaki gitar da eline silah almadan evvel. Bir kızı öpmek hayatının en önemli meselesi iken kendini savaşın ortasında bulan, orduda yaşadığı insanlık dışı tecrübelerle canavara dönüşen Kolia. Esrar içtiği için orduya katılmakla cezalandırılan ve belki de ıslah olması umulan, önce kurbanı, sonra parçası olduğu vahşet içerisinde, daha fazla uyuşturucu, daha da kötüsü kana bağımlı hale gelen zavallı çocuk!

Savaş ilan ediciler ilkin kendi evlatlarını gözden çıkarıyor. "Düşman" çocuklarını kim koruyabilir bu marazdan? Belki yalnızca "Allah`ım kardeşlerim hayatta olsun, onları bulmama yardım et!" diyen Raissa`nın duası.

133 dakika boyunca savaşın cehenneme çevirdiği Çeçenistan ve zulme uğrayan Çeçenleri yâd edip gözyaşlarınızı tutamayacağınız bir film The Search. Savaşın tüm cephelerde açtığı yaraları olabildiğince çıplak ve nesnel bir biçimde ortaya koymadaki başarısı takdire değer. Filmin her bir karesi olmazsa olmaz, ne eksik ne de fazla. Dikkat çektiği o çok büyük zulüm ve dünyanın zulme kayıtsız kalışı bir yanda dururken ufak tefek teknik kusurları anmak haksızlık olur.

Bir çocuğun kahrından susuşu efsanevi biçimde anlatılmış Arayış`ta. O aynı çocuğun (Hadji) azmettiğini, kahrettiğini hatta dans ettiğini de göreceksiniz bu filmde. Üstelik müziği kendinden olmasa da ritmi kendiliğinden, öz be öz kendinden olan bir dans. Çünkü anne ve babaları öldürülen çocuklar dans ederken ataları gibi davranırlar, müziğin tınısına aldırmadan!

Bir halkı terörist ilan edip öldürmek halen savaşa bahane arayanlar için en konforlu gerekçe. Dün de öyleydi, korkarım yarın da öyle olacak. Çeçenistan halkı da 1999 senesinde terörist oldukları gerekçesiyle Rus Ordusu`nun tankları ve bombaları altında bir kere daha ölmüş, tecavüze uğramış, öksüz-yetim-aç kalmış, yangın yerine döndürülen evini-barkını ardında bırakan birer mülteci olmaya zorlanmış.

Hoş tesadüfler her ne kadar bir filmde mümkün ve huzur verici olsa da Carole`ün bir çocuğun hayatını kurtarmadaki iyi niyet ve başarısı BM`ye sunum yaparken verilen tepkiler veyahut tepkisizliğin gölgesinde kalıyor yazık ki. Sinemada şık duran rastlantılar, dünyanın doğusunda ölenlerin insan hakları komisyonu raporlarına veri olmaktan başka bir ehemmiyeti olmadığı hakikati karşısında sefil bir teselli, film boyunca her zerresine seyirci olduğumuz vahşetle daralan yüreğimize anlık bir genişleme sağlamaktan öte geçemiyor.

Filme konu olan ailenin trajik hikâyesi Avrupa Birliği Heyeti Başkanı Carole eliyle kısmen mutlu sona evrilse de anne babasının katledilişini seyreden çocuklar, tecavüze uğrayan ablalar, yerini yurdunu terk eden adamlar... geride kalanlarla birlikte bugün halen o topraklarda yaşayadurmakta. Bu bilinçle izleyeceğimiz hiç bir film, hiç bir mutlu son bizi teskin etmeyecek.

Zannediyorum savaşların en can alıcı bakiyesi nesilden nesle aktarılan, "Bizi onlar öldürdü!" cümlesidir ki bu cümle de Arayış`ta unutulmamış.

Filmin her karesi hakkında sayfalarca yazabilecekken izlemek isteyenlere haksızlık etmemek adına daha fazla detay vermeden söyleyeceklerimi ileri bir zamana ertelemeyi tercih ediyorum.

"Dünyanın o en boktan yerini", Çeçenistan`ı artık daha çok görmek istediğimi ise söylemeden geçemiyorum.

Diğer Yazıları