YENİ ŞAFAK/ DAVUTOĞLU: BU BİR CİNAYETTİR
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırmasının ardından uluslararası toplumdan, saldırıda ölen ve yaralananların ailelerinden özür dilemesi gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin talebiyle olağanüstü toplanan BM Güvenlik Konseyi'nde konuşma yapan Davutoğlu, İsrail'in kabul edilemez bu hareketinin ardından uluslararası bir soruşturma açılması, gemilerin derhal serbest bırakılarak Gazze'ye taşıdıkları yardımları ulaştırmalarına izin verilmesi ve İsrail'in Gazze'deki ablukaya son verilmesi gerektiğini söyledi.
-"BU İŞLENMİŞ BİR CİNAYETTİR"-
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gazze'ye insani yardım taşıyan gemilere saldırı düzenleyen İsrail'in "elinde kan bulunduğunu", "İsrail'in yaptığının korsanlık, haydutluk ve bunun bir devlet tarafından işlenmiş cinayet olduğunu" söyledi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Lübnan'ın dönem başkanlığını yaptığı ve Türkiye'nin talebi üzerine acil olarak düzenlenen BM Güvenlik Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırmasının son derece üzücü ve trajik bir olay olduğunu, İsrail'in BM'nin kurulmasının ardından yerleşen tüm değerleri tamamen hiçe sayan son derece ciddi bir suç işlediğini ifade etti.
İsrail'in savunma güçlerinin uluslararası sularda Gazze'ye insani yardım taşıyan çokuluslu ve tamamen sivil bir güce saldırdığını, olayın kıyıya 72 deniz mili uzaklıkta meydana geldiğini, İsrail güçlerinin sivilleri yaralayıp öldürdüğünü, bunun uluslararası hukukun ciddi ihlali olduğunu belirtti.
İsrail'in yaptığının haydutluk ve korsanlık olduğunu belirten Davutoğlu, bunun "devlet tarafından işlenmiş bir cinayet olduğunu" söyledi. Davutoğlu, bu duruma bir gerekçe gösterilemeyeceğini, bunun hiçbir gerekçesi, yasallığı olamayacağını belirttiği konuşmasında, "Bu tür bir yol izleyen devlet, uluslararası toplumda meşruiyetini kaybetmiştir" dedi.
Gemilerde 32 ülkenin yaklaşık 600 vatandaşı olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, İsrail'in hukuku hiçe sayarak, Gazze'de başta çocuklar olmak üzere zor koşullarda, abluka altında yaşayan insanlara insani yardım taşıyan gemiye saldırdığını kaydetti. Davutoğlu bu yardımlar arasında çocuklara oyun alanı, eğitim malzemesi, süt tozu, tıbbi malzemeler bulunduğunu, Gazze'de çocukların ne kalacak düzgün yerleri olduğunu ne eğitim görebildiklerini ne de geleceklerinin olduğunu söyledi.
Gemilerin İsrail'e bir tehdit olmadığını belirten Davutoğlu, "İsrail'in elinde kan var" dedi.
"TÜRKİYE, SORUMLULARIN CEZALANDIRILMASINI İSTEMEKTEDİR"
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gazze'ye yardım götüren gemilere İsrail'in saldırısıyla ilgili olarak, "Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nin bu duruma güçlü bir şekilde tepki vererek İsrail'in saldırı hareketini şiddetle kınamasını, saldırının soruşturulmasını, tüm sorumlu yetkililerin ve kişilerin cezalandırılmasını istemektedir" dedi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Lübnan'ın dönem başkanlığını yaptığı ve Türkiye'nin talebi üzerine acil olarak düzenlenen BM Güvenlik Konseyi toplantısında yaptığı konuşmada, uluslararası toplumun Gazze'deki trajediye yıllardır tanıklık yaptığını ve harekete geçmediğini belirterek, "Bugün insani yardımın cezalandırıldığı bir barbarlığı canlı olarak gördük, bugün pek çok insani yardım görevlisi ceset torbalarına konuldu, İsrail'in elinde kan var" şeklinde konuştu.
Bu durumun Somali'de, korsanlığın yoğun yaşandığı yerde görülmediğine dikkat çeken Davutoğlu, Akdeniz'de bu tür davranışların normal olarak görülmediğini, bu anlamda sağduyuya ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Davutoğlu İsrail tarafından kullanılan gücün sadece uygunsuz değil aynı zamanda aşırı güç kullanımı olduğuna dikkat çekerek, uluslararası hukuk kurallarına göre sivillere saldırılamayacağını, uluslararası hukuka göre açık deniz özgürlüklerinin en temel haklardan biri olduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu şöyle konuştu:
"Hiçbir gemi, o geminin kaptanının rızası ya da geminin bayrak devletinin rızası olmadan durdurulamaz, insani yardımı düşmanca bir hareket olarak görmek tehlikeli bir zihin durumunu yansıtmaktadır. İsrail'in hareketi meşru gösterilemez."
Davutoğlu konuşmasında Türkiye'nin Musevilere yardım eden bir ülke olduğunu da hatırlattı.
Gemidekilerin radikal bir İslamı grubun üyeleri olduğu yönünde resmi açıklamalar duyduğunu, bir devletin yetkililerinin bu tür yalanlar söylemesinin üzücü olduğunu belirten Davutoğlu, gemideki vatandaşların Yahudi, Müslüman ve Hristiyan dinleri temsil ettiklerini, adeta "BM'nin bir modelini" oluşturduklarını, uluslararası toplumun "vicdanını" temsil ettiklerini, bu anlamda da saldırının BM'ye yapılan bir saldırı olduğunu söyledi.
Bu kapsamda uluslararası toplumun ve sistemin sorumlu davranması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, uluslararası hukuka uymayanların cezalandırılması gerektiğini vurguladı.
Davutoğlu, "Hiçbir devlet hukukun üzerinde değildir. İsrail, yaptığının sonuçlarıyla yüzleşmeye hazır olmalıdır ve suçlarından sorumlu tutulmalıdır" dedi.
İsrail'in "saldırganlık ve güç kullanma savunucusu" haline geldiğini ifade eden Davutoğlu, "Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nin bu duruma güçlü bir şekilde tepki vererek İsrail'in saldırı hareketini şiddetle kınamasını, olayın soruşturulmasını, tüm sorumlu yetkililerin ve kişilerin cezalandırılmasını istemektedir" diye konuştu.
