Unesco.
United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü.
İsmi kadar onu sembolize eden amblemi de oldukça ilginçtir bu örgütün. Ön cephesinde görülen altı sütuna bakılırsa onun eski Yunan dünyasının en eski tapınaklarından biri olan ön tarafında altı sütün bulunan peripteros plana göre inşâ edilmiş Oympia Zeus Tapınağı'nı temsil ettiğini anlamakta gecikmeyiz.
Antik Yunan halkının kafasına mütemâdiyen şimşekler çakarak yönetmeye çalışan Tanrı Zeus ile ilâhi kelâmın böylesine nefsî bir emir ve yaptırımlar yönetmeliği aslâ olamayacağını insanlara anlatmaya çalışan Sokrates Baba'nın irfânını kıyaslamak elbette kabil olmamış insanlık târihinde.
Fidias'dan Diskobolos heykeli ile Antik Yunan heykeltraşlığının zirvesine çıkan Polykleitos'e kadar o kusursuz "yaratıma" ulaşmaya çalışmış Yunan sanatının o kemâlden zevâle doğru iniş hikâyesine baktığımızda hep bu tenakuzu farkederiz. Zamanasızlıktan insana vahyedilen o ilâhi kelâmın donuk ve tepeden inme yaptırım kanunları değil, yaratmaya bir nevi eşlik eden sanat eserinde sözün gizlenmiş, perdelenmiş çağrışımlarını duymak, sezmek, hissetmek ve hatırlamaya başlamaktır.
Dindarlığı pazarlamaya çalışan destancı Homeros Baba ile kürsülerden ateş, cehennem ve şimşek çakan ve insanı kelâmın, muhataplığın esrarlı âlemine çeken felsefe ve sanatı da gereksiz şeyler kabilinden küfür addeden zihniyet arasında fark var mıdır?
Ontik algısında âlemleri sevk ve idâre anlayışı olanla kökeninde Alemlerin Rabbi'ne savaş ilân etmiş iblisin Zeus denilen insan tanrılar ile yönetilmesi aynı şey midir?
"Dünya kültür mîrası"nı "Birleşmiş Milletler" adı altında korumaya ant içmiş bu çağdaş Zeus tapınakçılarından insanlığın hayrına eğitim, bilim ve sanat koruyuculuğu beklemek saflıktan da öte çağın düştüğü en büyük gaflet değil midir?
Yaptığı onca uluslar arası sözleşmede savaş sebebiyle zarar görebilecek kültür miraslarını koruyacağına dair aldığı onca karara rağmen Petra antik şehri ve yüzlerce İslam mimarisi edeta yeryüzü hafızasından silinmiş değil midir?
Kendine ait bir sanat ve kültür mirası olmadığı halde bütün bir Avrupa'nın Rönesans'la tekrar insan olmaya yöneldiği Eski Yunan ve Roma kültürünün hamiliğini üstlenenler elbette o çağda olduğu gibi gerçekten sanat, mimari ve düşünceye sevgisi ve saygısı olan sanatkarlar ve hakîmler değil bütün bunlarla alay eden kendi çocuklarını yeme geleneğinin şeytâni temsilcisi çağdaş Zeus zihniyetinin Unesco ismiyle vucut bulmuş şeklinden başka bir şey değildir.
Göbekli Tepelerdeki şeytani ayinlerden Çatal Höyüklerde bulunan ana tanrıça heykelleri önüne fecc fevc koşan Avrupa paganlarının bu cehdi gösteriyor ki UNESCO dünyada eğitim, bilim, mimari ve düşünceyi korumanın değil, bunu Tanrı gibi tek elde tutmanın ve batınında dünyanın her yerinde gömülmüş eski şeytani pagan tapınaklarının yerini tespit ederek tekrar o inancı ve nizamı hakim kılmak isteyen şeytani bir plandan başka birşey değil.
"ÖRGÜT" adı altında her öğürdüğünde "Işid, pkk, pyd gibi "örgüt"leri kusan bu "birleşmiş global ve seküler milletlerin" ruznamesindeki "yeni dünya düzeni" dedikleri herze tam da budur!
Oysa bizim devlet geleneğimizde Zeus faşitlikliği değil "adalet tahtında bir hikmetle" insanları, toplumları ve âlemi sevk ve "idâre" vardır.
Hikmetin, sanatın ve düşüncenin de özü budur; sevk ve idare edenle edilenin bu âlemde bir olması; tevhid. İlahi kelâmın bâtınındaki çağrışımları yâni ilâhi olanı ruhlarında duymaya çalışan bütün zamanların sanatkârlarına, sanat eserlerine ve onları temaşa ile Hakk olan TEVHİD ehline selâm olsun.
Kadirşinaslıkla efendim.