Kendi boynuna sarılarak çoğalan çocuklardık
Yollardaydık ve bavulumuz kadardık
Bütün kutsal kitaplara gafil
Bütün büyük aşklarda yedek
Yoklayarak kalbini dilsiz atlaslarla
Yalnızlığın okyanusuna vardık
Dosta yetiştirdiğimiz limanların kundağıyız işte
Ekmeği gülümsemeye değişmelerin cavlağı
En tutmayacak göllere çalarak gönlümüzü
Nehrin sepetinden kendimizi el gibi alarak
İçimizin kekeme korsanını güneşe çıkardık
De hey kanayan yerlerimizin kadı burhaneddini
Sen misin biz miyiz asılı duran duvarda
Namlusu fesleğenden tutuk tüfekler
Aklından en az akasyalık geçen budaklardık
De hey kanayan yarlarımızın kadı burhaneddini
Sendeleyen kasaba ihtilalleri gibiyiz ruzigarda
Dinse de sesimize tiril yağan bu kar
Sınıf tam içimde gelmeyen biri var
Tam başlayacakken iyimser bir şarkıya
Masalını yitirmiş ankaları öperek kül dudaklı
Ormanlarını örklemiş çalı çırpıya
Yüzünde verilmediği için küflenmiş aşk mektupları saklı
Parsız yatılıymış kalbi kadar temiz bir sayfada
Önce kalbini yırtmış sayfayı sonra
Artık ne sepet ne yumurta
Öldürdüm içimde gizlice biriktirdiğim denizi
Kozasından çıkmadan ölen kelebeklerden her yanım
Bir sokak süpürgesi kanatarak seviyor bizi
Süpürge çöpçülerin de kanayan neden benim
Nedir çocuk yanlarımı ısıran bu ince sızı
Kozasından çıkmadan ölen kelebeklerden her yanım
Aldırdım içimde gizlice biriktirdiğim denizi
Dinse de sesimize tiril yağan bu kar
Sınıf tam içimde gelmeyen biri var
Tahta bir bavul açar içimde her bahar
Açar yatılı çocukların on numara
Uykularım damlar ceplerimden etütlere
Damlar ilk aşla mühürlü kavak ağaçları
Kansa da sesimize tiril yağan bu kar
Sınıf tam içimde gelmeyen biri var
(05 Ocak 2010)