Bu kapsamda İsrail'in uluslararası toplumdan, ölen ve yaralananların ailelerinden özür dilemesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, bağımsız soruşturmanın derhal başlatılmasını, bu saldırının sorumlularına karşı uluslararası hukuk açısından harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
Bakın Davutoğlu, gemilerin derhal serbest bırakılması, Gazze'ye yardımların ulaştırılmasına izin verilmesi, tüm yaralıların ve ölenlerin ailelerine, gemi sahiplerine tazminat verilmesi ve Gazze'deki ablukanın derhal sona ermesi gerektiğini açıkladı.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, daha sonra yabancı gazetecilerin soruları üzerine yaptığı açıklamada da, Konsey'den saydığı tüm bu konuları içeren bir başkanlık açıklamasını kabul etmesini istediklerini, bu konunun Türkiye ile İsrail arasında değil İsrail ile uluslararası toplum arasında bir mesele olduğunu belirtti.
Davutoğlu olayın sonuna kadar takipçisi olacaklarını, gemide bulunanların silahlı olmadıklarını söyledi. Bağımsız bir soruşturma istiyoruz" diye konuşan Davutoğlu, sorumluların adalete teslim edilmesi gerektiğini, bunun uluslararası toplumun bir sorumluluğu olduğunu kaydetti.
Bakan Davutoğlu bir soru üzerine, bunun İran meselesiyle ilgili olmadığını da söyledi.
AJANSLAR/ İÇERİDEKİ KATİL DE İSRAİL OLABİLİR
Çelik, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırması ve İskenderun'da 7 şehit verdiğimiz saldırının eş zamanlı olmasına dikkat çekti.
Çelik açıklamasında şunları söyledi:
Millet olarak duygularımızla değil, aklımızla hareket etmeliyiz. Bu işin bir duygu boyutu yok mu tabi ki var. Ama iktidarıyla, muhalefetiyle birlikte aklımızla hareket etmeliyiz.
Ölü ve yaralıların hangi ülkelerden olduğu İsrail’in engellemesi nedeniyle henüz tespit edilmiş değildir.
İsrail’de bir koalisyon hükümeti var. İsrail’deki her parti kamuoyu desteğini sürdürebilmek için şahin olmayı tercih ediyor.
İsrail hiçbir zaman ayranım ekşidir demez. Onların ayranıher zaman tatlıdır. Eğer gemide dedikleri gibi silah olsaydı, o gemiye o kadar rahat inemezlerdi.
Orada saldırıya uğrayan insanlar elbette nefsi müdafaada bulunmuşlardır. Ama bunun silah koridoru açacağını söylemek insafsızlıktır.
MEHMET ALİ ŞADOĞLU/ ADOLF HİTLER Mİ, YOKSA İSRAİLOĞULLARI MI DAHA ZALİM?
Dünya seyrediyor, İsrail açlığa mahkum ettiği Filistin Halkı’na insani yardım götürenleri vuruyor. Acaba izleyenlerin canavar yahudilerden bir farkı var mı? Obama’nın gelişiyle barabarlığın sona ereceği umudu taşıyanların nasıl hüsrana uğradıkları anlaşılmış, İsrail vahşetine cesaret vermesinin hesabını masada değil bilkubabelede bulunularak mücadele edilmesinin gerekliliği tartışılmaz olmuştur. Bu sebeple El-Kaide ve direnişçilerinin yanında olmak, barışın ve insanlığın çözüm kapısıdır. Bugüne kadar acımasız avcılar olan yahudiler, bundan böyle hedefteki avlar olmaz ise, İsrail canavarlığına dur diyebilmek mümkün değildir. İsrail’i cesaretlendiren iktidarlar, bilinmelidir ki onlardan aşağı kalır değillerdir.
İnsanların olayları sığ ve tek taraflı değerlendirmeleri sonucu vardıkları kararlar, fıtratsal yaratılış gerçeğini irdelemeksizin güttükleri yargılar olmalarından fevkalade vahim bir yanılgının içinde bocalamalarına neden olmaktadır
Güya Yahudilere soykırım yaptığı iddiasıyla dünyaca mahkûm edilip “canavar” yaftasıyla damgalanan Hitler; zillet ve lanetle mühürlenmiş olan İsrailoğullarından çok daha az zararlı, insaflı ve merhametliydi.
Yoksul, yetim ve eğitimsiz bir geçmişi olan Adolf Hitler’i, dünyaya yayılarak fitne ve bozgunculuk çıkarmış, peygamberleri öldürmüş, arka çıkarak topraklarında yaşam hakkı tanımış sultanları ve devlet başkanlarına suikastlar düzenleşmiş, toplumları bölmüş, kendilerinden başkasını insan saymayarak kanlarını dökmüş ve yurtlarından çıkarmış, isyan ederek haddi aşmış olan Yahudilerle kıyaslamak, takdir edersiniz ki pek adil olmasa gerek…
Vahyi ve tarihi incelediğinizde; Yaratıcı Allah’ın verdiği nimetlere ve bir zamanlar cümle âleme üstün kılınmalarına nankörlük ve ihanet etmelerinden, azgınlık derecesinde kibre kapılarak yeryüzünde fesat çıkarıp düzeni bozmalarından, tıpkı cennette yaşayan şeytan misali ebedi olarak lanetlenmişlerdir. Kötülüğün, yalanın ve hilenin yegâne adresi olan Yahudiler; ne insanlara ne de dinlere hoşgörü ve saygısı olmayan sinsi emperyalist ve cehennem ordularıdırlar.
Zulüm, azgınlık ve bozgunculuklarından dolayı Allah, onlara öyle lanet etmiş ve aşağılamıştır ki, hiçbir topluma yasak kılmadığı helal olan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kılarak, insanlık âlemi için nasıl bir tehlike ve pislik olduklarını deşifre edip, insanların onlardan sakınmalarını telkin etmek suretiyle hiçbir sözlerine, akitlerine ve dostluklarına güvenilmemesini buyurmuştur. Çünkü onlar, kendilerinden başkasını insan seviyesinde görmeyip herkesi düşman bellemiş yeryüzünün en zalim, en egoist ve en narksist yaratıklarıdır.
“Yahudilerin yaptıkları zulümden, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden, menetmelerinden dolayı kendilerine (daha önce) helal kılınmış bulunan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık.” Nisa. 160
Müslümanlar ve Hıristiyanlar başta olmak üzere diğer inanç sahiplerini başka ilahlara tapınan putperestler olmakla hedef gösterip, dolaylı yollardan öldürülmelerine hükmetmeleri, onların bir insan değil, en aşağı sapıklar olduğunu kanıtlamaktadır. Bu durumda sadece bir birey olan ve devam eden fiziki bir varlığı bulunmayan Adolf Hitler, her devirde dünyayı tehdit ederek insanları birbirine düşüren kıyıcı ve bozguncu Yahudilerin yanında son derece masum bir kişilikti…
Gelmiş geçmiş en acar ajitasyon ve etkileşme cambazı Yahudiler, sinsi ve acımasız duygularını kamufle ederek sözde soykırım manipülasyonuyla dünyayı kandırmayı başarmış, böylece ekonomik ve siyaset dünyasına hükmederek, neredeyse tüm iktidarları amaçlarına yönlendirebilmişlerdir. Yayın, propaganda ve senaryolaştırdıkları sinema filmleriyle kendilerini acındıran İsrailoğulları, binbir türlü yalanlarla Hitleri ve Almanya’yı karalamış ama kendi vahşi zulümlerinin kamuoyuna duyurulmasına ağır tepkiler göstererek, Türkiye hükümeti başta olmak üzere tehdit ve şantajlarla bilgilenmenin önünü kesebilmişlerdir.
