Sene 1943, ilkteşrin
Hergele bir karanlıkta
Üçgen burunlar, üçgen suretlere ovulmuş
İşret ediyorlar bir masa dolusu tütün ile hergele sabahlara
Ve kadehler bir küfe dolusu kavuna kalkıyor
İsa daha sık doğamaz mıydı sanki diyor bir çocuk, belli ki bir köpoğlusu
“Şükran ya Muhammed! Tayyareler ile kafamıza Fil sureleri yağdırdın!”
Diyor adam, hali pürmelâli
“Bir habaisin pençesinde bulurduk yoksa kendimizi”
Israr billâh nane ruhu koklatıyorlar çocuğa, adap ve muaşeret öğrensin diye
İkincikanun geliyor çatıyor, rabbini ansımayanların saçlarını Ebabil kuşları tutuşturuyor
“Feca alehüm keasfin mek’ul, Amin.”
Diye çağlıyor evveli anason tüten adam, daha güçlü saflara adıyor kendini
Etaminli seccadesini kıvrak iki hamlede kallavi sandalyesine ardıveriyor
Cahiliye dönemi vebadan ölen ilk insanı mağara duvarında bir gölge sanıyor
Saçları büyüyor vebalı adamların, Yahudilere benzememek maksatları
Saçlar büyüyüp sardıkça her bir köpoğlunu, mahfel yerleri kalabalıklaşıyor
Çocuk anasının karnına saklanıyor evvela korkusundan
Ecinniler basıyor yüreğini sonra, anasını kırkdörde dar yetiştiriyor
“Sizinle tanıştığıma bu bapta memnun olmadım” diyor anası, kepenkleri Şark’a inmiş
“Gidelim, ne olur gidelim! Daha güçlü saflara.” derken canı soluyor
Mihver devletlerinin başına Hitler bıyığı yağıyor o vakit
Dualarla ve sulhle ayakta duran şehre tutunmaya çalışan bir garip köylü ve Garplı bir beyefendi
Aynı undan ekmek yapmıyorlar
Birinin ellerinde İngiliz kumaşı, diğerinde bir kilo şeker kuponu -
Sırada bekliyorlar önde ve arkada
İkisi de aynı helâ tenekesinde soluğu alıyor oysa ve Ulus okuyorlar
Bazıları garp cetvelleriyle ölçtüklerinin kurbanı oluyor
Irak’tan basireti bağlı bir cami imamının asabi kehaneti duyuluyor
Itır kokuları anason kokularını bastırıyor
Bir kadın yavrusunu karnında saklıyor
Meryem’i ana belliyor insanlar
Sene 45’e,
Seccade Kâbe’ye değil, Garp’a dönüyor