Kitap kendisini duymak isteyene, kitaba kendisini açana çok şey söyler. Bir dostun söyleyemeyeceği, anlatamayacağı kadar cömerttir kitaplar.
Kimi kitaplar, sır vericidir. Kimi kitaplar, nasıl olmamız gerektiği husunda bilgiler verir. Kimi kitaplar, farklı anlatımlarıyla farklılık katar duygularımıza, düşüncelerimize, hayallerimize, gerçeklerimize... Her kitap kuşkusuz insanın kaba ve ham taraflarını yontar, estetize eder. Kitapla barışık olan insanlar, kalabalıkların içinde kendi iç seslerini duyabilen, vakariyeti bir hazine gibi taşıyan, ferasetli bir nazarla bakabilen, düşüncelerini geldiği gibi değil; ölçüp tartarak dile getiren insanlardır. Kitaptan uzak olanlar bu hallerin tadını bilmez, bu halleri yaşayan insanları sıkıcı bulur, hatta onlara antika muamelesi yaparlar. Çok kitap okuyan nitelemesi yapmıyorum burada, bilakis kitabı iyi okuyan, anlamaya çalışan, kitapla sürekli bağ kuran insanlar, insan olmanın gerçekliğindedir demeye getiriyorum. Bu konuda ileri gittiğimi düşünenler olabilir. Bu düşünceyi kovmak için, ilk emrin “Oku.” hitabında, İnsan’ a yöneltildiğini hatırlatmak yararlı olacak. Mâverdi’ nin Yüce Hedefler Kitabı, insan olmaklığın ilim, feraset, nitelikli dost olmaktan geçtiğini, kısacası iyi şeylerin niteliğinde olmanın kodlarını anlatıyor. Kitabın orjinal adı “Kitabu’l-Buğyetü’ l-Ulyâ fî Edebi’ d-Dünya ve’d-Din” dir. Kitabı arapçasından çeviren Bergamalı Ahmed Cevdet Efendi’ dir. Büyüyen Ay yayınlarından çıkan Yüce Hedefler Kitabı beş yüz otuz yedi sayfadan müteşekkildir.
Her başlık insana yeni bir kapı açar
Eserde bir düşünceyi savunma, bir konudaki zıt düşünceleri aktarma, insanları yüce hedeflere yönlerdirme, akıl, feraset, ilim gibi konulara dikkat çekerek kötü mevzulara karşı, insanın kendisini insanlıktan çıkaran meziyetlere buğz etmesi gerektiği anlatılır. Eserdeki her başlık insana yeni bir kapı, yeni bir ufuk açmaktadır. Kitapta anlatılan mevzuyla ilgili kıssalar, şiirler, devrin alimlerinin sözleri, hadisler, ayetler yer almaktadır. Kitapta yer alan bu şiirler, ayetler birer dip not ile açıklanmıştır. Ayetler Hasan Basri Çantay’ ın mealinden iktibas edilmiştir. Kitapta eksik olarak gördüğüm; hadislerin kaynaksız olarak sunulmasıdır. Kitabı bu noktada epey irdeledim, gözümden kaçması muhtemel olabilir diye düşündüm; ama verilen hadislerin kaynaklarına rastlayamadım. Kitap beş bölümden meydana geliyor: Akıl ve Heva, İlim, Din, Dünya, İnsandaki Yüksek Değerler olmak üzere. Bölümlerdeki alt başlıklar “nefs terbiyesinden” tutun da “Güçlü bir devlet lideri nasıl olmalıdır?” sorusuna kadar herşeyi içeriyor, anlatıyor. Kitapta ısrarla nitelikli ve donanımlı insan olmaktan bahsediliyor.
herkese bir nasihat vardır
Kitap yaşarken dengeyi bulmanın, ifrat ve tefrit dolaylarında gezinmenin sakıncalarından bahseder. Sahabilerden yorumlar, kıssalar, sözler aktarır. Kitap, Kuranî bağlamdaki mevzuların, akademik tarzda olmayan özgün tefsiri gibidir. Ele alınan her mevzu insanla ve insanın yaşantısıyla ilgilidir. Kitapta genç, yaşlı, kadın, erkek herkese bir nasihat vardır. Dünya ve ahiret hayatındaki saadetin insanın kendi tercihleriyle orantılı olduğu ifade edilir. Dünyanın ahiret için bir yolculuk olduğuna atıfta bulunulur: “ Başında felaket dolabı bile dönse, yine dünya ve günlerini kötüleyip, aşağılamaya kalkışma. Dünyanın hiçbir şeref ve fazileti olmasa yine değil mi ki asıl maksat olan ahiret onunla kazanılıyor, işte bu meziyet ona kafidir.”
