Duy ki ey
hayata olan uzaklığımdı
onlarla aramdaki mesafe
İşlem dışı kayıtlar
kayıtsız yapılamayan işlemler arasında
yüzü kalınca dikilmiş çocuklar
yüzlerinde kalın çarpılarla surat asan adamlar
beyaz önlüklüler ve bankalarda demir kravatlılar
kollarında herkes ölümü taşıyor oysa
Dışarısı taş dışarısı egzozlara karışmış kaçışan işgal
Dışarısı kumdan kalede dönüp duran
binlerce eşgal
ordaydın
duy ki ey
tüm harflerin aynı hızla yola çıktığı o anda
sözlerini zarifçe örecek kollar arayan o kadınlar ve ben
sırtımda şaşkıdan bir kamburla dikeldim yaşama
öyle durdum hoyratın karşısında öyle kirpi
haydi tüm yolcular faytona
ayak sesleri atların bir de iri gözlerinde at gözlükleri
iyi geliyor atların delice sayıklaması göğü dörtnala
ben atlar dedim küçük kıza ve ayağı demir çubuklu adama
adam duyamıyordu dışarı denen kendinde şeyi
anlatamadım direnişi o yukardaki burjuvaların patlamış silikon dağlarına
akşama değin sürüdüm sarkmış hıncımı
Ah bileydim dedim şurda varlık nedir
yaşamak
Yaşamak bir yokluğa yamanmak ısrarla
kredi kartları kaskatı kader ve iktidar savaşları arasında
tekerlekli sandalye ne kolay gidiyor bir dokunuşla
ne kolay
ve yüzünde hüzünlü uzun bir tren yoluyla,
kız annesinin eline asılıyor, altında uçurum raylar
yalnızlık donuyordu sesinde ve hayat
ekmeği bölüyordu kırıntılara
Sesinden artakalan ziyan
Deli bir uçurtma yükseliyor şimdi
tren yolundan