Kitabın İsmi: Anarşist Felsefe
Basım Yılı/Basım Yeri: 2007, İstanbul
Sayfa: 303
“Kimsenin kölesi olma efendisi de çünkü başka bir dünya mümkündür.” Evet, kendime gerçekten böyle bir dünya mümkün müdür diye sorarak aldım kitabı elime. Aynı soruyu size sorayım: Mümkün müdür? Ya da durun, zaten böyle yaşayan toplumlar bulunmamış mıdır yeryüzünde?
Kitabın yazarı Orhan DÜZ, bizi felsefe konağına misafir ediyor. ilk önce ‘anarşi’ kelimesinin etimolojik kökeninden bahsediyor. Siz şöyle bir iç geçirip tam düşüncelere dalacakken yolculuğunuz başlıyor. Kitap, “Siz böyle biliyordunuz ama aslı böyle, yanlış biliyorsunuz, ikna oldunuz mu?” diyor adeta. Yazar, anarşiyi size anlatabildiği kanaatine ulaştığında dünya üzerindeki anarşist gruplardan, anarşide dinin yerinden, anarşinin simgelerinden bahsediyor. Daha sonra Emma Goldman, Bakunin gibi anarşizmin güçlü savunucularının (ya da öncülerinin) hayatlarını ve davalarını anlatıyor beş çayıyla birlikte. Yazarların biyografilerinden sonra yazdıkları makaleler karşılıyor sizi konağın bahçesine çıkarken. Böylece bir de o insanların gözünden bakıyorsunuz meselelere. Bakunin bir yerde “Tanrı eğer gerçekten var olsaydı (ki var; bu, onun için kötü bir haber olsa gerek.) insanlığın onu özgürlüğü adına yok etmesi gerekirdi” diyor. Yani Bakunin bir yaratıcısının olmasını özgürlüğe aykırı buluyor! Oysa biz biliyoruz ki, bu dünya bizim için zaten bir esaretten başka bir şey değildir! Ve yine biliyoruz ki; özgürlük, meşru dairede her istediğimizi yapabilmek değil midir? (En azından bana göre ). Bize vaat edilen şey, tam da bu değil midir? Kitaba dönecek olursak; konaktan ayrılmaya karar verdiğinizde yine güçlü temsilcilerle yapılan birkaç röportaja (Noam Chomsky, John Zerzan, Todd May) konuk oluyorsunuz. Ayrılmak üzere olduğunuzu bildiklerinden size birkaç öğüt veriyorlar.
Kitabı kapattığımda şunu düşündüm: Bir kıta en fazla kaç kere keşfedilir? Bir mi? Evet aynen öyle, en fazla bir kez keşfedilir bir kıta. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok derler ya, bu durum da biraz öyle. Gerçi çok acımasız olmamak lâzım, zira her ideolojide kıtalar tekrar tekrar keşfedilir, devletler yıkılır devletler kurulur…
Anarşizmi merak ediyor ve kafanızda bu ideolojiye ait sorular taşıyorsanız “Anarşist Felsefe” sizin için doğru bir seçim olabilir. Kitabı okur da anarşist olmaya karar verirseniz size anarşizmin vaat ettiklerinden daha fazlasını vermiş olan -bakın dikkat edin vaat etmiş bile demiyorum- bir tılsım verebilirim. Çok uzağa gitmenize, ütopyalara mahkûm olmanıza da gerek yok. Bir 14 asır öncesine gitmek yeterli olur sanırım…