Bir ince minâre, bir kudsî yapı
Ruhlardan fışkıran yazı taştandır
Bir kervansarayda kemerli kapı
Meçhul ustaların tarzı taştandır
Taşın başlayışı sözün bittiği
Mânânın maddeye nüfûz ettiği
Göklere çıkarken basıp gittiği
Resûlün mübârek izi taştandır
Şurası namludan gürlediğim yer
Şurası bir mihrap şurası minber
Îman buhurdânı çil çil kubbeler
Âtîye ruh veren mâzî taştandır
Kaybolup gitmesin geçmişim diye
Bir devam şuuru dünden âtîye
Bir ihtişam yurdu Süleymâniye
Koca Sinan’ların hazzı taştandır
Taş ile bağlarlar dünü bugünü
Taşlarda ustanın toyu düğünü
Herkes öz diliyle açar gönlünü
Mimarbaşıların sözü taştandır
Çeşmeden dökülür serinlik yüze
Taşlardan akseder zerafet göze
Zebercet, kehribar, zümrüt, fîrûze
Altının elmasın özü taştandır
Taşlarda tarihin izi sürülür
Her gedikte bir mâcerâ görülür
Her yara surlarda mâzîden mühür
Tarihin burçlarda gözü taştandır