Unuttuk söz vermişliğimizi… Hakk’a boyun eğmeyi… Adaletten ayrılmamayı… Unuttuk merhamet katarlarının önü sıra gitmenin en şerefli yolculuk olduğunu… Yolda yürümeyi unuttuk… Çiçekleri ezmemeyi… Başkalarının ayağı takılıp düşmesin diye yol ortasında duran taşları kaldırmayı unuttuk.
Dünyanın sevgi ile kurulduğunu unuttuğumuzda başladı her şey… Vicdanların karasına aldandık. Kalbimizde hiç kimseye yer açmadık. Açmadık ve üşüdük…
Elimize gizlice tutuşturulan notlara, kulağımıza fısıldanan sözlere kandık usulca… Yitirilmiş duygularla memleketin sokaklarında güven içindeki çocukları ağlattık önce… Sonra eli kalbinin üzerinde acısını dindirmeye çalışan anneleri… Ufuksuz yerlerde ölümün kucağına attık akranlarımızı… Aynalara bakarken katil yanımızdan korkmadık. Bizim de bir gün öleceğimizi hatırlamadık. Bir çocuk yüzünde gördüğümüz acıyı unuttuk en vahşi yanımızla…
Cansız bir bedenin kaldırımlarda sürüklenişinden zevk duyan hainlerdik biz... Davası olmayan, ideallerini üç kuruşluk pazarlıklarla satan, kendi suratının karalığını başkalarına çalanlardık… Hain olarak adımızın anılacağını söylemedi bize telkinlerde bulunanlar… Aslında bir o kadar korkak, bir o kadar da yüreksiz olduğumuzu söylemedi kimse…
Aradığımız huzurdu… Sonsuz kere huzur…
Huzuru kan ve gözyaşında arattırdılar bize… Ruhumuzu isyan eden sözcüklerle donattılar… İsyankar olduk ülkemize… Aldığımız nefese öfke, içtiğimiz suya zehir karıştı. Aklımız tutulup kaldı yalanlarla… Uğruna bağırıp, akranlarımızı taşlamamıza sebep olanlar bizi gün ortasında yalnız bıraktı. Dostluğumuzu elimizden aldılar. İnançlarımızı, hayatımızı, anılarımızı çaldılar.
Aynı sokak aralarında birlikte büyüyen çocuklardık biz… Kurduğumuz oyunlarla pekişen samimiyetimiz vardı. Kirlenmemiş hayallerimiz… Aynı yağmurun altında ıslanırken, bir ekmeği bölüşürken tanıdık akranlarımızı… Yaşadığımız dünyanın hepimize yetecek kadar büyük olduğunu öğrenmiştik önce… Biz küçüktük ama uğruna yaşamayı bildiğimiz toprak büyüktü. Hepimiz birdik ve birlik olmaya söz vermiştik. El ele tutuştuğumuzda kimse aramıza girmesin diye sıkıca kenetlenmiştik akranlarımızla… Yan yana duruyor, omuz omuza veriyorduk. Ayaklarımız toprağa sağlam basıyordu. Çünkü biz birbirimize inanıyorduk.
Aradığımız birlikti… Sonsuz kere birlik…
Birlikte yürüdüğümüzde yoldaki engelleri umursamazdı hiç kimse… Arkamızda bıraktığımız güzel izler olsun diye hep en iyisine taliptik. Çocuktuk… Hayallerimiz dünya kadar, dünya bizim kadardı. Zaferi biz yazıyorduk. Göğsümüz kabarıyordu sevinçten… Bizim küçücük yüreklerimiz, kocaman sevgilerimiz vardı.
İmha edilmeden önce yarınlarımız, bozguna uğramadan yarına dair planlarımız, akranlarımızla aramıza kara bulutlar girmeden önce her şey gökkuşağı kadar eşsizdi. Türkiye’yi seyreder, dünya bizi kıskansın diye dualar ederdik her seher vakti… Ülkenin bütün karanlık sokaklarında bizim yaktığımız kandiller ışıldayacaktı. Kimsenin çılgın sözlerine aldanmayacak, ruhumuzun ayarıyla oynamalarına izin vermeyecektik.
