Menu
HECE DERGİSİ HEP ÖNDE:
Haberler • HECE DERGİSİ HEP ÖNDE: "Düşüncede, Edebiyatta, Sanatta MODERNİZM VE POSTMODERNİZM" ÖZEL SAYISI ç ı k t ı

HECE DERGİSİ HEP ÖNDE: "Düşüncede, Edebiyatta, Sanatta MODERNİZM VE POSTMODERNİZM" ÖZEL SAYISI ç ı k t ı

Geçtiğimiz günlerde yayın hazırlıklarını haber verdiğimiz HECE yeni özel sayısıyla okura ulaştı: DÜŞÜNCEDE, EDEBİYATTA, SANATTA MODERNİZM VE POSTMODERNİZM.

Konuya ilişkin yüzü aşkın yazının ve onlarca soruşturmanın yer aldığı HECE özel sayısı, şu yazıyla takdim edildi:

Modernizm kavramıyla Postmodernizm kavramının varoluş sebepleriyle tarihî ve toplumsal arka planları elbette Batılı. Ancak bu kavramlara değin ulaşan bilgi birikimiyle yaşantı deneyiminin, felsefî ve düşünsel kökenleri, her ne kadar coğrafyamızda doğmamış ve bu kavramların varoluşsal durumlarına coğrafyamızla kültür dünyamız katkı yapmamışsa da 19. yüzyıldan itibaren eklemlenmeye, bir parçası hâline gelmeye çalıştığımız, başka bir deyişle 'can attığımız' ana karanın algı biçimleri olmalarından ötürü bu kavramlar bizi, iki yüzyılı aşkın bir süreden beri derinden etkiledi. Çünkü bu paradigmalar, öncelikle doğdukları ana karanın insanını, toplumunu, coğrafyasını derinden etkilemiş, âdeta belirlemiş ve nihayet Yeniçağın başından itibaren bütün dünyayla birlikte kültürümüzü, düşüncemizi kısaca bütünlüğümüzü derinden sarsmaya başlamıştır. İlk sarsıntıyı "Bundan böyle gavura 'gavur' denilmeyecek!" ironisiyle karşılayan insanımız, bu etkilenme ve eklemlenme sürecinin sonunu da henüz görebilmiş değil.

Kavramsal olarak 'karşı'lıktan beslendiği hâlde, kendi düşünüş biçimi söz konusu olduğunda 'karşı'(t)lığa asla tahammül edemeyen Modernizm, bir ideoloji, bir 'izm' olarak doğduğu topraklarda birbirine karşıtmış gibi görünen iki değer dizgesiyle dünyayı algılama, yorumlama dikkati geliştirmiş; en önemlisi de iki büyük Paylaşım Savaşı'yla insanlığa bitimsiz acılar yaşatmıştır. Evreni tek bir bakma noktasından/perspektiften görmeye, algılamaya üstelik bu görme noktasını da tepeden inmeci, totaliter bir hoşgörüsüzlükle herkese dayatan, merkezîleştiren Modernizm, her şeye karşın evrensel bir denetlenemezliğe kavuşmuş, küresel anamalcı sermayeyle birlikte evrimini son aşamasına değin sürdürmüştür.

Modernizm, İkinci Paylaşım Savaşı'yla -her ne kadar tam tersini savunanlar varsa da- Postmoderniz'e evrilir. Bu evrilme süreci de yine 'karşı'tlıktan beslenir. Bazılarına göre 'Tarihin sonu' olan bu süreç, her türlü 'bilgi' ve 'değer'in karşısında, ânın ve hazzın egemenliğiyle, kaosla bekli de selefinden daha yıkıcı boyutlara taşıyacak...

* * *
HECE dergisi, on altıncı özel sayısını daha önceki özel sayılarının birikim ve perspektifiyle büyütecini, 'gavur' dememeye karar verdiğimiz günden 'tütün yasakları'nın yürürlüğe girdiği 19 Mayıs 2008'e değin bizi; Düşüncede, Edebiyatta, Sanatta derinden etkileyen Modernizmden Postmodernizme çeviriyor.