Herkese karşı “İnsan beşerdir”
Kalabalıklaşan, kalabalıklaştığı oranda da anlamsız bir yalnızlığa sürüklenen hayatlarımızda huzur arama, saadetin yollarını bulma telaşındayız. Bu telaş içerisinde kendimizi tükettiğimiz, heba ettiğimiz bir gerçek. Kendimizi yapıcı, yapılandırıcı, şevklendirici bir yola sevketmek istiyoruz. Yol kenarlarımız, yollarımız iri iri gönül yaralayıcı, yıldırıcı taşlarla dolu. Hepimiz imtihanlarımız ve neyin yolcusuysak yolcusu olduğumuz şeyin mukadderatınca yara alıyoruz. Yaralıya merhem olacak olan şefkattir, merhamettir, uzanan eldir ya da dilindeki türküye eş bir türküdür. Merhemimiz gelir bir şekilde gelmesine; ama riya, yalan, hile kisvesinde gelmesi büyük olası olacağından -ki bunu tecrübelerimizle tada tada- güven sorunu yaşar hale geldik. Güven sorununu yoğun olarak yaşayan insan ne nitelikli olabilir, ne temiz kalabilir, ne de kimseye acı vermeksizin yaşayabilir. İnsana yakışmayan bu yaşantı tarzını aşmak yine insanın kendisindedir. Yüce Hedefler Kitabı bu aşkınlık için bir yol haritası çiziyor. Yol için gerekli azık: sâlim bir akıl, sâlih bir eş-dost, katışıksız bir din. Bu üçüne ya da üçünden herhangi birine sahip olan insanın bir tarafı huzursuz olsa da bu özellikler onu huzura erdiren bir taraf işlevi görür. Yüce Hedefler Kitabı’ nda iyiye dost olmak, kötüye yakınlık duymamak gerektiği öğütlenmektedir: “Fena kimselerle yakınlık ve dostluk tehlikelidir. Sohbetlerine katılmak bozuk havada gemiye binmeye benzer; insan boğulmaktan kurtulsa bile endişeden kurtulamaz.” Kimseye karşı kibirli olmamak, kusur araştırmaya kalmamak altı çizilen noktalardır: “Her işte ahbabının noksanını bulmaya kalkışırsan noksansız kimseyi bulamayacağından dolayı ahbapsız kalacağında şüphe yoktur.” Zamanımızın samimi olmayı çok konuşmak, sürekli birlikte olmak şeklinde anlayan yanlışına da bir cevap vardır kitapta: “Muhabbet hususunda aşırılıktan sakınmak gerektiği gibi ziyaret konusunda da adaleti gözetmekten ayrılmamalı. Çok ziyaret edip usandırmamak, büsbütün arayı kesip muhabbeti hicrana çevirmemelidir. Çok ziyaret bıkkınlık vereceği gibi ziyareti bırakmak da sevginin azalmasına sebep olur.” Herkese karşı “İnsan beşerdir.” bakışıyla bakılması söylenir, hata bulmak değil, yapıcı olmak gerektiği öğütlenir. Kimsenin mükemmel olamayacağı, aşırı gitmekle ya da hata bulmakla da problemin çözülemeyeceği vurgulanır: “Hangi âlim vardır ki hataya düşmesin? Hangi kılıç var ki yüzü hiç dönmesin? Hangi at vardır ki ayağı sürçmesin?”
Yaptığımız işlerden zevk almalıyız
Hayat hem yürünülen yoldur, hem alınan mesafe... Kazalarımız, pişmanlıklarımız, umursadıklarımız, umursamadıklarımız elbette olacaktır. Unutulmaması gereken şey; iyi bir insan olmanın hedefinde olmaktır. Haset, gıybet, kibir, yalan, ihtiras, cimrilik, hayasızlık, koğuculuk vesair gibi bütün kötü emellerden zihnimizi ve kalbimizi olabildiğince uzak tutmak, bunların yerine okumak ve okunanı fiile geçirmek gayemiz olmalıdır. Yaptığımız işten zevk almak, meşguliyetlerimize mânâ katmak bizim elimizde. Ömrü iyi temeller üzerine kurgulanmış olanın, varacağı hedef de güzeldir. Güzel’ in yolcuları olmak isteyenler “Yüce Hedeflere” yönelmelidir.
(MİLLİ GAZETE, 12.08.2014)
İskenderun’da doğdu. Kahramanmaraşlı. Hece Öykü, İtibar, Yedi İklim, Türk Dili dergilerinde öykü ve deneme yazdı. Millî Gazete, Dünya Bizim ve Edebistan isimli kültür sanat sitelerinde, kitap incelemeleri ve söyleşiler yaptı. “Nuri Pakdil’in Tiyatrolarında Vicdan” isimli yüksek lisans tezini hazırladı.