Menu
DÜNYA EDEBİYATINDA CİNAYET
Deneme/İnceleme/Eleştiri • DÜNYA EDEBİYATINDA CİNAYET

DÜNYA EDEBİYATINDA CİNAYET

Başkasının elinden ölüm, dünya edebiyatında en ilgi çeken temalardan biridir. Suçun korkusu ve büyüsü her zaman edebi bir mesele olmuş ve büyük eserler doğurmuştur. Kutsal metinler bile bir cinayete, Habil'in kardeşi Kabil tarafından öldürülmesine atıfta bulunur.

Tarihteki ilk yazılı anlatı olan, MÖ 2000'lerden kalma ve eski Mezopotamya'daki Sümer 
kültürüne ait olan Gılgamış Destanı da bu konuyu ele alır. Eleştirmenlere göre Gılgamış Destanı, ölümlülüğe ve ölümsüzlüğe atıfta bulunan ilk edebi eserdir.

Tam anlamıyla bir edebi ürün olarak görülmese de, eski Mısır'a ait bir dizi cenaze metninden 
oluşan Ölüler Kitabı da ölenlerin öbür dünyaya yolculuklarına ışık tutar. Ayrıca eski Yunan edebi metinlerinde de ölümün önemli bir rol oynadığını görmek mümkündür. Örneğin Homeros, Odysseia isimli eserinde ölümün ideolojik işlevine işaret eder.

Romalı yazar ve düşünür Seneca da yazılarından birinde, doğduğumuz andan itibaren ölmek 
zorunda olduğumuz kesin olduğundan, insanlara ölümden acı çekmemelerini tavsiye etmektedir. Ayrıca detaylı incelendiğinde Klasik Roma Edebiyatının imparatorların ölüm tarihlerine göre bölünerek şekillendirildiği fark edilir ki bu da ölümün bir ülkenin edebiyatını şekillendirecek denli kuvvetli bir etkisi olabileceğini gözler önüne serer.

Sözlü Arap masallarının IX. yüzyılda yapılmış bir derlemesi olan Binbir Gece Masalları aynı 
zamanda ölüm temasına da gönderme yapar. Efsaneye göre masallar, eşi tarafından aldatılan şahlar şahı Şehriyar'ın kadınlardan intikam alma hissi ile beraber olduğu her kadını öldürmesiyle başlar. Sıra vezirin kızı Şehrazat'a geldiğinde Şehrazat her gece Şehriyar'ı oyalamak için masallar anlatır. Genç kadın, hayal gücü, bilgeliği ve öngörüsü sayesinde sultan olana kadar her gece hayatını kurtarmayı başarır.

Ölümü edebi kariyerinde takıntı hâline getiren iki yazar olan Dante ve Shakespeare'i de aynı 
düzlemde incelemek mümkündür. Kendi ölümü üzerinden Cehennem, Araf ve Cennet tasviri yapan Dante, ölüm ve ölümden sonrasını hayal gücüyle hikâye ederken, Shakespeare ise babasını öldürüp annesiyle evlenen amcasından intikam alma arzusuyla yanan Prens Hamlet üzerinden cinnet ve cinayeti ele alır. 

Miguel de Cervantes'in yazdığı İspanyol Edebiyatının en değerli eserlerinden biri olarak kabul 
edilen Don Kişot da bu temadan kaçamaz. Yazar eserinde ölümü herhangi bir eylemde mevcut olan bir olasılık olarak ele alır ve bu nedenle hayatı ölüme kadar olan bir trans olarak görür. Dünyaca ünlü Fransız yazar Emile Zola'nın natüralizmin en iyi örneklerinden kabul edilen eseri Thérèse Raquin'de aşk ve cinayet, determinist bir bakış açısıyla ele alınmıştır. 