Soykırım abartısıyla onlarca yıl sözde uğradıkları zulümleri dünya kamuoyuna anlatan Yahudiler, neden Filistinli bebek, çocuk, kadın ve yaşlılara yaptıkları barbarlıkları deşifre eden“ayrılık” dizisinden rahatsızlık duyuyorlar? Ne acıdır ki AKP iktidarı, hamisi olduğu Filistin’e ve insani değerlere bir kez daha ihanet ederek, İsrail’in tehditlerine boyun eğme zilletiyle söz konusu diziye sansür uygulamış, dolaylıda olsa lanetli şeytanın yanında yer almıştır.
İsrail’in vahşetine ve etkisi altında bulundurduğu dünyaya meydan okumasına seyirci kalmakla yetinmeyip, canavarlıklarına bilakis destek çıkan iktidarlar; terörün, katliamın, vahşetin, haksızlık ve adaletsizliğin tek müsebbibidirler.
Yaratıcı’nın kahrettiği bir topluluğu hiçbir güç aklayamaz ve insan statüsünde barındıramaz. Hitler’in merhametsizliğinden ve zalimliğinden nefret eden dünya, neden İsrail’e tek bir eleştiri ve yaptırım getirmiyor? Yoksa Yahudiler insan da, Müslümanlar mı insan değil? Hayvan hakları kadarda mı bir değerleri bulunmamaktadır? Yoksa kafaları ve karınları deşilen o bebeler, caniliği hak mı etmişlerdi?
Durmak bilmez azgınlıkları, Müslümanların kutsal mabedi olan Mescid-i Aksa’ya saldırarak direnen Müslümanların kanlarını dökmek, oruçtan önceki yemekte içebilmek içindir. Kutsal mabetlerini savunan Müslümanların karşısına dikilen terörist İsrail, önce radikal örgütleri kışkırtıp, sonra müdahale gerekçesiyle Harem-i Şerifi yağmalayarak, özünden işgal etmeyi planlamaktadır.
Yaratıldıkları günden itibaren hiçbir sözlerinde durmayan; insanı insan yapan yüce değerlerden hiçbirisini; barış, sadakat, sevgi ve hoşgörüyü içlerinde barındırmayan Yahudiler, yeryüzüne gelmiş geçmiş en acımasız, en karıştırıcı, en kan dökücü, en isyan edici, en yayılmacı ve en sinsi topluluktur. Tek amaçları yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak olan Yahudiler; Allah’ın hışmına mahkûm olmalarından ne bu dünyada ne de ahrette huzur ve güvene kavuşamayacak, maskeledikleri yüzleriyle insanları aldattıkları gibi Allah’ı kandırmayacaklardır. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur…
“Andolsun ki İsrailoğullarının sağlam sözünü aldık ve onlara peygamberler gönderdik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin arzu etmediğini (ilahi hükümleri) getirdi ise bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.” Maide. 70
Küresel bir deprem misali dünyayı titretmiş olan Adolf Hitler, küçük bir kasabada doğup, yoksul bir ailenin sıradan gümrük memuru bir çocuğuydu. Herkesin geçim sıkıntısı çektiği ve işsizliğin hüküm sürdüğü o dönem, babasını endişeye sevk ediyor ve Hitler’in geleceğini garantileyebilmesi adına memur olmasını isteyerek, ona sürekli baskı uyguluyordu. Ancak sanata olan aşırı ilgisinden ressam olabilmek arzusuyla hayaller kuran Hitler, çok sevip saygı duyduğu babasına ısrarla karşı çıkıp, sanatçı olabilmenin evrensel hazzını tatmak istiyordu.
Karşılıklı inatlaşmaları her ne kadar büyük tartışmalara neden oluyor ise de, annesinin araya girmesiyle ortam geçici de olsa yumuşuyordu. Ayrıca Hitler, okuldaki derslerinde isteksiz olmasından hem çok başarısız, hem de tembel lâkabından öğretmenlerince şikâyete uğruyordu. Resim yapmak, onun idealindeki tek amacı olduğundan sadece ileride işine yarayacağını düşündüğü resim ve benzeri derslere ilgi duyarak, diğerlerini gereksiz buluyor ve bir zaman kaybı olarak değerlendiriyordu.
Ne var ki Yaratıcı, “o kitap”’ta yazdığı kaderinin doğrultusunda hüküm verdiğinden; ne Hitler’in, ne de babasının endişe duydukları gelecekle ilgili planlayıp canlandırdıkları meslekleri değil, dünyayı sallayacak ve dünya savaşlarını çıkartacak bir lider olmasına karar vermişti. Neredeyse tüm insanlar da aynı dönüşümle başka bir yönelişin mecburiyetinde hayatlarını sürdürmüyorlar mı?
Sadece yaratık olan bir insanın, iradesince toplum üzerinde herhangi bir gücü olabilmesi mevzubahis değildir. Ancak yüzeysel bakışlar ve safsata hipotezler yanılgıya sebep olsa da, bizzat yaşanılan hayatı ve tarihi irdeleyebilen muhakeme sahipleri, gerçeği kavramakta pek zorlanmamaktadırlar.
Öncesinden yazılmış kader, insanoğlunun özgür olamayışından iradesel arzu ve isteklere göre hayatlarına yön vermelerine izin vermemekte, dolayısıyla dilemenin yaratıksal iradeye endeksli değil, Yaratı’cının Mutlak İradesi’ne göre sonuçlandığı da yaşanılan tecrübelerden anlaşılmaktadır.
On üç yaşında babasını kaybedip yetim kalmasının ardından çok ağır ve şifası uzun bir zaman alan hastalığa yakalanan Hitler, hiç benimsemediği okuluna ara vermek zorunda kalarak, zoraki bir eğitimden kurtulmanın da sevincini yaşamıştı.