Aradığımız beraberlikti… Sonsuz kere beraberlik…
Nil Nehri, Ganj Nehri kana bulanmasın diye… Kızılırmak, Dicle, Fırat kurumasın diye… Annelerin gözünden bir damla yaş çıkmasın diye… Güller bin kere gülsün, karanfiller hoyrat eller tarafından ezilmesin diye söz vermiştik. İzbelerde yazılmadı bizim hikayemiz… Altına kardeşlik diye imza attık samimiyetimizin… Beraber hiç duraksamadan hüzünlü coğrafyaları isyandan uzak tutacak, kurtuluş ezgileri söyleyecektik. Kahramanların gülüşünde bir payımız olacaktı. Uykularını korkuyla bölmeyecekti çocuklar… Genç kızlar bir kabusa uyanmayacaktı. Genç erkekler yaşamlarının baharında ölüm uykusuna yatmayacaktı. Annelerin avuçlarına kan dolmayacak, babaların kaderi yalnızlık olmayacaktı.Ümitler talana uğramayacak, düşlerimize prangalar vurulmayacaktı.
Aradığımız samimiyetti… Sonsuz kere samimiyet…
Geri kalmış düşünceleri en taze fikirler gibi gündemimize kimse sürmeden önce samimiydik. Gözlerimizin içine bakarken tanırdık acıyı ve sevinci… Yüzümüzün mimikleri ele verirdi bizi… Yalana teslim olmaz, doğrudan ayrılmazdık. Bizim yüreğimizde yeni sevgiler açardı, Kimseyi kalbinden vurmazdık. Kimseden nefret etmez, haset nedir bilmezdik. Yaşarken yaşatırdık etrafımızdakileri… Yaşarken güldürürdük sevenlerimizi… Biz önce samimiyetimizi kaybettik. Sonra sevdiklerimizi…
Şimdi tam zamanı birlik ve beraberliğin… Unuttuğumuz tüm duyguların hatırına, yenildiğimiz zamanların hesabını sormak adına tam zamanı kendine gelmenin… Bizi hain planlarına şahit tutanlara inat, bizi kötü emellerinde kullananlara inat dirilmek zamanı bu zaman…
Beynimizin kıvrımlarını alt üst eden düşünceleri hurdaya çıkarmak için, cılız fikirleri kaldırıp atmak için, korkak tavırları maskesiz yaşamak için ümit etmek zamanı bu zaman…
Yeryüzünde fitne çıkaranları boş emellerinde boğmak için, içimizdeki karanlığı tüketmek için, basit çıkarları uğruna huzuru bozanlara haddini bildirmek için kardeşlerini sevmek zamanı bu zaman…
Rabbimiz, yeniden yürümeyi ve sevmeyi öğrendiğimizde önce içimizi dağlayanları düştükleri yerden kaldırma cesareti ver bize…
Unutulmuş duygularımızı hatırlamayı, rahatımızı kaçıranları gönül gözüyle görebilmeyi nasip eyle!..
Yaşamaya ve etrafımızdakileri yaşatmaya verdiğimiz sözü bize hiç unutturma Rabbimiz!. Hırsımızı fesat çıkaranların oyuncağı yapma!… Bize bozguncu yaftasını vurdurtma! Köklerimizden aldığımız cesareti önce gövdemize sonra dallarımıza hakim kıl! Dallarımızın altında nice ümitler dinlensin…
Rabbimiz, huzurun ikliminde akran olanları el ele koştur yeniden. Dünyanın kocaman olduğunu ve herkese yeteceğini hatırlat anlayışı azalmış olan bizlere… Tökezleyerek yürüdüğümüz yolu koşarak bize tamamlattır.
Birliğimizi bozanlara fırsat verme… Bize kaybettirilen değerlerden daha iyisini kuşanmayı bize nasip eyle!..
Kardeşliğimizi Ensar ve Muhacir kardeşliği gibi sağlam kıl… Bencilliğimizin üzerini ört ki, başkalarının yaralarını saracak dermanı kendimizde bulalım.
Bize rahmetinin kapılarını arala ki, hatalarımız karşısında affına mazhar olalım.
Birliğimizi daim eyle! Yürüdüğümüz yolu bize hayırlı kıl! Ülkemizin, kardeşliğimizin, dostluğumuzun, samimiyetimizin üzerindeki nurunu azaltma Rabbimiz!.. (Amin, amin amin)