İnanan insan için yaşam rehberi Kur'an'dır. Her konuda olduğu gibi 'kalp temizliği' için de asıl ölçü Kur'an'dır. Gerçek kalp temizliği, insanı Allah'tan uzaklaştıran engellerin kalpten arınmış olması demektir. Böyle bir insan dünya hırsından, bencillikten, korkudan, güvensizlikten uzak olur.
Allah'ın sınırlarını korumayanların, "önemli olan kalp temizliği, benim kalbim temiz" demeleri yalnızca kendini aldatmaktır. İnsan ancak Allah'ın buyruklarına ve yasaklarına uyuyorsa, Kur'an'a göre samimi bir insansa "kalbim temiz" diyebilir.
... Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (Kehf Suresi, 28) ayetinde, nefse uymanın kalbi gaflete düşürdüğüne işaret edilir. Peygamberimiz(sav) konuyla ilgili olarak "kalp bozuk olunca, bedenin işleri de hep bozuk olur" buyurur. [Beyheki] O halde kalbi bozuk olan kişinin, bedeni de bozuktur ve kolaylıkla günah işleyebilir.
İmam-ı Rabbani de bu hadisi esas alarak şöyle söyler:
"Allahü teâlânın emirlerini yapmamak kalbin bozuk olmasındandır. Kalbin bozuk olması, dine tam inanmamaktır. İmanın alameti, dinin emirlerini seve seve yapmaktır."
Bediüzzaman ise her günahın, imanın nurunu içinden çıkarıncaya dek kalbi kararttığını ve katılaştırdığını söyledikten sonra şu uyarıda bulunur: "Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor” [Lem’alar, s. 21]
Kur'an'da bildirilen kalp temizliği, bazı kimselerin anladığı anlamda bir temizlik değildir. 'Kalp temizliği'nin öneminden yola çıkarak, "ben insanlara hiç kötülük yapmıyorum, fakirlere arada sırada yardım ediyorum, demek ki Allah'ın istediği ahlaktayım" demek, Kur'an'a uygun ifadeler değildir. "Benim kalbim temiz, dinin gereklerini yapamasam da olur" gibi sözler, ibadetlerini uygulamaktan kaçınan ve yanlış bir yaşam tarzını Müslümanlık olarak göstermeye çalışan kişinin samimiyetsiz ifadeleridir.
Bazı insanlar, arada sırada fakirlere yardım ederek, hayvanlara yiyecek vererek, komşularını selamlayarak, 'iyi insan' olarak tanınıyor olabilirler. Kuşkusuz bunlar güzel ahlak özellikleridir. Ancak kurtuluşa ulaşmanın, Allah'ın rızasını ve rahmetini kazanmanın yolu, yalnızca 'iyi insan' olarak tanınmak değil, Allah'ın Kur'an'da tarif ettiği şekilde salih bir mümin olmaktır.
Kur'an'a göre kalbi temiz olan insan, Allah'a yönelen, O'na itaat eden, O'nun emir ve yasaklarına uyan, O'na teslim olmuş, candan iman eden insandır. İslam'a göre, bundan farklı bir 'kalp temizliği' söz konusu değildir. Kur'an'da, 'kalp temizliği'nin ne anlama geldiği detaylı olarak açıklanır. Kalbi temiz olan insan, sürekli Allah'ı anan ve kalbi Allah'ın zikriyle "mutmain" olmuş (tatmin bulmuş) kişidir. Kur'an'da samimi müminler, "iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlar (Rad Suresi, 28), Allah anıldığı zaman kalpleri ürperenler (Hac Suresi, 35), "Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için saygı ve korku ile yumuşayanlar (Hadid Suresi, 16) ifadeleriyle tarif edilirler.
Mümin Kur'an ahlakını yaşamaktan zevk alır, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmayı umut ederek mutluluk ve huzur duyar. Tüm bu duyguların kaynağı ise kalbindeki içli Allah aşkı ve derin saygı içeren Allah korkusudur. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir:
Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O'ndan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir... (Zümer Suresi, 23)
Allah Kur'an'da, insanın göğüs boşluğunda iki kalp kılmadığını bildirir. Kalp bir tanedir ve yalnızca Allah aşkıyla dolu olmalıdır. Diğer aşklar zaten O'nun aşkından kaynak bulur.
Peygamberimiz(sav), "bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalp kapkara olur." [Haraiti] buyurur.
O halde temiz kalbin, ancak günahlardan arınmış, isyanla kararmamış ve Allah aşkıyla dolu bir kalp olduğu açıktır.
Ancak Allah'a selim bir kalp ile gelenler başka. (O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır. (Şuara Suresi, 89, 90)