Hitler, çocuk yaşta annesini de kaybetmesinin ardından eline geçen çok az bir yetim maaşıyla geçinemeyeceğini hesap ederek, belki ressam olabilir ve bir iş bulabilir gayesiyle Viyana’ya gitti. Güzel Sanatlar Akademisine girebilmek için girdiği sınavda yüzde yüz başarı umudu beklerken, kaybettiğini öğrenince dünya başına yıkılmışçasına altüst oldu. Yeteneksiz olabileceğini asla kabul edemiyor ve hakkının yenildiğini düşünüyordu. Üstelik memur olabilecek veya başka bir işte çalışabileceği bir lise diploması dahi bulunmuyordu. Çünkü hastalık, yetimlik, yalnızlık ve isteksizlikten liseyi bitirmemişti.
Viyana’da aç, yoksul ve acı dolu günler geçirerek, amelelik, boyacılık gibi bulduğu her işte çalışmak suretiyle karnını doyurmaya çabalıyordu.
Ancak maddi tüm olumsuzluklar ve iradesel yenilgiler bir sürecin ön adımları olup, hakkında yazılmış olan kaderin o yetim, kimsesiz ve diplomasız amelenin yeryüzüne hükmedecek liderliğe yükseleceğine hiç kimse inanmazdı. Böylece iradesel, akılsal ve öğretisel teorileri darmadağın eden kader; okulsuz, kariyersiz, güçsüz, kimsesiz, yetim ve yoksul bir insanı öyle güçlendirmiş ve yönlendirmişti ki, tüm dünyayı önünde diz çöktürmüştü…
Bilimsel teoriler mi, yoksa kader mi üstün gelmişti?
Sonunda Hitler, Yahudilerle birlikte anılan bir canavara dönüştürüldü.
Zalim Yahudiler ve işbirlikçilerine gösterilebilecek en küçük tolerans ve duyulabilecek bir güven; kötülüğü ve şeytanı davet etmekten öte hiç bir yarar sağlamayacak, dünyayı kasıp kavuran musibetler, şiddetlenerek peşi sıra devam edecektir.
Varlıkları boyunca ırksal ve dinsel bir egemenlik adına hayvan-bitki bile demeden her şeyi yok etmek ya da boyunduruğu altına almak isteyen Yahudiler, kadersel lanetliklerinden dolayı sürekli aşağılanmış ve ürkütücü yaratıklar olarak dışlanmışlardır. Bir toplumun bütünlüğü, huzur ve bekası, ancak Yaratıcı Allah’ın uyarılarıyla mümkün olur.
İkinci Dünya Savaşıyla birlikte geçmişte yaptıkları ve yapacaklarını kendi başlarına tattıran Allah, belki bir ders alıp insan olabilirler imtihanıyla Hitler’i aracı kılmış, ama kaderce lanetlenmiş yaratık olmalarından hiç değişmeyerek, riyakârlık, zalimlik ve gaddarlıklarına son vermemişlerdir. Zihin ve duygularındaki fıtratsal canavarlıkları insanlarca irdelenmediğinden ve vahiy ölçü alınmadığından şımartılmış ve güya mağdur bir toplummuşçasına değer verilmiştir. Kendi tarihimiz olan Osmanlı’da aynı hatayı yapmış, dağılıp yıkılmaktan kurtulamamıştır.
Eğer Yaratıcımız Allah, Yahudilerin insanlık adına korkunç ve sinsi bir düşman ve belâ olduklarını açıkça deklare etmiş ise, iman eden hiçbir mümin onları dost edinmemeli, zerre kadar güvenmemeli ve asla arkalarını dönmemelidirler…
Çünkü onlar, kadersel bir düşmandır…
“Birgün altından heykelimi dikecekler.” Adolf Hitler
STAR/ İSRAİL GEMİYİ ÖLÜM LİSTESİYLE BASTI
İsrail askerlerinin Gazze'ye yardım gemisine operasyonuyla ilgili korkunç bir ayrıntı ortaya çıktı.
İsrail komandosunun cebinden saldırı sırasında düşen bir listedeki isimler, saldırının aslında bir suikast operasyonu olduğu şüphesini doğurdu.
Şüpheyi büyüten daha korkutucu bir iddia ise İsrail ordusunun ölü sayısını yüksek açıklamasıyla ilgili olarak ortaya atıldı.
Buna göre İsrail ordusu, enterne ettiği gemide listedeki isimlere suikastı sürdürecek.
YENİ ŞAFAK / GEMİ BASKININA KARŞI RESMİ TEPKİLER…
İsrail, dün gece Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırdı.Saldırıda çeşitli kaynaklara göre 10'dan fazla eylemci öldü, onlarca da yaralı var. Saldırının öğrenilmesinin ardından Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in sivillere karşı güç kullanımını şiddetli bir şekilde protesto ederek, uluslararası hukukun ihlali sayılan bu olayın iki ülke ilişkilerinde "telafisi olmayan sonuçlar doğurabileceğini" bildirdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da TRT'ye yaptığı açıklamada, İsrail askerlerinin uluslararası sularda yardım konvoyuna bu şekilde müdahale etmesinin korsanlık olduğunu söyledi. İsrail'in bu hareketinin uluslararası hukuka ve her türlü temel insani ilkelere aykırı olduğunu belirten Davutoğlu, İsrail'in hem Türk milletinden hem uluslararası toplumdan özür dilemek zorunda olduğunu kaydetti.
New York'a hareket ettiğini ve BM Güvenlik Konseyini acil toplantıya çağırdıklarını açıklayan Davutoğlu, toplantıya kendisinin de katılacağını söyleyerek, "Elçimizi de bugün itibarıyla geri çekiyoruz" dedi.
Davutoğlu, İsrail'in saldırısının ardından yaralanan veya gemide bulunan Türk vatandaşlarının hiçbir şarta bağlı olmaksızın bir an önce Türkiye'ye geri dönmesi gerektiğini belirterek, "Şehitlerimiz için gerekli her türlü hukuki süreci takip edeceğiz. Bunların kesin olarak hiçbir ön şart olmaksızın yapılmasını istiyoruz" dedi.
Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile tüm gece boyunca sürekli temas halinde olduklarını, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç başkanlığında Ankara'da bir kriz masası kurulduğunu söyledi.
Gemide yaralanan ve ölenlerin sayısıyla ilgili olarak da Davutoğlu, şu anda ellerinde bazı bilgiler bulunduğunu, ancak bu bilgilerin teyit edilmediği için paylaşılmasının doğru olmayacağını ifade etti. Gelen bilgilere göre 20 civarında yaralı ve 10 civarında ölü olduğunu kaydeden Davutoğlu, kesin bilgilere ulaşmak için Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisine gerekli talimatların verildiğini aktardı.
