“gitme dur konuşalım
yataklara tek kelime kalmasın”
Özdemir Asaf
açılış şarkısı
akıp giderken günler Kızılırmak hırçınlığında
önce kuşlar kanat vurdu yalnızlığıma
sonra kanatlarından vurdular kuşları acımasızca
gökyüzünü kızıla boyayıp
öksüz ve yetim bıraktılar bulutları umarsızca
böylece geçtim kirlenen dünyadan
yangınlar ortasından
bayat aşklardan dinmeyene feryatlardan
alıştım dünyanın itliğine
insanlar her şeye susarken
ben sana susadım yokluğuna
anlasana
bir sen vardın yüreğimin kuytusunda
her şey orada başlamıştı
orada seni aradım geçtim
İkinci şarkı
“ gittin
yüzün çizdiğim defterlerde kaldı
ellerin hani”
yusuf Kenan çağlar
hayat
hayat yanılmanın insanlar
ihanetin ustası oldukça
düşleri de vurmayı öğrendiler
bir düş kuruyorsun
ve düşlerinin tuzla buz olduğunu görüyorsun
ne acı
değimliydi ki
bize kalan en temiz şey düşlerimizdi
o an işte o an
her şeyleri unutmak istedim
geceyi geceye boğdurup
unutmalarımı unutmak istedim
baktım olmuyor
buraya üç nokta koyup geçtim
son şarkı
(biraz uzun bir şarkı)
“ kazıdım bir taşa adını
taş ölünceye dek
kimse ölmeyecek”
Melih Cevdet Anday
yalnızdım
üşüyordum üşüyordu yüreğim
daralan kalbimle dar sokaklardan geçtim
cehennemi düşündüm
özlemin diyordum
özlemin
beni bu öldürecekti biliyordum
sana gitme bitme diyecektim
geçtim
sana şiir söyledim
çekip gittin oysa ne büyük bir sevda vardı
göğsümün sol yanında
şimdi
bir ananın rahmini deştiği gibi
yalnızlığımı deşiyorum
deştikçe yalnızlığım büyüyor
aslında her şey yalnızdır düşünsene
uçurumlar ve ölüm
yalnızdır kendine göre
en az bu coğrafya kadar yalnızım
yorgunum eskidi gülüşlerim
bilmem ki kaç uçurum büyür sesim kuraklığında
ey kavruk kırık kalbim
ey uykusuz dağınık yüzüm
yüzüm merhaba
merhaba