DOĞAYA VE OKURA VEDA
İslamcılık modern karekterinden taşıdığı tüm sorunlara rağmen evrensel meselelere duyduğu ilgi ve modernliğin ve bu eksende batının küresel politikaları karşısında engelleyici olmasa bile yavaşlatıcı direniş hattı ile küresel ölçekte mevcut dünya sistemine hem meydan okuyan hem de ona karşı güçlü bir alternatif olacağını ima eden bir konumdaydı ancak mecut sistem islamcılığı en zayıf noktadan onun başkaldırdığı geleneği kendine eklemleyerek vurdu.
Böylece muhafazakarlık olarak kapitalizme eklemlenmiş, batının güç paradigması tarafından ayartılmış adalet değil iktidar ideolojisi olan sağcılık tarafından içten fethedildi. Böylece kalkınma, ekonomik büyüme, güçlü olma adına islamı değerlerin içi boşaltılıp, islam folklorik bir geleneğe dönüşmeye başladı. Bu durumun en hızlı yaşandığı ülke ise Türkiye. İslamcılık ile sağcılık arasında gel gitleri olan refah partisi ile başlayan Türkiye islamcılığının iktidar serüveni AKP ile bir tür intihara dönüştü. İslamcılıktan sağcılığa doğru yaşanan değişim AKP ile tamamlanmış oldu.
Hal böyle olunca benim gibi İslam ile ekolojizim arasında bağlar oluşturmaya, anarşizm ile islam arasında bir diyalog kurmaya çalışan bir yazar da yeterince ilgi görmez oldu. Anasır-ı Erbaa adı ile metafizik bir doğa tasavvurunu oluşturmaya çabalayan, bunu yaparken de mevcut sistemin doğa üzerinde yarattığı yıkımın çetelesini tutan müslüman bilincin bu yıkım karşısında seyirci değil müdahil olacak bir unsur olması gerektiğin i söyleyen bu ağızı kimse fazla dinlemedi. Bir süre sonra rutinleşen ve şöyle bir bakılıp geçilen bir sayfa da ne söylediği tam anlaşılamayan, çoklukla entelektüel gevezelik yapan bir tuhaf solcu yazar olarak gerekn ilgiden yoksun kaldım. Amcım olan islami bilincin doğa karşsında ki yıkıma müdahil olan ve muhalefetin içinde yer alarak ona bir yerde bu toprakların ruhunu da vermesi gerektiğini söyleyen ben umursanmaz hatta herşeye karşı çıkan, iyi niyetli ama salakça fikirler ile ortada dolaşan bir konumuna düştüm.
Hayatım boyunca hep muhalif oldum, güçten güç mantığından nefret ettim uzak durdum, mevcut statükoyu muhafaza etmeyi öncelikli sayan fikirlerin karşısına dikilen biri oldum. O yüzden de bu sayfanın artık kendisinin kendini tekrar eden bir statüko olduğunu düşündüğümden, artık bu sayfayı ayda bir yapan, yerine sağlık ve bilim teknik gibi haberlerin yer aldığı, köşe yazarının ise artık bir süre dinlenmesi gereken bir konumda olduğu sayfaya geçiyorum. Doğaya ve doğanın yıkımını kendi hayat düsturunun birinci önceliği görmeyen okurlarıma bu yazı ile şimdilik veda ediyorum. Her türlü kurum bir süre sonra kendini tekrar ederek statükoya dönüşür ben de karşılığını bulmayan ve kendini çoğaltmayan fikirlerin kaderinin bu olduğunu düşündüğümden, kendi ipimi kendim çekerek kendimi imha ediyorum. Yaşasın Anarşi. Yıkım yapmanın ön koşuludur. O yüzden yeni bir dünya için eski beni yıkıyorum.
Elveda ey okur, sizleri siyaset denen güç şeytanı ile baş başa bırakıyorum.
(ÖZGÜN DURUŞ, 03 MAYIS 2010)