Dışişleri Bakanlığı olarak gemilerde yolcusu bulunan 32 ülkenin temsilcileri ile temas halinde olduklarını da söyleyen Davutoğlu, bu ülkelerin dışişleri bakanları ile kendisinin görüşmekte olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin İsrail'deki büyükelçisini bugün itibariyle geri çekeceğini belirten Davutoğlu, ancak oradaki Türk vatandaşlarının işlerini takip etmek, yaralıları almak ve şehitlerin durumlarını doğrudan öğrenmek için memurların bir müddet daha çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.
ÇELİKKOL, İSRAİL DIŞİŞLERİ MÜSTEŞARI YOSSİ GAL İLE GÖRÜŞTÜ
Türkiye'nin Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol, İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yossi Gal ile görüştü.
Çelikkol Gal'e, olayın uluslararası sularda meydana geldiğini belirterek, Türkiye'nin tepkisini iletti. Büyükelçi Çelikkol, ayrıca ölü ve yaralıların kimliklerinin bir an önce tespit edilmesi ve Türkiye'ye nakledilmesi konusunda özen gösterilmesini istedi.
İsrail tarafı görüşmede Büyükelçi Çelikkol'a, operasyonda ölen ve yaralananlarla ilgili net bilgi sunamadı.
BAĞIŞ: BU BİR DEVLETİN YAPABİLECEĞİ BİR İŞLEM DEĞİLDİR
İtalya'da bulunan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemileri hedef alan saldırısıyla ilgili olarak, "İnsani yardım taşıyan bir gemiye böylesine bir saldırı düzenlenmiş olmasını kabul etmenin mümkünatı yok. Olayı şiddetle kınıyorum. Bunun izahatı olamaz. Bu bir devletin yapabileceği bir işlem değildir" dedi.
Bağış, sabah saatlerinden bu yana Türkiye'deki Musevi cemaati yetkililerinden kendisine telefonlar geldiğini belirterek, "Saldırı, Türkiye'deki Musevi vatandaşlarımızı da üzmüştür. Onlar da Türkiye'nin reaksiyonunu paylaşmaktadırlar" diye konuştu.
BM GENEL SEKRETERİ BAN: ŞOKE OLDUM, KINIYORUM
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, İsrail komandolarının Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırmasından dolayı "şoke olduğunu" söyledi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi ile ilgili bir toplantı için Uganda'nın başkenti Kampala'da bulunan Ban, saldırıda insanların öldürülmesini kınadığını belirterek, olayla ilgili kapsamlı bir soruşturmanın yaşamsal önemde olduğunu ifade etti.
Ban, İsrail'in bu kanlı saldırının nasıl olduğuna dair araştırma yaptıktan sonra acil olarak kamuoyuna açıklama yapacağına inandığını da kaydetti.
İSRAİL'DEN VATANDAŞLARINA: TÜRKİYE'YE GİTMEYİN
Bu arada İsrail, vatandaşlarından Türkiye'ye gitmemelerini istedi.
İsrail Başbakanlığından yapılan açıklamada, gemi saldırılarına karşı Türkiye'de yapılan protesto gösterilerine dikkat çekilerek, İsrail vatandaşlarına "Türkiye'ye gitmekten kaçınmaları" çağrısı yapıldı.
Açıklamada, halen Türkiye'de bulunan İsrail vatandaşlarından ise "dikkat çekmemeleri" ve "kalabalık yerlere gitmemeleri" istendi.
BARAK: BÜTÜN SORUMLULUK SEFERİ DÜZENLEYENLERE AİT
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, İsrail Genelkurmay Başkanı Gabi Aşkenazi ve operasyonu yürüten Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Meron ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, olaydan "üzüntü" duydukları söyledi, ancak bütün sorumluluğun seferi düzenleyenlere ait olduğunu ileri sürdü.
"Şiddete başvuranlar onlar. Gemiye çıkan askerlere coplarla, bıçaklarla ve silahla saldırılmıştır" iddiasında bulunan Barak ve yanındaki askeri yetkililer, 10 kişinin öldüğü operasyonda 10 askerin de yaralandığını söyledi.
"Askerlere karşı büyük bir şiddet uygulandığını, askerlerden birinin başından kurşun yarası aldığını" söyleyen İsrailli yetkililer, "askerlerin kendilerini tehlikede hissettikleri, o nedenle karşılık verdiklerini" öne sürdüler.
İsrailli yetkililer, askerlerin "itidalli davrandıkları, aksi takdirde daha üzücü sonuçların doğabileceğini" de savundular.
Operasyonun bu aşamaya gelmesiyle ilgili İHH İnsani Yardım Vakfını da suçlayan İsrailli yetkililer, "İHH radikal bir örgüttür, İslami unsurlarla ilintisi vardır" ifadesini kullandılar.
Barak, Aşkenazi ve Meron, filoya önceden uyarılar yapıldığını, ancak gemilere gönderilen tüm mesajların reddedildiğini söylediler.
ABBAS, FİLİSTİN'DE 3 GÜNLÜK YAS İLAN ETTİ
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, saldırıyı "katliam" olarak niteledi ve Filistin'de üç günlük yas ilan etti. Abbas, Filistin yönetimini bu akşam toplamayı planladıklarını belirterek, "bu akşam zor kararlar alacaklarını" söyledi.
Filistin yönetimi ayrıca, BM Güvenlik Konseyinin acilen toplanmasını istedi.
Baş müzakereci Saib Erakat da, gemilere saldırıdan sonra BM Güvenlik Konseyinin acil olarak toplanmasını talep ettiklerini belirtti.
HAMAS LİDERİ HANİYE SALDIRIYI KINADI
Gazze'deki Hamas hükümetinin lideri İsmail Haniye de, İsrail güçlerinin Gazze'ye yardım getiren gemilere müdahalesini kınadı.
Filoya İsrail'in müdahalesini "acımasız bir saldırı" olarak niteleyen Haniye, "BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'u, bu gemilerde bulunan dayanışma gruplarını korumak ve Gazze'ye güvenle gelmelerini sağlamak konusunda sorumluluklarını üstlenmeye çağırıyoruz" diye konuştu.
İsrail'in "Akdenizde korsanlık yaparak can aldığını" söyleyen Haniye, Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım konvoyundaki tüm fertlerin kahraman olduğunu ve ölenlerin de Filistin şehitleri olduğunu belirtti.
ARAP BİRLİĞİ YARIN OLAĞANÜSTÜ TOPLANIYOR
Arap Birliği'nin, saldırının ardından, alınacak önlemlerle ilgili karar vermek için yarın olağanüstü toplanacağı bildirildi.
Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Doha'da yaptığı açıklamada, saldırının ardından ortak bir Arap tutumu benimsemek için yarın Kahire'de toplanacaklarını belirtti.
AVRUPA PARLAMENTOSU'NUN SİYASİ GRUPLARINDAN KINAMA
Avrupa Parlamentosu'nun önde gelen siyasi grupları da, İsrail'in saldırısını kınadı.
