
“Bazı Arabesk Şarkıların Uzun Girişleri” isimli kitabınız Loras Yayınları çatısı altında okuyucuyla buluştu. Peki sizin için yazma süreci nasıl ve ne zaman başladı?
Yazma süreci zaman olarak tabi ki çok eskiye dayanıyor. Çevremde edebiyat ile ilgilenen kişilerin olması okumaya, yazmaya, öyküye temas etmeme vesile oldu diyebiliriz. İlk başlarda kendi kabuğumda oluşturduğum ve yalnızca kendi özelimde değerlendirdiğim metinlerim vardı. Daha sonra bir kırılma noktası yaşadım ve Akif Hasan Kaya ile öykü üzerine çalışmaya başlayınca edebiyat yolculuğum ciddi bir hâl aldı. Bu sayede sadece metin oluşturma değil, doğru okuma, metni tartışma, kurgu ve öyküler hakkında düşünme konusunda adım atmış oldum. Süreci bu şekilde özetleyebiliriz.
İlk kitabınızı yayımlatmak nasıl bir deneyimdi? Kitabınızın ortaya çıkış sürecini biraz anlatır mısınız?
İlk kitabın yayımlanması tabi ki özel, heyecan verici bir durum. Belki de ne kadar uzun olduğu bilinmeyen bir yolculuğun ilk durağı. Kitabın iki kapağın arasına girmeden önceki hikâyesinin özeti mahiyetinde demek doğru olur. Kitap yolculuğunun geçmişinde dergiler boyutu var elbette. Metinler üzerinde tempolu bir çalışma takvimine giriyorsunuz ister istemez. Düşünme, kurgu, biçim ve olay örgüsü üzerine emek harcıyorsunuz. Dergilerde yayımlanan metinler benim için öğretici, öykü üzerinde ayrıntılı çalışma yapmaya vesile olan ve nihayetinde yazıyla ilgili kazanım sağladığım çalışmalar oldu. Uzun bir sürenin sonunda biriken metinler öykü dosyasının hazırlanmasına yol açtı.
Kitabınız 14 öyküden oluşuyor. Peki öykü yazarken en çok neyi önemsiyorsunuz?
Öykünün nihayete ulaşması için birçok ölçüt var hepimizin bildiği gibi. İyi bir başlangıç, atmosfer, olay örgüsü, öykünün hikâyesi, biçim, üslup, gereksiz cümlelerden kaçınma, akıcılık gibi birbirini tamamlayan özellikler öyküyü yukarı taşıyor. Benim için öykü dilinin sade ama etkili olması çok önemli. Süslü cümleler yazma uğruna okuyucunun odağını kaybedemezsiniz. Bazı öyküler çok uzun süre kafanızda dolaşıyor dolaşıyor ve sonunda tamamlanıyor. Bazı öyküler ise sizi hemen yazmaya itiyor, peşine takıyor, sürüklüyor. Kısacası öykünün bir şekilde kafanızda son halini alması ve anlatımın tamamlandığına ikna olmanız gerekiyor.
Yazma sürecinizde sizi en çok zorlayan ya da çok düşündüren öykünüz hangisiydi?
Her öykü sancılı bir aşamanın sonucunda ortaya çıkıyor. Metnin bütününü oluşturan parçaların eksiksiz bir şekilde yerli yerine oturması, kurgunun tamamlanması zaten zorlu bir süreç. Düşünme boyutundaki sorgulamalar da yorucu bir hayli. Yalnız bazı öyküler diğerlerine göre daha çok zorlayabiliyor insanı. Ne kadar öyküyü bitirseniz de içinizde bir eksiklik hissi olabiliyor. Bu durum metni daha çok sorgulamaya, gerekiyorsa içsel bir tartışmaya itebiliyor sizi. Ancak sorunu çözdükten sonra kafanız rahatlıyor ve öykünün bittiğine ikna oluyorsunuz. Bu anlamda Boşluk ve Pencere ile Son Durağın Ötesi öyküleri benim için zorlayıcı olmuştu.
Öykülerinizde genel olarak dramatik bir atmosfer oluşturduğunuzu görmekteyiz. Bu atmosferin oluşumunda kendi hayatınıza ait yansımaların etkisi olduğunu söyleyebilir misiniz?
Öyküler zaten çatışmalardan besleniyor. Hayatın içinde de birçok çatışma ve dram var. Özlem, aşk, acı, gurbet, mutluluk, hüzün, zulüm, adaletsizlik gibi birçok duygu insanlığın ortak yaşadığı durumlar. Bunların çoğunda dramatik anlar yaşanıyor. Haliyle öykülerde atmosfer bu yönde oluyor. Kendi hayatımla ilgili yansımalara gelince, herkes kendi hayat panoramasına yansıyan hikâyeleri ele alıyor. Gördükleriniz ve duyumsamalarınız önemli bir faktör teşkil ediyor. Yaşadığımız hayatın öykülere etkisi çok büyük diyebilirim.
Bundan sonra yazarlık yolculuğunuzda bizi neler bekliyor?
Bundan sonra neler olacağını zaman geçtikçe anlayacağız ama bu yolculukta okuma ve düşünmenin ilk sırada gelmesi gerektiğini, öykülerin de edebiyat yolculuğumun merkezinde olacağını biliyorum. Teşekkür ediyorum söyleşi için.
1993 doğumlu. Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde yaşıyor. Öyküleri Post Öykü, Aşkar Dergisi, Olağan Hikaye ve Yitiksöz vb. dergilerde yayımlandı. Evli ve bir çocuk babası.