
Her şeye kıvrak sözlerle başlayan kahinlerden önce...
Günah keçisini otlatıp ölürken oğullar
boynuna künyesi ağır gelir babalarının
ve tekrardan mayalanır burçsuz doğmanın hastalığı
Bir yemine veba bırakan kavimlerin dili bu
mukaddes olan her neyse onunla döllenmeli şiir
kronik çatırdayan kaburgaların insafına kalsa bile
hatta sırtındaki bir ölünün kamburluğuna alışacaksın
sen rahmet sanacaksın ama lanet yağacak
elmaların manava fısıldadığı falan feşmekan gibi
Kelimelere gebe kalmış bir gecenin ardından
duyulur piçlerin sırtında şaklayan kırbaçlar
ve günler takvimler kusmaya sarhoştur
tanrının yedinci gününde sürgün edilir insanlar
Hummalı müsveddelerin gülümsemesinde
hıncahınç ritim tutar sırnaşık günah
uyurken üstü açık kalmış katiller, berkitir bizi
artık hükmü kalmamıştır kayboluş talimlerinin
şehrin damıtkan neşesi ceset kokar
Susun ve dinleyin ey ahali
buğulandı her şey dünya denilen kasvette
böğürsün budak veren dolambaçlı aforizmalar
kuşkusuz titrek siret de görünen tek şey
burka altında küfür etmeye meyilli bir kuşun sesi
benzi solmuş sabahın,
kızıla çalan duvarlara ihanetidir bu
ölü evinin dulları altında inleyenlerin son çırpınışları.
2000 yılında Malatya'da doğdu. Lise tahsilini Malatya Anadolu İmam Hatip de tamamlayan şair lisans eğitimini de İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu ve Hisdüşüm dergisinin yayın ekibinde editör olarak yer almaktadır. Yazdığı şiirler Yedi İklim, Söğüt gibi edebiyat dergilerinde yayımlandı ve yayımlanmaktadır.