Sosyalist Grup Başkanı Martin Schulz, "İsrail'in gemilerdeki sivillere, ölümcül silahlarla saldırmasının kabul edilemez olduğunu, İsrail askeri operasyonunun çizgiyi aştığını" söyledi ve uluslararası soruşturma talep etti.
Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Veronique de Keyser de, bu olayın AB'yi artık geri dönemeyeceği bir noktaya götürdüğünü belirterek, İsrail'in Gazze ambargosunu tamamen kaldırmaya zorlanması gerektiğini kaydetti.
Birleşik Sol Grup'tan yapılan açıklamada, İsrail'in uluslararası sularda düzenlenen ve uluslararası hukuku çok yönlü ihlal eden saldırısı şiddetle kınanarak, AB'ye İsrail'le ortaklık Anlaşması'nı derhal askıya alması çağrısı yapıldı.
Sol Grup, AP Genel Kurulu'nun bir sonraki oturumunda, AB Dışişleri Yüksek temsilcisi Catherine Ashton'ın da katılımıyla İsrail saldırısının görüşülmesini istedi.
MARTİN: BÜYÜK ENDİŞE İÇİNDEYİZ
İrlanda Dışişleri Bakanı Micheal Martin, saldırıyla ilgili olarak "büyük endişe içinde olduklarını" bildirdi.
Martin, yardım gemilerinde bulunan 9 İrlanda vatandaşının akıbetini araştırdıklarını belirterek, "Eğer ölümler doğrulanırsa, bu, İsrail ordusunun insani bir misyona yönelik tamamen kabul edilemez bir tepkisi olacaktır" dedi.
İKT SALDIRIYI KINADI
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT), İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısını kınadı.
Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde Medeniyetler İttifakı'nın 3. forumuna katılan İKT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu A.A muhabirine yaptığı açıklamada, "bu olayın uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini" söyledi.
BM'nin olayı tüm yönleriyle araştırmasını isteyen İhsanoğlu, uluslararası toplumu ve kuruluşları "İsrail'in hukuk dışı davranışlarını ağır şekilde kınamaya" davet etti.
Bu arada Suudi Arabistan'ın Cidde kentindeki İKT Genel Merkezinde kriz masası oluşturuldu.
HOLLANDA VE NORVEÇ'TEN TEPKİ
Hollanda, saldırı konusunda İsrail Büyükelçisinden "açıklama" yapmasını ve bir soruşturma açılmasını isteyeceğini bildirdi.
Norveç Başbakanı Jens Stoltenberg, İsrail ordusunun yardım gemilerine saldırması için "kabul edilemez" dedi ve İsrail'in Oslo Büyükelçisinin dışişleri bakanlığına çağrıldığını kaydetti.
DRUÇAS: BU DERECEDEKİ ŞİDDET HAKLI GÖSTERİLEMEZ
Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitri Druças ise, İsrail'in saldırısıiçin 'Bu derecede şiddet haklı gösterilemez' açıklamasında bulundu.
Druças, 'Atina'nın şiddet olaylarını kınadığını' bildirdiği açıklamasında, Atina'nın şu anki önceliğinin Yunan vatandaşlarının güvenliği ve güvenli bir şekilde ülkeye geri dönmeleri olduğunu kaydetti.
İsrail'in Atina Büyükelçisi ile biraraya geldiğini belirten Bakan Yardımcısı, görüşmede 3 Haziranda bitmesi beklenen Yunanistan-İsrail ortak tatbikatının bugün itibariyle sonlandırıldığını açıkladığını aktardı.
Yunanistan'a yarın gelmesi beklenen İsrail Hava Kuvvetleri Komutanı'nın ziyaretinin de iptal edildiğini belirten Druças, Atina'nın gelişmeleri yakından izlediğini, kamuoyuna bilgi verilmeye devam edileceğini sözlerine ekledi.
Druças ayrıca, İsrail'in Atina Büyükelçisini protestoda bulunmak üzere makamına çağırdığını belirterek, Büyükelçinin 'yalnızca filonun en büyük gemisi olan Türk bayraklı gemiye saldırıldığı' yönündeki sözlerini aktardı.
Druças, Türk gemisinde iki Yunan vatandaşının olduğunu, bunun dışında bir bilginin bulunmadığını kaydetti.
LÜBNAN'DA İSRAİL'İ PROTESTO GÖSTERİSİ
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta yüzlerce kişi, İsrail'in, Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırmasını protesto etti.
Lübnanlı, Filistinli ve Türklerden oluşan grup, BM binası önünde düzenlediği gösteride İsrail'i lanetledi, Türkiye'yi öven sloganlar attı.
Yaklaşık bir saat süren protesto gösterinde dev Türk bayrağı açıldı.
AHMEDİNEJAD: BU SALDIRI GÜCÜN DEĞİL, ZAAFIN GÖSTERGESİDİR
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, gemilere İsrail güçlerince düzenlenen saldırıyı, "Bu saldırı gücün değil zaafın göstergesidir" sözleriyle kınadı.
Ahmedinejad, dünya genelinden toplanan insani yardım malzemelerinin Filistin halkına ulaştırılmak istendiğini, ancak İsrail güçlerinin gemilerdeki yardımseverleri katlettiğini söyledi.
Mahmud Ahmedinejad ABD'ye atfen, "Atom bombası yapıp kullananlar ve bunu siyonist rejimin ihtiyarına sunanlar, bu rejiminin başlarına Nobel barış ödülü verenler, İran halkını terörist olmakla suçluyor. Ancak bugün bilsinler ki dünya halkları onlara gülüyor" diye konuştu.
İsrail'in yardım gemilerine saldırısının insan hakları savunucusu iddiasındaki ülkeler için bir sınav olduğunu belirten Ahmedinejad, bu ülkelerin ne kadar samimi olduklarının görüleceğini kaydetti.
BOSNA'DA DA İSRAİL PROTESTO EDİLDİ
Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da, Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısı nedeniyle İsrail protesto edildi.
Saraybosna'daki çeşitli üniversitelerden Türk ve Boşnak öğrenciler, tarihi Başçarşı'daki Çarşı Camii'nin önünde bir araya geldi. Ellerinde Türkiye, Bosna-Hersek ve Filistin bayraklarıyla İsrail'i kınayan sloganlar atan öğrenciler, parlamento binasına doğru yürüdü.
Burada bir süre oturan ve İsrail'i kınayan sloganlar atan eylemciler adına basın açıklaması yapan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi öğrencisi Salih Sağır, İsrail'in gemilere saldırısını 'insanlık dışı' olarak nitelendirdi.
