Menu
HUZURA NİYAZ
Şiir • HUZURA NİYAZ

HUZURA NİYAZ

İhsanlarını bağışlayıp gedalarına, Ay zamanlarına çekildi Sultan Ramazan Rahmetinden, tüm zamanların maverasına açılan Selâm Kapısında, vicdanlarımızı sonuna dek açarak toplumsal ve evrensel selamet için niyaz etmenin tam zamanı şimdi…

HUZURA  NİYAZ

Yeryüzünde hissemize düşen toprak, vatan adına
Bu denizler, bu kara
Bu füsunkâr coğrafya
Bu etnik mozaik, arkaik renklilik
Burada sallandı beşiklerimiz
Burada beslendik, yürüdük, dillendik
Burada öğrendik Besmele çekmeyi
Burada kutladık bayramlarını birbirimizin
Tuz-ekmek hukukunu, sofrasında idrak ettik memleketimizin
Kırk yıl hatırlı kahveler yudumladık sedirlerimizde
İyi, doğru ve güzeli aynı tezgâhta dokudu ellerimiz
Aynı yaslara ağıt yaktı
Aynı sevdalara türkü, yüreklerimiz
İşte bunlar hakikate gerekçe: bu vatan hepimizin
Şimdi, artık, şu an
Kaybettiyse muhafaza ettiklerimizi
Yorulduysa, gölgelendiyse, puslandıysa hâfızamız
Kilitlendiyse basiretimiz
Büyüdüyse yürek mesafelerimiz gitgide
Kırıldıysa fincan, döküldüyse kahvelerimiz
Öfkelerin namlusunda bozulduysa tuz-ekmek ahidlerimiz
Yetmez olduysa yarınlara hayallerimiz
Kan bozduysa düşlerimizi
Ya Hâdî doğruya ilet bizi
Ya Hafîz hatırlat yitiklerimizi

İman hiçbir etnik ima taşımaz; amenna
İçte ve dışta barıştır İslam
Esenlikdir, emandır, itmi’nandır adlı adınca
Adalette, hayırda, infakta yarıştır
Üstünlüğü yalnızca salih ameldir
Kâmil ahlâktır, Hakem indinde yarışçıların
Aynı Nefhadan üflendiğinden her bir insan
“Öteki”si yoktur inananların
Hilesi, desisesi, hattâ vesvesesi
Nâs’ın Rabbi adıyla çözülür içte ve dışta bütün düğümler
Böyle söyler İnanç tüzüğü bize
Böyle eyleyenler birlikte dokuduk geçmişimizi:
Kök saldık derinlerde
Kervansaraylarda, külliyelerde, minberlerde
Beraber inşa ettik medeniyetimizi
Bir gönülden su verdik sebillere
Beraber besteledik Tekbiri
Mevlidi aynı kalemle yazdık
-Bilek değil- yürek gücüyle kardık Destanlarımızı
Aynı anda dokunduk doğru bellediğimize
İkram olunduk iyiliğe
Güzelliğe ihsan
Beraber kurduk memleketimizi
Dört kitabın mânâsın beraber çözdük
Elif gibi dimdik durduk adavete
Vav gibi boyun eğdik adalete
İrfan tedris ettik medreselerde
Aşk okuduk dilli dilince
Balık karnında öğrendik itirafı Nebi dilince
Rahman emriyle ayarladık mizanımızı
Bu yüzden
Gülden teraziler tuttuk hep
Gül aldık, gül sattık Pazarlarımızda
Şimdi, artık, şu an
“Karada ve denizde fesat çıkardıysak kendi ellerimizle”
Nefislerimiz göz diktiyse tekinsiz hedeflere
Ya Rahîm, telef et kinlerimizi
Ya Câmi, telif et kalplerimizi
Ya Gaffar tevbeye kabul et bizi

Ne çok zulüm var ya Adl
Ya Vâsi, daraldı ruhlar
Ya Rezzak, huzura açız
Bunca ihtirasımız rağmına
Aciziz karşında ya Azîz
“Acz tutuyor” cümlemizin baş harfleri
Lâkin o kadar çok yüklendik ki dünyadan
Ahiri unutacak kadar!
Eğretiyiz oysa bu topraklarda
Oysa Ne Rezzak, ne Kavî, ne Ganîyiz biz
Mukîm bile değiliz buralarda
Nasıl mütekebbir olabiliriz
Bizi bilen, taksim etti bizi:
Tanıyalım diye birbirimizi
Bilişelim, anlaşalım, halleşelim
Hak geçince helalleşelim diye
Ayrıldık ülkelere, dillere, kabilelere
Aynı vatan düşenler hisselerine
Aynı kader düşenler kaşıklarına
Nasıl düşebilirler birbirlerine
Kardeşlik yazılanlar kaderlerine…
O halde duaya açalım ellerini yüreklerimizin
Bir omuz daha verelim saflarımıza
Ölüm eşitlemeden eşitlenelim hayat önünde
“Tarağın dişlerince” bir olalım
Peygamberce ezelim kan davasını
Şimdi, artık, şu an
Münacata duralım:
Tatlı söz, güzel nazar, hüsnü zan tasadduk edelim birbirimize
Sevgi ekelim mayın yerine
Keder yerine neşve derelim
Bütüne eş
Hakikate yandaş olalım
-Taş değil- yaş olalım gözlerimize,
Bildirdin de bildik Allahım:
Gözyaşının rengi yoktur; ırkı da, dili de
Kalbiyle ağlar insan çünki
Yaslı kalpler hürmetine yakaralım Vekîlimize:
Ya Semî duy sesimizi
Ya Vâcid buldur yitiklerimizi
Ya Tevvâb kabul et nedametimizi
Ya Selâm lûtfet selametimizi
Ya Kâdir barışa muktedir kıl bizi
Ya Vedûd sevdir bize yeniden bizi
Ya Bâkî baki kıl dirliğimizi,
Ya Sânî kur kalplerimizi
Ya Hayy dirilt ümitlerimizi
Ya Hafiz, hıfzet yürek ülkelerimizi
Hıfzet yürek ülkelerimizi…

Diğer Yazıları