Aslında aydınlarımızın, entelektüellerimizin, sanat ve edebiyatçılarımızın bugüne gelene değin farklı bağlamlarda çok tartıştığı Batı Olgusu bu özel sayıda, önceki tartışma bağlamlarından çok daha değişik, çok daha köklü bir bağlamda irdelenme zemini buluyor. Ancak HECE, Batı Olgusu'nu böylesine ansiklopedik bir özel sayı hacminde, Modernizm/Postmodernizm bağlamıyla tartışmanın bu alandaki sorunları: I. Düşünsel, Felsefî Arkâplan II. Edebiyat III. Sanat, Mimari, Resim IV. Sinema, Tiyatro ve Tv. olmak üzere dört ana başlık altında inceledikten sonra V. Bölümde, konuyla ilgili geniş bir Soruşturma'ya yer verip bir de Kaynakça hazırlayarak altı bölümde konuyu hülasa ederek çözümleyeceğini, bu alandaki bütün açmazlarımıza teklifler getireceğini iddia ediyor değil. Daha önce yayımlanan on beş özel sayıda olduğu gibi bu özel sayıyla da HECE, devraldığı ve ait olduğu düşünce, kültür, sanat ve edebiyat mirasını geliştirmeyi; siyasal, kültürel, sanatsal duruşumuzun daha iyi, daha dolaysız kavranmasına katkı yapmayı amaçlıyor. Kısaca söylemek gerekirse sorumluluğunu yerine getiriyor. Bu sorumluluk bilincinin on iki yıldan beri 138. kez aylık; on altı kez de özel sayı hacminde somutlaşmasının herhangi bir karşılık bulup bulmadığı HECE dergisini doğrudan ilgilendirmiyor. Ancak dergi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sorumluluğunu daha iyi yerine getirmek için bütün birikimini seferber edecek; her türlü öneriyle gönül, fikir, düşünce, yazı katkısıyla eleştirel katkılara açık olacaktır. Yine amatör ruhumuzu koruyarak profesyonelce ürünler vermeye devam edeceğiz.

* * *
HECE'nin devamlılığı, artık gelenekselleşen her yıl iki özel sayıyla 2009 yılında da sürecek: On altıncı özel sayımızın yayına hazırlandığı günlerde planlamasını bitirdiğimiz, Türk edebiyat ve düşüncesinin yönelimlerini belirleyen kişiliklerden birini konu edinen özel sayılarımızın dokuzuncusu; Bozgunda Bir Fetih Düşü: Yahya Kemal Özel Sayısı, on yedinci özel sayımız olarak 01. 01. 2009'da yayımlanacak.

Burada 01.01. 2008'de yayımladığımız, Karakter Âbidesi ve Bir Çığlık Olarak Mehmet Âkif Özel Sayısı'nın kısa bir süre sonra tükenmesinden dolayı okurlarımıza teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Baştan sona bir kez daha gözden geçirip elimize geçen son bir mektup ve kaynakçasını güncelleyerek ikinci baskısını yaptığımız bu özel sayının, şairin adına ve mirasına yakışır bir sayı olduğundan dolayı kıvanç duyduğumuzu bir kez daha yinelemeliyiz.

* * *
HECE dergisinin 138/139/140. sayısı, aynı zamanda özel sayılarımızın on altıncısının planlanma ve tasarım aşamasındaki katkılarından dolayı Şaban Sağlık, Cemal Şakar, Necip Tosun'a, Amerika'dan soruşturmaya katılan akademisyen ve romancı Robert D. Vivian'a, kaynakçasını yine büyük bir özveriyle hazırlayan Yusuf Turan Günaydın'a ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

Verdikleri sözde durmayıp yazılarını yazmayan ve sorumluluklarını yerine getirmeyen Şerif Aktaş, Erdal Çakır, Yücel Bulut ve Faruk Deniz'in programımızı deldiklerini de okurlarımızın bilmesini isteriz.

Yeni sayılarımızda, özel sayılarımızda buluşmak dileğiyle...

HECE