Bazı farklılıklara rağmen yaşamın karşıtı olan ölüm, tüm edebiyatlarda ve zamanlarda verimli bir 
ilham kaynağı olmuştur. Siyasi ve sosyal tarih farklı açılardan ele alsa da şair Rilke'nin dediği gibi, "ölüm içimizde yaşar ve her gün birbiriyle bağlantılıdır." 

İnsanların birbirlerini öldürmesine duyulan merak ve dehşet, dünya kurulduğundan bu yana 
binlerce değişik şekilde anlatılmıştır. İşte bu noktada cinayete adanmış özel bir tür olarak karşımıza poliseye roman çıkar. Manuel Vázquez Montalbán tarafından yaratılan Dedektif Pepe Carvalho, bu türü İspanya'da kitlesel bir fenomene dönüştürürken, Henning Mankell'in Dedektif Wallander'i ile İsveç'in güçlü suç kurgu ekolü başlamıştır. Polisiye ya da suç romanı alanında, Dedektif Hercule Poirot'un yaratıcısı İngiliz kadın yazar Agatha Christie en ünlü ve üretken kalemlerden biri olarak karşımıza çıkar. Sir Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes isimli karakteri ise bütün bu kurgu karakterlerden ayrılarak başlı başına bir kusursuzluk timsali olarak zirveye yerleşir. 

Türk Edebiyat Tarihinde ise cinayet ve polisiye roman dediğimizde karşımıza ilk Ahmet Mithat 
Efendi çıkacaktır. Esrar-ı Cinayat edebiyat tarihimizin ilk polisiye romanıdır. Ayrıca, Cingöz Recai'nin yaratıcısı Peyami Safa, Yolpalas Cinayeti'nin yazarı Halide Edip Adıvar, Bir Cinayet Romanı isimli kitabın yazarı Pınar Kür ve elbette edebiyatımızda polisiye roman alanında çığır açmış olan Ahmet Ümit polisiye roman denince akla gelen yazarlarımızdandır.

Başkomiser Nevzat karakterinin yaratıcısı ve Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, Patasana, Sultanı 
Öldürmek, İstanbul Hatırası gibi birçok kitabın yazarı olan Ahmet Ümit bir röportajında cinayet ve polisiyeyi şöyle tanımlar: "Polisiye benim için sadece 'cinayet, suçu kim işledi, suçlu kimdir?' değil, karakterin neden cinayet işlediğidir. Bir insan bir insanı neden öldürür, kötülük nerede? İçimizde mi dışarıda mı? Kötülük olmadan insan nasıl yaşar? İyilik bir seçim midir yoksa kendiliğinden mi gelir? Bütün bu soruların cevabıdır. Yani benim için suç ya da cinayet insanoğlunun varoluşuyla ilgili bir şeydir."

BESTE
BESTE BEKİR BESTE BEKİR

Şair ve Yazar

Şair, yazar ve öğretmen. Edebiyat dünyasına henüz dokuz yaşındayken yazdığı anne ve öğretmen konulu şiirlerle adım attı. İstanbul Erkek Lisesinde okumuş olan şair/yazar, lise yıllarında katıldığı şair İbrahim Minnetoğlu anısına yapılan şiir yarışmasında "Bana Kendini Getir Gelirken" isimli şiiriyle üçüncülük kazandı. Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı ile Alman Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun olan Beste Bekir, çeşitli özel eğitim kurumlarında Almanca, Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra bir vakıf üniversitesinde Türkçe okutmanı olarak çalıştı. Yüksek lisansı Marmara Üniversitesinde Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalında sürmektedir.Seçkin edebiyat dergilerinde şiir, çeviri ve denemelerine yer verilen sanatçının Saklı, Kırgın Günçiçeği, Hayalin Işıltılar İklimi ve Zembereğin Sancısı adlı dört şiir kitabı, ayrıca dergilerde çıkan ve en beğenilen biyografi, deneme ve şiir çevirilerini bir araya topladığı "Kalemimden Dökülenler" isimli bir kitabı mevcuttur.

Daha fazla görüntüle
Diğer Yazıları