FRANSA CUMHURBAŞKANI SARKOZY SALDIRIYI KINADI
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy,İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere düzenlediği saldırıyı kınadı.
Cumhurbaşkanlığı Sarayından yapılan açıklamada, "Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, İsrail'in orantısız güç kullanmasını kınadığı" ifade edilerek, Sarkozy'nin "trajediye neyin yol açtığının derhal açığa çıkmasını istediği" kaydedildi.
Fransa, saldırıyla ilgili bilgi almak üzere İsrail'in Paris Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığı'na çağırdı.
MÜBAREK, AŞIRI GÜÇ KULLANILMASINI KINADI
Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, İsrail tarafından Gazze'ye yardım götüren gemilere "aşırı güç kullanılmasını" kınadı.
Mısır halkı ve hükümetinin Gazze halkı ile dayanışma içinde olduğunu belirten Mübarek, Filistinlilere yönelik ablukanın kaldırılması ve buradaki halkın insani acısının sona ermesinin önemine işaret etti.
İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısının ardından Mısır'ın, İsrail'in Kahire'deki Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığına çağırdığı bildirildi.
ESAD VE HARİRİ'DEN ORTAK KINAMA
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad ve Lübnan Başbakanı Saad Hariri, İsrail'in Gazze'ye yardım taşıyan gemilere yaptığı saldırıyı kınadılar.
Şam'da bir araya gelen Esad ve Hariri'nin ortak bildirisinde, "Suriye Arap Cumhuriyeti ve Lübnan Cumhuriyeti, İsrail'in bu sabah, yıllardır abluka altında yaşayan Filistin halkına insani yardım taşıyan 'Özgürlük Filosu' gemilerinde bulunan sivillere karşı düzenlediği vahşi saldırıyı şiddetle kınıyor" ifadelerine yer verildi.
ASHTON'DAN SORUŞTURMA TALEBİ
Avrupa Birliği (AB) Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton da İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ı arayarak, gemilere kanlı müdahalenin ardından soruşturma açılmasını istediğini söyledi.
Ashton Varşova'da yaptığı açıklamada, İsrail Dışişleri Bakanına trajediyle ilgili derin endişesini ve bir soruşturma açılmasına gerek bulunduğunu ilettiğini belirterek, "Bu fırsatla Gazze'de bizzat benim de gördüğüm, insani yardım ihtiyacının yerine getirilmesinin gerekliliğinin altını çizdim" dedi.
İNGİLTERE, İSRAİL'İ İTİDALLİ DAVRANMAYA ÇAĞIRDI
İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, "İsrail'in itidalli davranması ve uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini" söyledi.
Hague, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısında hayatını kaybedenlerden dolayı duyduğu üzüntüyü ifade ederek, Gazze'ye bu yolla girilmemesi gerektiğini çeşitli riskler nedeniyle sürekli tavsiye etiklerini, ancak aynı zamanda İsrail'in itidal içinde ve uluslararası yükümlülükleri doğrultusunda hareket etmesine ihtiyaç olduğunu kaydetti.
BEYAZ SARAY: "CAN KAYBI VE YARALILAR OLMASINDAN DERİN ÜZÜNTÜ DUYUYORUZ"
Beyaz Saray, ABD'nin Gazze'ye yardım taşıyan gemilere İsrail'in düzenlediği askeri operasyonda can kaybı ve yaralılar olması dolayısıyla derin üzüntü duyduğunu açıkladı.
Beyaz Saray sözcüsü William Burton, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "ABD, can kaybı ve yaralılar olmasından derin bir şekilde üzüntü duyuyor, şu anda bu trajediye yol açan koşulları anlamaya çalışıyoruz" dedi.
WWW.TİMETURK.COM / TÜRKİYE AYAKTA…
Yurdun bir çok ilinde sokağa dökülen vatandaşlar saldırıyı protesto etti.
ELAZIĞ
Elazığ'da bir grup vatandaş İsrail'i protesto etti. İsrail'in Filistin'e insani yardım götüren gemileri basıp birçok insanın ölümüne sebep olması üzerine Postane Meydanı önünde toplanan bir grup vatandaş sloganlar atarak yaşanılan olayı kınadı.
Tekbirler getiren ve İsrail aleyhtarı sloganlar atan kalabalığın arasına giren Ramazan Güneş isimli bir vatandaş, ağabeyinin de Filistin'e giden yardım gemileri içinde olduğunu söyleyerek, "Allah'ın bize vermiş olduğu canı Allah'tan başka kimse alamaz. Biz Allah'a iman ettik, bu yola başımızı koyduk. Gerekirse bütün sülalemi bu uğurda feda ederim; ama benim burada zoruma giden bir avuç İsraill'inin 1 milyar müslümana bu zulmü yapmasıdır.'' şeklinde kalabalığa seslendi.
BATMAN
Filistin'e insani yardım götüren gemilere İsrail askerlerinin operasyon düzenlemesi Batman'da tepkiyle karşılandı. Sokaklara dökülen binlerce kişi İsrail'i lanetledi.
İsrail'in, Filistin'e insani yardım götüren gemilere operasyon düzenlemesi Batman'da tepkiyle karşılandı. Operasyon sonucunda çok sayıda ölü ve yaralı olduğu şeklinde haberlerin gelmesi tansiyonu daha da artırdı.
NEVŞEHİR
Nevşehir'de sivil toplum kuruluşları, Gazze'ye insani yardım taşıyan filoya İsrail gemileri tarafından saldırılmasını protesto etti. Protesto eyleminde onlarca kişi İsrail'e lanet yağdırdı.
KOCAELİ
Kocaeli'de toplanan vatandaşlar da, İsrail'in ''Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım'' konvoyundaki gemilere düzenlediği saldırıyı protesto etti. İzmit'teki Sabri Yalım Parkında toplanarak Türk ve Filistin bayrakları açan vatandaşlar, İsrail aleyhine çeşitli sloganlar attı.
URFA
İsrail askerleri, Gazze'ye insani yardım malzemesi taşıyan gemilere girerek yardım gönüllülerine ateş açması Şanlıurfa'da binlerce vatandaşı sokağa döktü.
İsrail donanmasının dün gece Gazze'ye yardım götüren başta Mavi Marmara olmak üzere 6 gemilik filoya yaptığı operasyon dünya ve Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Çok sayıda ölü ve yaralı olduğu belirtilen saldırı karşısında Şanlıurfa'da vatandaşların İsrail'e karşı yürüyüş başlatacakları bildirildi.
ERZURUM
Gazze'ye yardım götürürken İsrail'in saldırdığı gemilerde iki Erzurumlunun da olduğu bildirilirken, ilde yüzlerce vatandaşın katılımıyla protesto gösterisi düzenlendi.
