Atlar gördüm,
savrulan yeleler,
alacalısından, dorusuna,
ve kar beyazına, o atlar…
Birer yavuz kesilmişler dünden bugüne,
ve yağız iken,
hatta olabildiğince vahşi,
birer küheylan…
Şahlanmaya sonra,
kızıla dönmüş göğe doğru,
tüm bir afaka, dört cihete ,
istekliyken bunca,
o delişmen huyca,
ele avuca sığmaz fıtratça,
göz kamaştıran ışıl ışıl atlar…
Toynak sesiyle titrer kızıl elma,
doludizgin bir fırtınayla esip, gürler ,
işte gümüş eyer,
işte altın pusat,
çevik bir ok,
inadına hızlanır menziline,
ama biteviye,
ilanihaye,
kavislenir hep kızıl elmaya,
erimsiz ufuklara…