ambulans sesi, hastaneye yetiştirmeye çalışma, çocukların çığlıklarıyla her sabah
bugün de götürmesem ne olur diyerek içinden ama olmazlığını bilerek hızlıca önce kızı sonra oğlanı uyandırmak, kızının akşamdan ayarladığı kıyafetleri beğenmemesi, ikisine ayrı ayrı beslenme, hay Allah o kadar da erken kalkıyor yine ilk derse geç kalacak ve kızının öğretmeniyle konuşmak zorunda, anaokulunda çember saatine de yetişmese ne olur yok illa yetişecek, öğretmenle uğraşamaz burada yaptığı sohbetlerle çocuğu daha iyi tanıyormuş, yine nefes nefese
oğlanı anneanneye bırakmadan önce karnını doyurmalı yoksa kendisi gelene kadar aç kalacak, annesiyle babası da olmasa ne yapacak iki çocukla, yetim çocuklarla, kendisi ne oluyor, hayır şimdi yas tutmaya zaman yok, babasının değerlerini kontrol ettirmeli solgun yine, evi arabası var maaş alıyor ayrıca, onlar da olmasaydı, şimdi önce oğlan doyurulmalı
kızı okuldan terapiye, oğlan daha küçük anlayamıyor, ablamın babası diyor fotoğraflarda gördüğü adama, kızı ilgili ve sevecen bir babanın eksikliğini hissediyor yaşadığı üç dolu yıldan sonra terapi odasında hep aynı senaryo defalarca defalarca baba olan bebek hastalanıyor küçük kız viu viu viu ambulansı getiriyor hemen yetiştirmeye çalışıyorlar, terapistin aynalamalarına ilk kez “Bana su veremedi, ondan öldü” diyor yansırken aynalara görüntüler, parça parça hepsinde kızı ayrı o ayrı, bu yaşta terapi, babası neden yok, hani birlikte hayvanat bahçesi, hani birlikte kartopu, nasıldı düşler
şimdi sırtı daha kambur, yavrusu kendini sorumlu tutuyor demek, terapiden jimnastiğe oradan oyun grubuna, bir oğlanı bir kızı yetiştirmek bu arada ne yemek yapmalı hem lezzetli hem besleyici, babasının sonuçlarına bakıyor e nabızdan birçok değer referans dışı çocukları bırakıp babasını doktora, kızın öğretmeni arıyor konuşmaya çağırıyor
her şeyi baştan anlatmak, defalarca aynı anın yaşanması, çok da gençmiş demek kalp krizi, bunun için iki çocuğunun da eğitim hayatları boyunca tek bir kişiden ders almalarını istiyor, en baştan her seferinde anlatmamak, anlıyormuş şimdi neden bütün eşyalarını her gün eve taşıdığını, kimseyle neden bir şey paylaşmadığını, kaybetmekten korktuğu için kızı çok sıkı sarılıyormuş her şeye, burada zaman genişlese ve bir an orada kalabilse, her yerden her gün sıkış sıkış ezilip patlayamamanın, içinde gün gün yükselen sıkışan basıncın, kıyamet basınçla tiz bir sesle, sura üflenecek gibi birden her şey patlayacak gibi, oppenheimerı duymak içinde, ama belli etmeden tebessümle öğretmene dönerek, profesyonel yardım alıyor zaten, düzelecek zamanla, kendisi “ertelenen alarm” gibi ellerini sıkıştırıyor
kızı terapiye, ambulans, bardak, baba olan bebek ve bir de küçük erkek kardeş bebek, oyun oynuyorlar baba ve kardeş bebek, kardeşi baba bebeğin üstünde zıplıyor onu öfkeyle fırlatıp ağlamaya başlıyor, “Öldü çünkü kardeşim üstünde zıpladı”
kavgalar, çığlıklar kardeşini sıkıştırıyor vurmaya çalışıyor her fırsatta, çocuklarına mı üzülsün babasına mı, kızı şimdi kardeşini suçluyor, babasının hastalığını söyleyemiyor çocuklarına, babanızdan sonra dedeniz de diyemeyecek, annesini teselli edemiyor anne ben de bak kocamdan sonra görüyorsun, her şey bir koşturmaca, iyi ki siz varsınız, uzayan kanatlarımdınız şimdi biri eksilsin istemiyorum, beni yalnız çocuklarla, yasını tutamadan nefessiz
dedesinin hastalığını anlıyor kızı, bazen bu kadar da akıllı olmasa, ne diyecek terapist kızacak neden yaptığını bozuyorum diye, deden sigara içiyor ya, içi duman olmuş, duman onu hasta etmiş, daha fazla sormuyor anladım diyor, terapiye oradan spora, hastaneye yetiştirmek yetiştirmek
ambulans erkek bebek bardak siren sesi, sonra birden bozuyor oyunu viu viu viu itfaiye geliyor babanın üzerine su sıkıyor, babam sigara içtiği için duman dolmuş her yanı, duman hasta etmiş onu
rahatlamak mı aylar sonra ilk kez, kabul sürecine geçti demek ya babası giderse ne yapacak o zaman, bütün süreç başa dönerse, buraya vardığına gelebildiğine bile sevinemiyor, ambulans çığlık hastane mezarlık, otomatik her sabah yetiştirmek oradan oraya oradan oraya bir oğlanı bir kızı, o kadar çok doldurmaya çalışmak ki, boşluk kadar, doldurdukça açılan açıldıkça doldurulmaya çalışılan, durursan ne olur
(durursam, fark ederim çaresizliğimi, yetersizliğimi, kimsesizliğimi, durmadan durmadan çalan alarm gibi erteledikçe bitmeyen, durmayan arka planda çalışan sürekli enerjimi tüketen, her şeyleri olmaya çalışırken anneleri bile olamayışımı, bir işe yaramadan, nefes nefese, çınlama kulaklar, o an düştüğünde kocam yere çocuklar ağlama sesleri, durursam o an tekrar tekrar o an, görmemek için onu öylece yerde, onu öyle)
uzayan kanatlarından biri eksildi, annesi ağlıyor sessizce, o ağlayamıyor, çocuklarına ne diyecek, küçük kardeşi nerden duyduysa ben de şimdi yeğenlerim gibi yetim miyim diyor, cennette kavuşacağız bile diyemiyor, öfkeli, babasından daha yaşlılar vardı, daha hastalar, neden neden önce eşi, sonra babası, ne kendisi ne terapi çare, oluyor belki o göremiyor, zamanla her şey, peki ne zaman bitecek, düzelecek mi, her şey düzelir mi, biliyor olmaz bazen
eve giren çıkanlar, içerde göstermeyip kapının önünde hıçkırıklarını salanlar, en belirgini aptalca o acıma yüklü bakış, aynı davranmaya çalışarak başka çocuklardan farkı yokmuş gibi, ama bu çabanın her şeyi anlattığı o anda soruyor kızı “Dedem öldü mü?” gözleri ıslanıyor anlayacağını biliyordu, sadece başını sallıyor
“Çok sevindim, babam artık yalnız kalmayacak!”
89’ da Bursa’da doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Sosyoloji eğitimine devam etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda 4-6 yaş öğretmeni olarak görev yapıyor ve Post Kitap’ta kısa inceleme yazıları yazıyor.