Menu
İSRAİL TÜRKİYE'DE DARBE Mİ KOVALIYOR?
Haberler • İSRAİL TÜRKİYE'DE DARBE Mİ KOVALIYOR?

İSRAİL TÜRKİYE'DE DARBE Mİ KOVALIYOR?



Bakmayın, “darbeler dönemi kapandı” geyiğine... Kolay kolay kapanmaz...

Hatırlarsanız, Özal’lı transformasyon sürecini idrak ettiğimiz yıllarda, her yaştan, her düzeyden, her kavrayıştan bozguncu taifesi, “Değişiyoruz. Artık darbe olmayacak, ne güzel!” avuntusuna sardırmıştı.

Ama oldu...

Hem de en “sofistike” tarafından.

İsmini de, “görülen lüzum üzerine” Erol Özkasnak Paşa koydu: “Bu bir postmodern darbedir arkadaşlar” dedi.

Darbenin klasiğini, konvansiyonelini, modernini, postmodernini görmüştük... “Pre modern” olanını niçin göremiyorduk?

İklim müsaitti... Çok şükür insan kıtlığı çekilmiyordu. Bürokratik oligarşik yapılanmamız aslanlar gibi mevzilerini koruyordu. Sivil gazetecilerimiz ve memurin takımı “Bir hareket olsa da, çarşı karışsa” diye apartta bekliyordu.

Pekala hem “klasik olan”dan izler taşıyan, hem de bizi “modern”e hazırlayan “örnek bir darbe yapılanması”na gidebilirdik...

Gittik...

Ama yüzümüze gözümüze bulaştırdık.

Bütün o Ayışığı, Sarıkız, Eldiven, Balyoz ve sair oluşumlar, başarılı olabilselerdi “pre modern” darbeye örnek teşkil edeceklerdi.

Darbe, çünkü, yeraltına gizlenmiş “konvansiyonel” silahlarla gerçekleştirilecekti... “Dost unsurları” tahrik etmek için önce klasik provokasyonlar devreye sokulacak (Danıştay suikasti, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması, şu bu), sonra ülkedeki çatışmayı yaşam tercihi farklılığına indirgeyen kitleler sokağa dökülecekti, Cumhuriyet mitingleri örneğinde olduğu gibi. Sonra da harekete geçilecekti işte...

Ne klasik, ne tam modern...

Daha doğrusu, hem klasik, hem modern...

İkisinin arasında bir yerde durduğu için, daha çok “pre modern” tanımına giriyor.

Başarılı olamadı.

Çünkü arkasında Amerika yoktu.

Ne hazin tecellidir ki, milli darbelerimizin “başarılı” olma şansı, CIA ve MOSSAD gibi, gayrımilli unsurların desteğine bağlı... (Bkz. “Bizim çocuklar işi başardı.”)

Talat Aydemir neden darağacına gönderildi sanıyorsunuz?

İş içinde “iş çıkaran Cemal Tural neden erkenden ayıklandı?

Madanoğlu ve “salim arkadaşlar” neden bir başka cunta eliyle derdest edildi?

Her bir hazırlığını tamamlamış ve elinin altında “1 Mayıs katliamı” gibi sağlam bir gerekçe bulunan Namık Paşa niçin 30 Ağustos’u göremeden emekliye sevkedildi?

Dış destekten yoksundular da, ondan...

Kimi çaktırmadan Sovyet rejimiyle iş tutuyordu. Kimi yönünü Türkiye’nin en doğusuna, Kuzey Kore ve Çin’e çevirmişti. Kimi Baas rejimini taklit ediyordu... Kimi de düpedüz Pol Pot’tan kopya çekiyordu.

Yani, “bizim çocuklar” olmayı değil, “başkalarının çocukları” olmayı tercih ettikleri için “başarısız” oldular...

Fakat üzülmeyin...

Ergenekon çocukları da üzülmesin...

Siyaset yapmayı, “darbe kovalamak” şeklinde anlayan yurtsever ulusalcılarımız da üzülmesin.

Bu defa “dış destek”ten yoksun değiller.

Haydut devletin Dışişleri Bakanlığı koltuğunu işgal eden eski terörist, yeni devlet adamı Lieberman buyurmuş ki, “Türkiye giderek İran’a yaklaşıyor. Bu sürece müdahale edilmelidir. Recep Tayyip Erdoğan hükümeti düşürülmelidir.”

Lieberman demek, MOSSAD demek.

MOSSAD demek, Amerika ve CIA demek.

Hadi yaşadınız “yutseverler...”

Kılıçdaroğlu kazanamayacağına göre, ufukta Amerika ve İsrail eliyle pişirilmiş “milli” bir darbe görünüyor... Görelim bakalım yurtseveliğinizi...

(STAR, 07 HAZİRAN 2010)

Diğer Yazıları