Slacktivism; tembel (slacker) ve aktivist (activism) kelimelerinin birleşmesiyle oluşan, sanal dünyanın kontrolsüz akımı diye tanımlanabilir.
Teknolojinin insan ruhunu her geçen gün akıl almaz yolalışıyla, hâkim olunması zor bir yöne doğru göç ettirdiği, kurgulanan muhayyel hayatlarla, asıl benliklerin gün yüzüne çıktığı, yeni devrin sanal şahitleri(slacktivist) nin izm’i.
Modern hayat her yönüyle insana ve doğaya hükmedişini hızla sürdürüyor.
İnsan, henüz bedenlerin yaratılmadığı bir alem (ruhlar) den, dünyaya getirilişine ve ahiret sonrasına kadar hep bir iletişim süreci içerisinde bulunur.
İletişim hayatın her anını kapsar. Zaten insan da böyle bir ihtiyaç içerisindedir.
Kendi varlığının bilincine ulaşan insan, dış dünyayla bir iletişim çabasına girişir. Doğru iletişimle yaşanan manevi oluşumların etkisi insana huzur ve mutluluk getirerek beraberinde bir güç, bir sinerji oluşturur. Doğru etkileşimler de beraberinde doğru değişimleri getirir.
Fakat insan kendi doğal fıtratından uzaklaşıp zaaflarına yenik düştükçe, manevi değerlerinin tahribatı giderek artar.
Sanal dünya, insanın varolan tüm duygularını tahrik ederek her geçen gün binlerce ömrü tüketmeye hazır, tılsımlı kapılarından uzattığı binbir türlü yemle insan benliğini merakın derinliklerine sürükleyip, gerçek gerçek(lik)ten uzaklaştırarak onları kendi hiper-reel dünyasına esir ediyor.
Aklı devre dışı bıraktırıcı, yanlışın yanlış olduğunun bile hissedilemeyeceği, düşünülemeyeceği esrarlı ortamlar hazırlıyor. Zaten insan da, fıtratî zayıflığı her zaman gözönünde bulundurulabilmesi gereken, durum ve şartların oluşturduğu bazı ortamlarda kontrollü bir gidişat sağlayamazsa, aklıyla hareket etme hasiyeti güçsüzleşebilen bir varlıktır.
En değersiz gibi görünen şeylerden, en değerli şeylerin mesajlarını verebilir. En değerli şeyleri de, en değersiz şeylermiş gibi gösterebilir. İsterse, dilerse her şeyi izafi (göreceli) konuma getirebilir.
Dünya üzerinde iletişim, araştırma, geliştirme adı altında sonsuz dünyalara açılan bu alan sosyalleşme ile birlikte asosyalliği de beraberinde getirerek hayatın dengesini allak bullak eden iki yüzü keskin bir kılıç gibi karşımızda duruyor.
Psikologlar da bunun üzerinden yaptıkları çıkarımlarda, modern hayatın insana yalnızlaşmayı dayatması sonucunda, gelecekleriyle ilgili yoğun kaygıları beraberinde getirdiğini söyleyerek, din gibi köklü anlam sağlayıcılardan giderek uzaklaştıklarını, sahte aidiyetlere başvurduklarını belirtmiştir. Bilgi edinme adına temiz niyetler ve samimiyet olmadığı zaman da, insanın ahlakî kişiliği ve sorumluluk duygusu bundan büyük ölçüde zarar görüyor.
Cinsiyet üzerine kurulu grup ilişkilerin yalnızca heyecan, merak, macera, tatminlik üzerine arayışları da son hızla sürdürülüyor. Her türlü aşırılık faydalarıyla birlikte barındırılıp, bir işlev olarak her türlü muhteva ayırımı yapılmadan kullanıcılarına ulaştırılıyor. Bir tık ile sayısız kitlelere ulaşabilmenin gücüne rağmen, iletişimin sınırsız hale geldiği bir çağda insanlar birbirleriyle ne kadar iletişim kurabiliyorlar.
Keyfe halel getirmeden oturduğu yerden oldukları gibi değil, olmak istedikleri kimliğe bürünüp her konuda ahkam kesmeye başlayanlar, sanal poligonların atış birincileri olup çıkıyor. İkinci, üçüncü hatta sayısız kimliklere bürünenler, bu başdöndürücü dünyanın kendisine sağladığı özgürlükleri kuralsız ve vicdandan uzak bir tavırla uygulamaya geçiriyor. Duyarlılık kampanyaları artırılıp, vicdanlar bir tıkla rahat ettiriliyor.
Kontrolsüz bir şekilde ilerlemeye sebep olan ve yanlışlarla doğruların artık ayırd edilmesine bile imkan tanımayan bu yapı, fırsatçılara her daim yeni zeminler hazırlarken, diğer yandan bu zararları engellemeye çalışan firmalar ve kuruluşlar da yeni yeni projeler üretme yolunda çabalarını devam ettiriyorlar. Doğru ve yanlışın, iyi ve kötünün mücadelesi bitmek bilmez savaşını sürdürüyor.
Gerçek yaşamın bir parçası haline gelen bu sanal dünya, içinde her şeyi barındıran, yaşadığımız yerin sokakları gibi.
Kötülükler ve güzelliklerin içiçe bulunduğu, neyi arzu ediyorsak, hangi sokağa girmeyi irademizle tercih ediyorsak, onunla karşılaştığımız sokaklar…
Artık yeni bir devrin şahitleriyiz!!
(2011 Ocak)
İstanbul doğumlu. Edebiyat alanında, kitap eleştiri, analiz, deneme yazıları yazıyor. Ayna İnsan Kültür ve Edebiyat Dergisi'nin İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Halen serbest düzeltmenlik ve editoryal çalışmalar yapıyor. Star Gazetesi, Yeni Şafak Gazetesi, Karar Gazetesi, Hece Edebiyat Dergisi, İtibar, Şiar, MOCCA Dergisi, Edebistan'da aktif olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Yazarın spesifik portre çalışmaları da bulunmaktadır.