Gecenin kara kumaşından
Bohçalıyorum sözlerimi
Azıksız yollara sensiz düşüyorum
Sabah ve minareler
Fazıl’ın sesi kulaklarımda
Diyor ki ; Bu bir pusu
Pusatsız geliyor üzerime
Bin bir geceden bir düş orospusu
Bir de paslı türkü ezberlemiş
Kalmıyor kimsenin kuşkusu
“Ah..! Kendine gurbet bu adam
Gölgeler kadar sessiz
Köpekler kadar ıssız bu adam
Ah..! Sızan kanından sesleniyor
Torbası gül dolu hırsız bu adam”
Kim demiş
Oynamaz diye derviş
Göğsümde gül çizikleri
Yaralı dizimi vuruyorum kaldırımlara
Kordon boyu seyrime dalıyor
Ben kağıttan kayık
Ben kağıttan efe
Yolcular boğdum
Uzak denizlerde
Ceset isimleri içimden akıyor
Yenik savaşçılar şehrinde
Hüzün entarili bir kız
Dolaşır kuyu kuyu
Kıvırcık saçlarında kavak yelleri
Geceleri kader dokur
Aklında mavi gömlekli yaralı yusuf
Döner dolaşır bu türküyü okur
“Kendine gurbet bu adam
Gölgeler kadar sessiz
Köpekler kadar ıssız bu adam
Ah..! Sızan kanından sesleniyor
Torbası gül dolu hırsız bu adam”