İHH vasıtasıyla Gazze'ye insani yardım malzemesi götüren gemilere İsrail askerlerinin saldırısının ardından, Erzurumlular Ulu cami önünde toplanarak İsrail'i protesto etti. Ellerinde Filistin bayrakları bulunan vatandaşlar, yürüyüş yaparak slogan attılar. Daha sonra Lalapaşa camisinde öğle namazına müteakip gıyabi cenaze namazı kılınarak, basın açıklaması yapıldı.
Polis, kentte olumsuz bir olay yaşanmaması için geniş güvenlik tedbiri aldı.
Öte yandan Filistin'e giden yardım gemilerinde Erzurumlu Kenan Akçil ve Canip tunç isimli iki kişinin de olduğu öğrenildi.
MERSİN
İsrail'in Filistin'e insani yardım götüren gemiye yönelik saldırısına bir tepki de Mersin'den geldi. Filistin bayrakları taşıyan bir grup, üzerine kanı temsilen boya dökülen oyuncak bebekler ile İsrail'i kınadı.
Hastane Caddesi üzerindeki Memur-Sen Mersin İl Temsilciliği önünde toplanan göstericiler, caddeyi bir süre trafiğe kapatarak İsrail aleyhine sloganlar attı. Polisin müdahalesiyle yolu trafiğe açan eylemciler, yaptıkları ortak açıklama ile İsrail Deniz Kuvvetleri'nin Gazze'ye giden yardım gemilerine yapılan ve ölümlerle sonuçlanan müdahalesini kınadı. 'Kahrolsun İsrail', 'Katil İsrail Filistin'den defol' şeklinde sloganlar atıp tekbir getiren grup adına konuşan Mersin Gönüllüler Birliği Dönem Sözcüsü Ömer Erdoğdu, Gazze açıklarında yaşananları bir 'vahşet' olarak nitelendirdi.
BURSA
Bursa'da, İnsan Hakları Derneği İnsani Yardım Vakfı (İHH) önünde toplanan vatandaşlar İsrail'i protesto etti. İsrail bayrağını ateşe veren grup, daha sonra İstanbul'daki protesto gösterilerine katılmak üzere yola çıktı.
Bursa İHH Şubesi önünde toplanan yaklaşık 200 kişi, İsrail'in yardım gemilerine yaptığı saldırıyı kınadı. İsrail bayrağı yakan kalabalık, sloganlar atarak saldırıyı protesto etti. Sık sık tekbir getiren kalabalık, "İsrail şaşırma, sabrımızı taşırma", "Kahrolsun İsrail", "Oluk oluk kan aksa kurtulacak El Aksa" şeklinde slogan attı. "Mescid-i Aksa onurumuzdur", "Direnen Filistin kazanacak" yazılı dövizler dikkati çekti.
Mavi Marmara gemisinde bulunan Ömer Yüce'nin babası Bilal Yüce, Filistin'e destek için yola çıkan gemilere binen yardımsever insanların her türlü tehlikeyi göze aldıklarını ifade ederek, "İnsani olan bir yardımı, ne olduğu belli olmayan saldırganlar engellemeye çalıştı. Yardımseverler görevini yerine getiriyor" dedi. Yüce, açıklama yaparken gözyaşlarına hakim olamadı.
Saldırıyı protesto ettiklerini ve direnişin devam edeceğini ifade eden İHH yöneticisi Avni Günaydın, "Tamamen insani maksatla yola çıkan gemilere siyonist çete tarafından korsanvari saldırıda bulunulmuştur. Bunlar, önce gemilerin dünya ile bağlantısını sağlayan iletişim ağlarını kesmiş, ardından kardeşlerimizi şehit etmiştir. Bu saldırı yalnızca Ankara ve İstanbul'a değil, Londra'ya, Paris'e, bütün dünyaya yapılmış bir saldırıdır" dedi.
DİYARBAKIR
Türkiye'den Filistin'e gitmek üzere yardım malzemesi taşıyan gemiye İsrailli askerlerin yaptığı saldırıya bir tepki de Diyarbakır'dan gelirken, düzenlenen gösterilerde İsrail bayrakları yakıldı.
Öğlen namazı sonrası Ulu Camii bahçesinde toplanan kalabalık İsrail aleyhine sloganlar atarken, ölenler için gıyabi cenaze namazı kıldılar. Cenaze namazı sonrası Ulu Camii önünde bir araya gelen yüzlerce kişi, "Kahrolsun İsrail, Kahrolsun Amerika" sloganları attı.
KONYA
İsrail'in Gazze'ye insanı yardım götüren Mavi Marmara isimli Türk gemisine yönelik saldırıların ardından Konya Sivil Toplum Platformu tarafından düzenlenen mitingde binlerce kişi toplandı. İsrail bayraklarının yakıldığı protesto mitinginin ardından yüzlerce kişi, tepki için otobüslerle Ankara'da bulunan İsrail Büyükelçiliği önüne hareket etti.
RİZE
Rize'de sivil toplum kuruluşları (STK), İsrail?in Türk yardım gemilerine düzenlediği saldırıyı vahşet olarak değerlendirdi.
İsrail saldırIsının ardından bir açıklama yapan STK'lar, yapılan saldırıya dünyanın kayıtsız kalmamasını istedi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Cem Temizel, yaşlı kadın ve çocukların bulunduğu insani yardım gemilerine yapılan keyfi ve vahşi saldırıyı şiddetle kınadıklarını bildirdi.
İZMİR
Konak Meydanı'nda toplanan yaklaşık 500 kişi İsrail bayrağı yaktı, "Kahrolsun İsrail", "Katil İsrail hesap verecek" şeklinde sloganlar attı. İsrail bayrağını yakan öfkeli kalabalık bir ağızdan marşlar söyledi. Grup adına bir konuşma yapan İHH İnsani Yardım Vakfı Üyesi Burhanettin Kansızoğlu, Mavi Marmara gemisi ile birlikte yola çıkanlar için sabaha kadar dua ettiklerini ve bundan sonra da dua edeceklerini söyledi. Bir başka İHH üyesi Rasim Çağlar da gemilerde Filistinli vatandaşlara can simidi olacak malzemeler olduğunu söyledi. Çağlar, yaptığı açıklamada, "Gemilerde insani yardım gönüllüleri, yazarlar, sivil toplum kuruluşları yetkilileri ve gazeteciler vardı. Kardeşlerimiz gemiden kurtuluncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bir an evvel adım atılmalı, İsrail'e yaptırımlar uygulanmalı. Aksi halde direnişe devam edeceğiz" dedi.
VEZİRKÖPRÜ
Eğitim-Bir-Sen Vezirköprü Şubesi basın açıklaması yaparak İsrail terörüne tepki gösterdi.