Pencere önlerinden çığlıklarla kopar kıyamet,
Kara sevdayı, beyaz iple ilmek ilmek dokuyorken yürekler.
Yarım kalmış dantel motifi gibi kınalı ellerde yarım kalır hayat.
Kalbine taş bağlayan bir güzelin sessizliğinde, yer yerinden oynar.
Yaz-ma-nın oyasında, nakışlarında saklıdır deli divane edesi ses,
İplik iplik, zincir zincir dalışta, tebessümün ardında.
Yerden yüreğini kesen bir ademin aldanışında dürülmektedir dağlar.
Yıldızlar toplanır, toprak taşar, okyanus çatlar kahırdan.
Şeytanın sabırla beklediği bir günah kadar saadettir dünya,
Salamura sözcüklerden, def sesleri yankılanır.
Bir masallık uyuyanlar, ruh çıkarken açınca gözlerini,
Eti kemiği bahşiş verip, küçük kıyamette,
Uzamayan, kısalmayanın büyük vaveylası kopmaktadır.
Deccalını gören gözlerin, yüreğinden yüreği kopunca,
Kıyamet çoktan kopar!
Şair-i fakir cazgırlık edip tahıyyatlık bir şiirle seslenir :
“Gördük, göremedik, duyduk, duyamadık,
Bildik, bilemedik deyin, sevinin!
İşte kopuyor her an kopmakta olan.”
Prova…
Aralandı perde, sahnenin tam ortasında göz alıcı bir sahne.
Ekmeğin burnu kadar ziyafet, suyun azizliği kadar azizdir ömür.
İyiliğe duacı analar, cennet kuşlarını kokladıkça,
Şiirlerden, şarkılardan, romanlardan vesairelerden hiç…
Gözlerden okununca aşk,
Gündüzleri ninnilerle uyutup, gecelerini masallarla büyütünce aşık,
Doğar, büyür ve ölür kıyamet!
Kahkaha çiçeğinin dürbününden görülebilen kadardır oysa alem.
Yeniden…
“İşte her vakit kopmaktadır, kopması beklenen… ”
1980 Amasya doğumlu. 2002 yılında Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Halen edebiyat öğretmeni olarak görevine devam etmektedir. Çeşitli dergilerde, kültür sanat edebiyat sitelerinde şiir, hikâye, deneme ve biyografiler yazıyor. Evli ve iki çocuk annesi.