Menu
ESKİ DOSTLARA
Öykü • ESKİ DOSTLARA

ESKİ DOSTLARA

Muhakkak ki her insanın hayatını paylaştığı, zamanının belirli bir kısmını onunla geçirdiği, değer verdiği birileri vardır, bu kimi zaman bir sevgili olur, kimi zaman bir arkadaş, kimi zaman ailenizden biri. Hiçbiri bir arkadaşın yerini tutamaz gibi görünür, içinizde yaşattığınız tüm duyguları onunla paylaşır, kimseye vermediğiniz değeri ona verirsiniz.

Çok tabiidir ki her başlangıcın da bir sonu vardır, çocukluğumuzdan beri o kadar çok arkadaş edinmişizdir ki bazılarının ismini bile hatırlamamamız mümkündür. Önce oyun arkadaşlarıyla tanışırız, sonra okul arkadaşları, sınıf arkadaşları, sıra arkadaşları, mahalle arkadaşları diye uzar gider bu arkadaş faslı... Birkaç yıldır en iyi arkadaşımız olarak tabir ettiğimiz kişi gün içinde bir yabancı oluvermiştir çoğu zaman. Ya ayrılmak zorunda kalmışızdır, ya aramız açılmıştır. Her ayrılış anında birbirimize söz vermiş, sen beni bıraksan bile ben senin peşini bırakmam gibi saçma sapan yeminler etmişiz, mutlaka iletişim halinde olacağımızı söylemişizdir birbirimize. En fazla 2-3 ay tutabilmişizdir bu yeminimizi, sonrası ise meçhul... Ardından yıllar geçer, birçok yeni arkadaş ediniriz; zaman bizi de değiştirir onu da. Mesafe hiçbir zaman bir mazeret değildir, yanı başınızdaki insan da en küçük bir ayrılıktan sonra, yeni bir ortama karışır ne arayıp hatırınız sorulur, ne de hatırlanırsınız. Bir bakarsınız en yakın arkadaşınız bir yabancı oluverir. Siz aradığınızda da mutlaka sizi düşünüyordur, tam da aklından siz geçmişsinizdir, sizi çok özlemiştir, mutlaka görüşmek isteyecektir, ama çok meşguldür, zamanı olunca sizi arayacak görüşmek için bir yerlere davet edecektir de zaman çok çabuk akıp gittiği için hiçbir vakit beklediğiniz telefon gelmeyecektir büyük bir olasılıkla...
Mazeret üstüne mazeret uydurulur. Gün gelir özel bir gün olur davet edersiniz, tabiî gelirim sen benim en iyi dostumsun cevabını alır, bir kukla gibi gelir, oturur, farklı insanlarla arkadaşlık kurar, kendini gösterip fark edemediğiniz bir anda da çekip gider, ne bir teşekkür ne de selâm...

Ne konuşma fırsatı bulabilirsiniz, ne dertleşme, ne de eski günleri yâd edebilme. Konuşsanız bile eskiye dair birçok şeyi hatırlamak istemez, siz yanlış hatırlıyorsunuzdur, öyle bir şey olmamıştır, sizin bilmediğiniz yepyeni hikâyeler gelmiştir hatıralarınızın yerine. Her hatıra bir toz bulutu ile bir yerlere kilitlenmiştir. Bazen yanında olmak bile yetmez insana, ne elini tutmak, ne sevgi sözleri fısıldamak kulaklara, ne her ortamda sevgini haykırmak, ne de dertlerini, sevinçlerini, acılarını paylaşmak yetmez! Önemli olan aynı acıyı, sevinci hissedebilmek, yanındakinin hislerine tercüman olabilmek... Her zaman yanındayım, sen benim en iyi arkadaşımsın, işte ondan bundan vazgeçerim de senden vazgeçmem palavralarına karnı tok insanların. En değer verdiğin insansındır da, işte onun bunun daveti üzerine gitmiştir bir yerlere. Seni de davet edecektir ama meşgul olduğunuzu bildiği için isteğini size iletmemiştir. Sizi her zaman davet ediyordur gitmekten hoşlanmadığınızı bildiği yerlere, ama ne yapsın mutlaka suç sizdedir, davetini ret ettiğiniz bir zamanı bile yıllarca başınıza kakılıyordur. Son ana kadar sabredersiniz belki, ama hakkınızı aramak istediğiniz o konuşma sonunda, keşke yapmasaydım dersiniz kendi kendinize. Haksız olduğunuzdan değil, karşı tarafa göre hep siz suçlu olduğunuzdan olay dönüp dolaşıp size patlak verir, keşke konuşmasaydım der, kendinizi suçlu konumuna düşürürsünüz.

Siz hiç ilgilenmiyorsunuzdur, çok değişmişinizdir, düşüncelerinizi etkileyen birilerinin olduğu öne sürülür mutlaka, eskisi gibi değilsinizdir, kendi kendinizden şüphe etmeye başlarsınız, sözlerinizi yutar, göz göre göre aptal durumuna düşersiniz. Başkalarına her şey aynı görünse de aranızdaki mesafe uzadıkça uzar, farkında olmadığınız/olamayacağınız duvarlar dikilmiştir aramıza, yepyeni binalar inşa edilmiştir dostluğumuzun üzerine, sadece yıpranmaya mahkûm olmuşsunuzdur. Yaptığımız her hareket çekilmez olmuş, eski doğrular bugünün yanlışları oluvermiştir. Her yanlış yüze vurulmuş küçük düşürücü alaylar edilmiştir belki üzerimizden. Her kötü esprinin deney tahtası oluvermişsinizdir. Belki her şeye göz yummuşunuzdur ama bu sadece eski günlerin hatırına gerçekleşmiştir. Her olay sizde bir iz bırakmaya mahkûmdur, üzmeyeyim derken acınılacak konuma düşürülmüşsünüzdür.

Katlanmak, sabrının yettiği kadar katlanmak istersiniz belki ama karşınızdaki insan size en ufak bir cümleyi çok görüyorsa ne arkadaşlık gelir akla, ne dostluk... İşte o an geçmişe bir çizgi çekip, geleceğe göz atmanın zamanı gelmiştir... Hiç kimse insanın kendisi kadar değerli değildir, insan başkasından önce kendine değer vermelidir. Gelecekte ayağının takılmasını istemiyorsa insan, geriye hiçbir zaman dönmemeli. Her şeyi, herkesi olduğu gibi kabullenmeli ve kendi çizgisinde yürümeli. Ne oldum değil, ne olacağım demeli...

Diğer Yazıları