Beylerbeyi'ndeki berber dükkânına girdiğimizde Nurettin Durman'ı bir müşterisini traş ederken buluyoruz. Sıcak bir gülümsemeyle içeri buyur edilip, müşterisini uğurlamasını beklerken bir yandan da etrafımızı inceliyoruz. Dükkân fazlasıyla sade ve mütevazı... Maç ve günlük muhabbetlerin yapıldığı diğer berber dükkânlarına hiç benzemiyor. Her yer dergiler ve kitaplarla dolu. 16 yaşında İstanbul'a gelen Durman'ın berberliği şairliğinden biraz daha kıdemli. Ancak mesleğiyle iaşesini karşılayan Durman, İstanbul gibi bir şehirde ruhunu doyurmanın da yollarını ararken şiire bulaşmış. Her genç şair gibi önce edebiyat dergilerine şiirlerini göndererek başlamış.
NE OLDUĞUNU BİLMEDEN ŞİİR YAZMAYA BAŞLADIM
Durman'ın şiire başlama hikâyesi ilginç. İlk şiirini 1962'de Çemberlitaş'ta yazmış. “Şiirin ne olduğunu bilmeden başladım yazmaya. Bir gün dükkânın önünde oturmuş şiir niyetine bir şeyler karalıyordum, bir beyefendi ne yaptığımı sordu, şiir yazıyorum dedim, Yahya Kemal'i oku dedi. O zaman Yahya Kemal'i ve birçok şairi tanımıyordum. Okumalar ve yazmalar böylece sürdü.” diyor. İlk şiirinin Sanat Dünyası isimli dergide çıkması yazmaya teşvik etmiş şairi... “En büyük isteğim iyi şiir yazabilmekti” diyor. Dükkâna traş olmaya gelenlerin sayısı az, çünkü burası daha çok edebi sohbetlerin yapıldığı bir yer. Genç şair adaylarının Durman'a şiirlerini getirdiğini öğreniyoruz. Bu küçük dükkâna bunca yıl neler sığdığına da sohbet sırasında şahit oluyoruz. Durman, Cağaloğlu'nun kendisi için okul gibi olduğunu, çıkan dergileri takip edebilmek için ay başlarını iple çektiğini söylüyor.
BIKTIM ARTIK İSMET BEY!
İlk yıllarında yapılan eleştirileri kabul etmiyormuş şair. “Daha sonra dostların tavsiyeleriyle kendime çekidüzen vermeye karar verdim” diyor. Sanat Dünyası Dergisi'ni zamanla Yelpaze Hisar, Eflatun gibi dergiler takip etmiş. Yazdığı şiirlerin kendisine yetmediğini düşünmüş bir dönem. “Büyük Nakış” isimli bir şiir yazarak Mavera dergisine göndermiş, yayınlanmayınca çok üzülmüş. Bir gün İsmet Özel'e 10 tane şiir göndermiş. İsmet Özel dükkâna gelmiş. Durman ona “Ağabey ben bıktım artık, bu işi başaramıyorum.” deyince İsmet Özel “Devam et yazmaya” demiş. Durman, “Cesaretimi tekrar topladım ve daha çok gayret etmeye başladım.” diyor.
KİMLER GELDİ GEÇTİ
Bingöl'den çıkıp Beylerbeyi' nde oturmak onun için bir şükür vesilesi. İsmet Özel, Cahit Zarifoğlu, Osman Konuk, Süleyman Çelik, Yaşar Kaplan, Necati Polat ve daha birçok edebiyatçı uğramış o dönemlerde dükkâna. Ahmet Özalp, Mehmet Akyıl, Sukuti Memioğlu gibi gazeteciler gelmiş. Nurettin Durman, dükkânın halini şu sözlerle anlatıyor: “Dükkân dolup taşıyordu elhamdülillah. Edebiyattan anlayan da geliyordu anlamayan da. Bazı müşteriler kızıyorlardı, 'bizimle neden ilgilenmiyorsun' diye. Şimdilerde genç şair adayları geliyor, yazdıklarını değerlendirmemi istiyorlar.”
GENÇ ŞAİRLER BİRAZ LAF DİNLESİN
İnternetteki edebiyat ortamlarından şikâyet ediyor şair. “Herkes her şeyi ekliyor, belli bir denetim yok. Titiz bir editör olmalı sitelerde.” diyor. Eskiden eleştirmenler yönlendiriyormuş şair adaylarını, şimdi bu anlamda bir eksiklik olduğunu düşünüyor. Mavera Dergisi'ndeki gibi o da bir okuyucu köşesi oluşturmayı düşünmüş fakat gerçekleşmemiş. “Edebiyata yöneliş arttı. Eserleri kolay yayınlama imkânı var ama denetim kesinlikle olmalı”.
Edebiyatta onu üzen bir şey var. Çeteleşme gibi bir hal olduğunu düşünüyor. “Dünya görüşüne değil sanata bakılmalı. Bir dergide yazan diğerini dışlıyor. Nazım Hikmet' in şiirlerini de, Necip Fazıl'ın şiirlerini de reddedemeyiz. Ama umutluyum iyi şeyler olacak.” diyor.
İYİ ŞİİR YAZMA DERDİNDEYİM
Kendinizi Türk şiirinin neresinde görüyorsunuz diye soruyorum. “Bilmiyorum Türk şiirinin neresinde olduğumu ama bir tek derdim var, kendim olmak istiyorum.” diyor. Kendisini bir kuşağa dahil etmek istemiyor. İyi şiir yazma derdinde olduğunu söylüyor. “Türk şiirinde iyi bir yer edinmek isterim. Geleceğe şiirlerim kalırsa ne mutlu bana.” Nurettin Durman sıkılganlığı sebebiyle okurla çok irtibat kurmayanlardan… Bundan sonraki projelerini soruyorum. “Kendi kendime, şahane bir şiir yazayım ve artık bırakayım dedim. Öyle bir his doğdu. Ama o şiir bir türlü gelmiyor.” diyor. Şairin yakın dönemde “Özgürlük İçin Bir Şarkı” isimli bir şiir kitabı çıkacak.
DÜKKANIN ADI YOK
Gider gitmez dikkatimizi ilk çeken şeylerden birisi de bu meşhur dükkânın tabelasız oluşu. Nurettin Bey'e 'neden isim koymadınız' diye soruyorum. Gençliğinden beri tabelaya karşı içinde bir tepki olduğunu söylüyor. Berberliği bırakmayı düşünüp düşünmediğini soruyorum. “Çok yol denedim ama hiçbirine giremedim. Anladım ki burası benim nasibim. “ diyor.
Çocuk denecek yaşta Bingöl' den İstanbul'a gelmiş Nurettin Durman. Annesi vefat edince, babası tekrar evleniyor. Üvey annesiyle anlaşamayınca on iki yaşında evden kaçıyor şair. Berberlik yapmakta karar kıldığını ise şu cümlelerle ifade ediyor: “Yayıncılık, işçilik gibi birçok işalanına başvurdum fakat hiçbiri olmadı. Benim nasibim berberlik dedim ve devam ettim.”
(SÖYLEŞİ: ŞEVİN AYAZ; YENİ ŞAFAK GAZETESİ, 11 EKİM 2009)