Yazılıp çizildim, oynamak istedim
beceremedim.
Safın dışında dahi buyur eden olmadı
bugünün saltanatında.
Ne idüğü belirsiz yarınları beklerken,
çarptırıldım kuşatılmak mahkumiyetine;
çıkarından başkasını göremeyen gözler tarafından.
Atladım bir methiye faslını daha,
övgüler yağdırmaktan anlamam,
bu aka çıkarmaz beni.
Yılların yüzü kara zanlısı
nasıl masum ilan edilsin,
birkaç yüceltme, bir boyun eğişle?
Arabeske kaçar değinsem yorgunluğuma.
Varlık bunaltısından bahsetsem fazla
felsefi!
Dünyanın aşırıya kaçtığından dem vursam
isyanvari!
-Tanrım affedici özelliğin
hep baskındır nasıl olsa-
Kötüler yenilseydi bazen, fena mı olurdu?
Spartaküs kazansaydı mesela,
Roma’lığından bir şey kaybetmezdi Roma!
Sırf yaşı kuruya feda etmediğimden,
sürüldüm adaletten.
Kaçan kelimelerim oldu,
hepsi birden yakalandı,
konuldu bir zarfa ve kapandı.
Henüz hissettirdi kendini büyüdüğümün acısı.
Yokluk değil,
dar içre olmak beni canımdan usandırdı.
Anne genç olduğumu arada hatırlatsana bana!
Depreşmesin solgunluk yine yüzümde,
dik yürüyeyim yaşımdan beklenebilecek gibi,
yayılsın göğsümde sıcağı bahar güneşinin.
Kırlangıçlar yuva kursun yine avluda,
kalksın çöküp çökerten bu halsizlik üzerimden.
Sesim çıksın hiç bari, geçtim bağırmaktan.