Menu
LEKESİZ'İN ŞERHİ
Haberler • LEKESİZ'İN ŞERHİ

LEKESİZ'İN ŞERHİ



Ömer Lekesiz Ateşten Kelimeler’de hem zahiri hem batınî birikimini paylaşıyor. Kimi zaman şerh yaptığı şairlerin şiirlerine nazire yaparak, kimi zaman kendi yüreğinden kopan ifadelerle…

Kitaplar vardır içinde zamanın tüm güzelliğini yansıtan. Kapağı açılır açılmaz kendi mahfuz tarihini sunar okuyucuya. Kitaplar; hikâye etmenin tam ortasında gerçek ve hayal, tefekkür ve düşünce bağlamında okuyucuyu bazen bir düşüncenin dik yollarına bazen bir aşkın yakan ateşine bazen bir hayalin tam ortasına götürüp getirir.

Şiir kitapları, romanlar, hikâye kitapları, gezi yazıları, biyografiler… Bu türlerin hepsi bir amaç uğruna yazılmıştır. Bu amaç ne olursa olsun yazarın kaleminden sayfaya düşen kelimeler o yazarın bir renge tutkunluğundan izler taşımaktadır. Kitapların bazısı kırmızı renklerle ateşi andırır. Kimisi sarı harflerle okuyucuda bir ateşin alevlerinin yakıcılığını gösterir. Mavi demişse yazan el, o mavilik okuyucuda bir deniz belirginleştirir. İşte bu kitaplardan biri de Ömer Lekesiz’in Ateşten Kelimeler’i.

Ömer Lekesiz yazarlığının büyük bölümünde edebiyatla ilgilendi. Bu geniş dünyada da kendine özel bir ilgi olarak öyküyü seçti. Öykü türünün gelişmesine yaptığı eleştiri ve önerileriyle yol gösterici oldu.

Ateşten Kelimeler’i Lekesiz’in öykücülüğü ve eleştirmenliğinden ayrı olarak değerlendirmek gerekiyor. Kitabında kendisinin de belirttiği gibi “Bu kitaptaki metinler, şiir çözümleme yazıları değildir; sekiz şiirde yer alan kimi imgelerden hareketle üretilmiş sekiz öznel şerhtir. Metinlerdeki edebi niyet, her biri bir yıldız olan şerhlerin dünyasından uzakta olanları, taklidi bir dille de olsa şerh dilinin arkeolojisine yöneltmektir. Bu yüzden metinlerde zikredilen ayetler, simgeler, imgeler geniş bir coğrafya ve kültürden seçilmiştir.”

Kitapta şerh edilen şiirler şunlar: Ağlasak-Celal Sılay, Her Akşamki Yolumda-Ziya Osman Saba, İbrahim-Asaf Halet Çelebi, Bir Gün İcadiye’de -Ahmet Hamdi Tanpınar, Rüzgâr -Sezai Karakoç, Yağmurlu-Gülten Akın, Nişanlı Koltuğu-Hüseyin Atlansoy, Karagözlü Eldiven-Laedri.

Her şair kan kardeşidir kelimelerin. O kelimeleri işlerken aynı kaynaktan beslendiği için dedikleri o kaynağın tükenmez dilinden bir “susku”dur sadece. Şair o “susku”yu dillendirir. Yüreğinin geçtiği kulvarlardan diline değen –ama bu değişi yüreğinde hissederek– haliyle söylemeye çalışır. Yüreğine değeni diline en iyi yansıtandır bir nevi iyi şair/iyi şiir.

Sekiz şerhte birleşen şiirleriyle Kerküklü Nevruzi, Şeyh Galip, Nabi, Fuzuli deyişleri de kitabın can damarlarından. Her şiirin dem vurduğu ile ney’in şikâyet ettiği belki de bu yüzden birdi. O vuslatı dillendiriyordu. Şair o hüznü katık ediyordu kendine. Dilini şiirle zenginleştirmiş, öyküyle yoğurmuş bir edebiyat adamının yazdığı cümlelerde hep o birikimin ve güzelliğin tadını alabilirsiniz. Lekesiz de bu eserinde birikimini –bu hem zahiri hem de batınî– paylaşş. Kimi zaman şerh yaptığı şairlerin şiirlerine nazire yaparak kimi zaman kendi yüreğinden kopan ifadelerle bunu dillendirmiş.

Ömer Lekesiz

Ateşten Kelimeler

Selis, 2009, 141 s.

(MOSTAR DERGİSİ, SAYI: 63, MAYIS 2010)

Diğer Yazıları