Eylül diyorlar başka bir şey demiyorlar
Gece vakti sokakta yalnız başına bir kedi
Çık işin içinden bakalım eylülün rengi haydi
Nasıl doğar güneş, nasıl tarladaki kuş
İncir kuşları incir dallarına konar.
Kimin kalbine acı bir çığlık değse feryat ediyor
Eylül diye iftira ediyor savaş çığlıkları atıyor
Hâlbuki eylül herhangi bir eylülden ayrı değil
Bir Newyork sabahı gibi serin
Bir yaralı kuş kadar ürkektir
Hava trafiğini bilmez yıldızları dolaşır
Uçak kullanmayı bilmez kırlangıç gibidir
Teknik terimleri, şifreleri, CIA’yi hiç bilmez
Bir bilmezler ormanında yitirilmiş rüyadır
Bir avcının peşinde olduğu geyiktir; velhasıl:
Uçsuz bucaksız dağlardır, ovalardır, steplerdir.
Bu eylülü ben eylül olarak bildim yıllarca
Aşkı eylül kadar anlayana rastlamadım desem
Abartmış olmam. Ama eylülü Amerika bir korku
Ama bir savaş, bir işgal, bir intikam sayıyor
Sakın bu eylül bir bahane olmasın Amerika
Sakın kendi kendine yapmayasın bir kıtal
Sakın ikiz kulelerini kendin vurmayasın
On bir eylül rüzgârı essin yıllarca Amerika
Yıllarca kandırmayasın insanlarını
Cinayetlerini saklamak için Amerika…
Düşünüyorum da Amerika trajedi doğuruyor boyna
Düşünüyorum da Kızılderililer bize daha yakındı.
12 Eylül 2008, Cuma, 02.26