sen bu ışığın bilinmeyen uğurusun
uğur dediysem böcek yok
siyah bir ırmaktan yıkanmış saçların
portakal reçeli sürdüğüm ekmek
ve dilimdeki eksilmiş sigara lekesi
izi düşmüş bir izmarit
hangi kahvenin telvesidir
kırk yıl uykumda kalacak
ben bir savaşı omuzlarıma düşerken acıttım
incindim gözlerim yorgun bir savaşçının kalbinde
zırhına kan yapışmış kılıcına leke
güneş o gölgenin serinliğinde
kendi ahını aldı benden
kendi ahını alınca güneş benden
ben bir savaşı omuzlarıma düşerken acıttım
incindim gözlerim yorgun bir savaşçının kalbinde
güneşin a harfinden sönmeye başlıyorum
a dedimse buna takılma hala aklımda şiir
dişimin arasından sızar uyku gün ağır
ağır yaralı bir yol biliyorum adana-pozantı
o yoldan geçerken güneş genelde doğuyor
ve güneş sanki en güzel toroslardan yükseliyor
göğüm yüksek depremleri soğurmada
çağdaş bir küfür tarzı olarak modernlik
yüzümde derin izler taşır kalbimde yemin
kalbimde bir yemin aşka ve yarılanmamış yol
uzun kaldı ellerimle tuttuğum söz
güneşin a harfinden sönmeye başlıyorum
ben bir savaşı omuzlarımdan kırdım
incindim gözlerim yaygın bir savaşın kalbinde
zırhına kan bulanmış ellerimde leke
hangi silahı tutsan gül kokuyor
beni yaygın bir ayaz halinde
gözlerime düşürdüğüm yenilgilerin
sonbaharında bir gülen söz ile anımsa